İstiklal Marşımızın şairinin tanıyalım:
Kasım 1873’te İstanbul’da doğdu. Babası Fatih Müderrislerinden Tahir Efendi, annesi Emine Şerife Hanımdır.
Fatih İbtidai (İlkokulu)’sini, Rüştiyesini, Mülkiye İdadi (Lise)’sini, Veterinerlik Fakültesi’ni bitirdi. Arapça, Farsça, Fransızca ve Batı Edebiyatını öğrendi. Doğuyu, batıyı tanıdı.
Okuduğu ilk manzum yapıt Fuzuli’nin Leylî vü Mecnun (Leyla ile Mecnun) şiirleridir. İslamlığın ve batının büyük yapıtlarını okumuştur.
1893’te Veterinerlik müfettişi olmuş, bu görevle dört yıl kadar (Rumeli, Anadolu, Arnavutluk, Arabistan) bulunmuştur.
25 yaşındayken İsmet Hanımla evlendi. Üçü kız, üçü erkek çocukları oldu. 1907’de Türkçe öğretmenliğine atandı. Bir yıl sonra Veterinerlik Dairesi Müdür Yardımcılığına geçti. İttihat ve Terakki’nin yeminli üyeliğini kabul etti.
1908’de Ebulula Mardin ile Eşref Edib’in yayınladığı Sıratımüstakim dergisinin baş yazarlığını üstlendi. 1912’de derginin adı Sebilürreşat olarak değiştirildi, 1925’e kadar yaşadı.
Balkan savaşları sırasında Baytar Mektebi Müdür Yardımcılığına verildi. Darülfünun Genel Edebiyat Profesörüyken 1913’te görevinden ayrıldı. Türkçülük akımına karşı İslam birliğini savundu. İçten, yürükten müslümandı.
1913’te Mısır, Hicaz’a, 1914’de Berlin’e, sonra İngilizlerin kışkırttığı Şerif Hüseyin’e karşı, Osmanlılara bağlı olan Necep Emiri İbnürreşid’e gönderildi. Bu sıralarda Dar’ül Hikmet’il İslamiye Başkatipliğine getirildi. Görevini tam, eksiz yapan bir insandı.
İzmir’in işgal edilmesiyle Anadolu’da Milli Mücadele’ye katıldı. Ankara’da Tacettin Dergahı’na yerleşti. 1920’de Burdur Millet Vekili seçildi. Yazdığı İstiklal Marşı 12 Mart 1921’de resmi marş olarak kabul edildi. Verilen ödülü kabul etmedi, bir hayır kurumuna bağışlandı.
Mustafa Kemal için güvenirim o çocuğa bu ülkeyi kurtaracaktır dedi… Öyle oldu.
Kurtuluş Savaşı’nıdan sonra İstanbul’a döndü. Prens Abbas Halim Paşa’nın çağrılısı olarak Mısır’a gitti. Mısır Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Yaz dinlencelerini İstanbul’da geçirdi. 27 Aralık 1936’da dünyamızdan ayrıldı. Mezarı Edirnekapı Şehitliği’ndedir.
Şairin yaşamı, şiirleri yazıları incelendiği zaman , onun “Hak” üzerinde titizlikle durduğunu göreceksiniz. “Korkma… hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal” diyor. O her yerde, her alanda hakkı tanımış, haktan sapmamıştır. İstiklal Marşı için verilen ödülü de, bu ödül, hakkın, halkın diyerek kabul etmemiştir. Kime ne söz verdiyse, sözünde durmuştur.
Safahat Kurtuluş Savaşımızın şiirleriyle doludur. Beyniyle, sözüyle, davranışlarıyla Kurtuluş Savaşımıza hizmet vermiştir. Bize, büyük yapıt İstiklal Marşı’nı kazandırdığı için mutluyuz, sevinçliyiz. Son dörtlüğünü yazarak onu sevgiyle saygıyla anıyoruz.
Yoldaşı güneş, yeri cennet olsun.
“… / dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl/ olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl/ ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl/ hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet/ hakkadır hakk’a tapan milletimin istiklâl”