Bana sorsalar en özverili kimler diye; anneler derim.
Çok tanık olmuş görmüşümdür annelerin özverili olduğuna.
Çocukluğumda palaz tutmaya gitmiştik dağa. Keklik bizi görür görmez bir çığlık attı, çırptı kanatlarını, yitiverdi yavruları ormanın içinde, bir tane bile palaz tutamadık.
Siz bir tavuğun önünden civcivini alabilir misiniz? Hele bir yaklaşın, tavuk üstünüze sıçrar, yüzünüzü, gözünüzü kanatır.
İneğimiz bir gün buzağıladı. Hemen kalkıp, yavrusunu yaladı, kuruladı, ayağa kalkmasını sağladı, ağız sütünü verdi ona. Ağız sütü yaşamsal, besleyici, önemli bir süttür. Ağız sütü almayan yavrular zorlukla ayakta kalabilirler. Anam sağacağı zaman ineğimizi, yavruyu emzirmeden sağdırmazdı… Onu canım, gülüm diyerek sağardı.
Anneler yavrularını dokuz ay on gün karnında taşırlar; sancıları tutar, birilerinin (ebe vb) yardımıyla doğurur. Yavru sarıp sarmalanır, annenin kucağına verilir. Birbirlerini kokusunu alırlar. Sonra anne bebeği emzirerek ilk ağız sütünü içirir… Ağız sütü bebeği canlı diri tutar. Bu nedenle anne sütü önemlidir. Bir buçuk, iki yaşına dek emzirilir bebek…
Anne, bebeğin altını değiştirir, yur yıkar, yumuşak beşiklere yatırır. Bir şey olsa, rahatsızlansa emen ilgilenir. İyileşmesi için çabalar harcar. Gelişmesi, büyümesi için varını yoğunu verir…
Bebeklikten çıkan çocuk büyür, ilk orta, lise, üniversitede okutulur. Bir iş başına geçer. Artık evlenmeye gelir sıra. Görücü, ya da anlaşma usulü evlendirilir. Torunlar kucağa alınır…
Erkek çocuk asker olur, düşmanla savaşır… Şehit de olabilir. O zaman annenin feryadı figanı yükselir, gücü düşer, her gün mezara taşınır. Mzera taşın okşar, sever…
Anam on bir çocuk doğurmuş, yedisini vermiş toprağa. Dünyamızdan ayrılıncaya dek göz yaşı kurumadı hiç. Biz çocukları üzerine titrerdi; canından üstün tutar, korur kollardı. Yetmiş altı yaşında toprağa verdik. Yeri cennet olsun.
Bizi canından çok seven bütün annelerimizin günü kutlu olsun.