VAHİT ŞAHİN
Adanalı Gazeteci Yazar Abdulkadir Kaçar 35’nci kitabı olan “Bilgelik Yolu”nu yayınladı.
Kaçar, Bilgelik Yolu adlı kitabı hakkında yaptığı açıklamada, kendisinden önce dünya gezegeninde çeşitli ülkelerde, çeşitli çağlarda yaşamış, ölümsüz düşüncelerle evrensel boyutlarda eserler ortaya koymuş olan aydın ve bilge kişilerin yolundan yürümeye; onlara öğrenci olmaya karar verdiğini söyledi.
Doğmadan önce nerede olduğunu bilmediğini ve annesiyle babasının verdiği ortak kararla bedensel, ruhsal olarak kendisini bilinç düzeyine çıkmış bulduğunu ifade eden Kaçar şunları söyledi:
“Özümü daha önce yaşayan insan soyumla birlikte dünya adını verdikleri gezegende olduğumu anladım; o kültürün içinde yine o kişilerle yaşamaya başladım. Duyularımın düşüncelerimin ve sahip olduğum algılama organlarımın verdiği olanaklar ölçüsünde; bu gezegenin kurallarını, yasalarını, kendimi, canlı-cansız diğer varlıkları, yaşamı, insanı, dünyayı evreni, tanıma sürecine başladım. Ve gelişmeye değişmeye, dönüşmeye, devinmeye, farklılaşmaya, sınırsız biçimde uygun bir varlık olduğumun bilincine varınca da içsel(bilinçaltı) dünyama yoğunlaştım; her şeyin orada başlayıp bittiğini öğrenince; insan hayatının direksiyonunda o bölümün oturduğunu anlayınca tüm hayatımı bilinçaltımı daha da güzelleştirip zenginleştirmeye karar verdim.”
Yaşam isimli çok küçük ve de engellerle dolu olan bu patika yolunda sürekli okuyup, gözlemleyip, her saniye kendisini yenileyerek; bilinçaltına tam egemen olup düşüncelerini kontrol etmeyi başardığında; hayat yolunun daha da genişlediğini, daha da düzleştiğini ve böylece gittikçe yoğunlaştığı gözlemleri sayesinde hayatı daha ince ayrıntılarıyla izlemeye, incelemeye ve daha iyi yorumlar yapmaya çalıştığını kaydeden Kaçar şöyle dedi:
“Bu arada içinde bulunduğum kültürde benden önce yaşayanların oluşturdukları bazı davranış düşünce kalıplarının, algılama biçimlerinin, ortaya koydukları gelenek ve göreneklerinin çağın gerektirdiği boyutlarda yeniden yorumlanması ve değiştirilmesi gerektiğine inandım. Bunu nasıl yapabileceğimi uzun uzun düşündüm ve şöyle bir seçenek oluşturdum; benden önce dünya gezegeninde, çeşitli ülkelerde, çeşitli çağlarda yaşamış, ölümsüz düşüncelerle evrensel boyutlarda eserler ortaya koymuş olan aydın ve bilge kişilerin yolundan yürümeye; onlara öğrenci olmaya karar verdim. Çağlar öncesi, dün ya da bugün hala yaşayan bilge kişilerin farkı şuydu; insanlar arasında renk, cins, dil, din, tip, parti, mezhep, sosyal sınıf, siyasi güç, ekonomik varlık gözetmeden, sınıf ayrımı yapmamışlardı. Objektif olarak hayatı öyle doğru gözlemlemişler kendilerini, insanı, dünyayı evreni öyle doğru anlamış, öyle net algılamış ve anlatmışlardı ki; ortaya koydukları, her biri yasa niteliğinde olan ölümsüz düşünceleri ölümlerinin üzerinde yüzlerce hatta daha uzun yıllar geçmesine karşın hala insanların hayatlarını aydınlattığını, onlara erdemli yaşamanın, iyi insan olmanın yollarını gösterdiklerini, dünya insanlık ailesinin belleklerinde ölümsüz yasalar şeklinde varlıklarını sürdürdüklerini gördüm. Ben de okuma, düşünme, yorumlama, yazma yolunda patikamı genişlettikçe onların yolundan daha hızlı yürümeye, bu akıllı insanlara hayatım boyunca öğrenci olmaya karar verdim.”
Kaçar, “Bu alanda oluşturacağım ölümsüz olduğuna inandığım düşüncelerimin, sözlerimin, yazılarımın, eserlerimin benden sonra yaşama gelecek olan insanların yararlanabileceklerini var saydım. Mesleğim olan medya mensupluğu sayesinde okuma, düşünme, yazma, üretme, yorumlama alanında ilerledikçe hayatı daha farklı boyutlardan görüp algıladım, daha farklı boyutlardan yorumlamaya çalıştım. Gece gündüz demeden, bir yandan hayatın önüme çıkarttığı engelleri aşmaya çalışırken, bir yandan da ölümsüz düşüncelerin yılmaz kâşifliğini sürdürdüm. Hayat isimli bu serüvende yaptığım, en doğru,en güzel ilk adımım ise bedenimi ve ruhumu anlamak; ayrıca beden ve ruhumu birbirleriyle buluşturup barıştırıp sevdirmem hatta evlendirmeyi başarmam oldu. Kendimi anladıkça mutlu oldum, mutlu oldukça, daha sınırsızca düşünebileceğimi, yaşamın ve insanın ötesini de görebileceğimi anladım, böylece ruhumun daha da derinlerime inip içimi kazmaya devam ettim; inanılmaz güzelliklere, sınırsız renklere ve boyutlara ulaştım. Evrene, dünyaya, hayata sevgiyle bakınca ve kendimi sevince her şeyin değiştiğini ve her şeyin farklılaştığını anlayınca daha da mutlu bir yaşam sürmeye devam ettim. Evrendeki her şeye aşık oldum; her günümü aşkla bu bilinçle coşkuyla yaşadım yazdım ve de bu savaşı son nefesime kadar devam ettireceğim” dedi.
