Bugün öğretmenler günü sevinçli, mutlu, kutlu olsun. Öğrencilik, öğretmenlik yıllarımdan fotoğraflar sunuyorum. 31 yıl öğretmenlik yaptım. Emekli olalı 22 yıl olmuş. Yeni öğretmen olmuşum gibi duyumsuyorum. Öyle çok anılarım oldu ki, hangisini anlatsam bilmem ki? Öğrencilik yıllarım geliyor aklıma.
Bir gün sınavdaydık. Soruları yanıtlamadan kağıdı boş verip çıkmıştım. Geçenek başında bir yönetici öğretmenimle karşılaştım. Kağıdı boş verdiğimi anlamıştı! “Ben seni tanıyorum, çalışkan bir öğrencisin, geçenlerde de bir öğretmenin yazılısını da öyle yapmışsın, yoksa kafanda kavak yelleri mi esiyor?” dedi. “Evet” diyemedim. “Sadece ihmallik…” dedim. İnandı mı? Sanmam, gülümsedi gitti.
1965 yılında çiçeği burnunda öğretmendim. Temmuz sonlarıydı. Bolu-Düzce İlçesi Namık Kemal İlkokulu’na depo tayini yapılmıştık. Paramız bitmişti. Otelde kalma, yeme içme parasız olmuyordu. Mutemet’i bulduk. Maaşımızdan ödenmek üzere biraz para aldık. Hiç unutmam, 27 Temmuz günü göreve başlatıldık. 01 Ağustos günü maaşımızı aldık. 380 liraydı. Borçlarımızı ödedik.
Bolu-Kıbrısçık İlçesi Himmetler Köyü’ne atanmıştık. Eylül ayı başında vardık. Köy büyük. Evlerin çatıları çinkodan, yanal yapıları ahşaptan. Köylülerin iş zamanı. Seben Çayı’na gidiyorlar. Orada bağları, üzüm kesiyorlar, çeltik topluyorlar. Buranın pirincinin de üzümü de ünlü. Muhtar’ın evinde kaldık. İki oğlu vardı, 70’li yılların anarşik olaylarında yitirmiş, çok üzüldüm.
Arkadaşımla bir ev kiraladık. Tahta kuruları yiyor beni. Gece kalktım baktım arkadaşa gitmiyorlar. Sonradan öğrendim, tahta kuruları kimilerinin kanını sevmezmiş! Sonra başka bir ev bulduk, taşındık.
Derslere başladık. Bir de yanımıza vekil öğretmen verdiler. Çalışıyoruz. Köylüler bizi, biz de köylüleri seviyoruz. Bayramlarına, düğünlerine, mevlitlerine katılıyoruz.
Düğünlerde davul klarnet çalınır, halay çekilmez, köçekler oynar, güreş yapılır. Kim parayı verirse köçekler onun için oynar. Davulcu klarnet eşliğinde, onun önünde takla atarak çalar. Buna şaba denir. Haydi hoca bir şaba da sen yaptır dediler; onları kıracak değildim ya yaptırdım. Çok neşeli, çok güzel çaldılar, hak ettiler bahşişi.
Gelin atla seğmenler eğlentiler eşliğinde getirilir. Gelin, gerdek sabahı yakın dost ve akrabaların evlerine götürülür, el öptürülür, bahşiş alınır. Benim de kapım çalındı bir gün, baktım gelin ve yakınları. Bizi de kendilerinden sayıyorlar. Elimi öptürdüler, fazlasıyla verdim kırkımını.
İkinci yıl askere gidecektim ayrıldım köyden. Köylüler toplanıp uğurladılar beni. 72 Yılında ziyaretlerine gittim. Niye geldiğimi soruyorlar iki de bir. Sizleri göresim geldi diyorum, inanmıyorlar, benden başka bir öğretmen gelmemiş ki köylerine; muhakkak senin bir işin vardır diyorlar. İşim olmadığına, kendilerini görmeye geldiğime inandılar sonunda. Güzel günlerim oldu, hiç unutmadım köylülerimi, öğrencilerimi, selamlarımı sunarım.
24.11.2018, Adana