Bir nedenle Nisan, Mayıs aylarında Ankara’daydım. 17 Mayıs Ziya Paşa’nın ölüm yıldönümüydü. Günlüğüme “Adana’ya gelince Sevgili Şairim seni ziyaret edeceğim” diye not düşmüştüm. Dün (2.5.2019) ziyaretine gittim. Mezarından uzattı elini bana “merhaba” dedi. Çok sevinçliydi. “İyi ki geldin, yalnız kaldım, seni görünce sevindim. Burada, senden başka beni tanıyan, çevreye bildiren yok gibi!..” Büstü önündeydim. Bütün benliğiyle bana seslendi “Hoş geldin!” dedi. “Hoş bulduk” dedim. Sana gereksinimiz var.
Mabeyin Katipliğine girdiğinde, Abdulmecid’in büyük veziri Ali Paşa seni kıskanmıştı. Koltuğum, vezirliğim elden gider diye hemen seni saraydan uzaklaştırmıştı. “Zafername”yi yazdın onun için. “Bed asla necabet mi verir hiç üniforma/ Zerduz palan vursan eşek yine eşektir” dedin…
Sonra ne oldu? Abdülmecid’in oğlu Abdülaziz geçti tahta. Abdülaziz seni çok seviyordu. Ara bozucular aranızı açtı. Artık İstanbul’da duramazdın, Fransa’ya, İngiltere’ye gittin. Orada Ali Suvai’nin gazetesinde yazdın, anlaşamadın. Hürriyet gazetesini çıkardın. “Rüya” adlı adlı yazı dizisini başlattın.
Abdülhamid, kardeşinin padişah kalmasına tahammül gösteremedi, “Beni tahta çıkarın meşrutiyeti getireceğim” dedi. İndirdiler Abdülaziz’i, Abdülhamid geçti. Anayasa yapım görevini sana, Mithat Paşa’ya, Namık Kemal’e verdi. Kendisi için “Padişah dilediğini uyruğundan kovar” maddesini istedi. Tartıştınız! Mithat Paşa konulsun anlamında şeyler söyledi. Sen karşı geldin; “Bu madde ilkin sana uygulanacak” dedin. Öyle de oldu. Mithat Paşa Taif’e, Namık Kemal Midilli’ye. Sen, Adana’ya sürgün edildin. Mithat Paşa taif zindanında boğduruldu.
Adana’da (1878-1880) ilk işin düşünce suçlularını hapisten çıkardın. Adanalı Şair Ziya’yı İstanbul’da okuttun. Sonra Afyon’a taşındı… Afyonkarahisar B+elediyesi; İbrahim Yüksel’in hazırladığı “Adanalı Ziya ve Evrâk-ı Hazân” adıyla kalın bir kitabını yayınladı. Ziya Paşa, Vilayet Matbaası’nda mektupçun Şair Admi’nin “Şüküfename” adlı şiir kitabını yayınladın. Bu kitap torunu Prf. Dr. Nazım Hikmet Polat tarafından Türkçeleştirildi; “Admi Efendi ve Şüküfename” adıyla Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından 2015’te yayınlandı.
Batı tarzı tiyatroyu getirdin Adana’ya. Bugün Adana’da sanat dalları içinde en önde gidiyor. Seyhan Irmağı’na devasa çarklar kurdurdun, sulattın Adana topraklarını. O yıllarda yağmur duasına çıkalım diyen müftüye, “Allah Seyhan Irmağı’nı verdim derse” ne cevap verebilirim dedin…
Fakir babası oldun, yoksulları, düşkünleri kolladın. “Sanki ben valilik eyledim; gördüm yoksul yetim halkını babalık eyledim” anlamında dizeler yazdın. Ülke öyle yoksul, zor durumdaydı ki; “Diyâr-ı küfrü gezdim beldeler kâşaneler gördüm/ Dolaştım mülki İslam’ı bütün vîrâneler gördüm” dedin.
17 Mayıs 1880’de dünyamızdan ayrıldın. Ramazanoğlu Mezarlığına koydular seni. Ziyapaşa Parkı yaptılar adını. Mezarını Abidin Paşa yaptırdı. Büstünü Vali Mukadder Öztekin diktirdi. Ama büstün, mezarın üzerindeki doğum tarihini 1829 olarak düzeltmediler…