Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi177
Bugün Toplam1149
Toplam Ziyaret1823839

DÖRT OKUNACAK GÜZEL KİTAP

MUZAFFER ÖZEN-ÇUKUROVA TÜRKÇESİ, 158 s., 1. Bsk. 2018, Kendi y.// Muzaffer Özen 1950 Adana doğumlu(Haber:Mehmet Demirel Babacanoğlu)


MUZAFFER ÖZEN-ÇUKUROVA TÜRKÇESİ,  158 s., 1. Bsk. 2018, Kendi y.// Muzaffer Özen 1950 Adana doğumlu… 1972’de Diyarbakır Eğitim Enstitüsü’nü bitirdi. Türkçe  öğretmenliği, yöneticilik yaptı.  Emekli oldu, ama Adana Kolejin’de çalışmalarını  sürdürdü. Yeniden emekli oldu. Adana ile ilgili kitaplar yazıyor.

“Çukurova Türkçesi” adlı kitabı şiir gbi olup ağız biçimlemelirini anlatmaktadır. Her yerin kendine özgü söyleyiş biçimleri vardır. Şimdilerde en çok söylenen  “Adana’ya gidek mi/ Kebabından yiyek mi?” türküsü ağız olaylarını çarpıcı biçimde anlatmaktadır. 

“Adanalıyık! Kebap yerik, şalgam içerik. Ben maça gidiyom. Hadi çimmeye gidek. Geliyom lan. Goy ğel. Gelecem, gidecem. Nağadar? İsteyiver. Aşşadan goş…” gibi örnekleri kitabı okuduğunuzda yeterince görebilirsieniz.

Yazar, “Çukurova Türkçesi”ni 37 başlıkta ayrıntılarıyla veriyor. Sözgelimi; “Karaisalı ağzı. Karataş ağzı. Osmaniye ağzı.Yüreğir ağzı. Sarıçam ağzı. Yumurtalık ağzı. Adana merkez ağzı…” gibi. En iyisi siz bir kitap alın, daha geniş bilgi edinin derim.

DÖNDÜ AÇIKGÖZ- HOŞÇA KAL ANNEMİN CENNETİ, 160 s., 1. Bsk., 2019, Tunç y.// Döndü Açıkgöz’ü, Yeni Adana gazetesinde sanat sayfası yaparken şiirlerinden tanımıştım. Yüz yüze tanışmamız 2006 Nisan’ında Tay dergisinin düzenlediği köy enstitüleri gününde oldu. Şiir gibi denemeler yazıyor şimdi! 25 başlıkta toplamış denemeleri. “Penceresiz Evler”den başlıyor “Sur ve Sır’daki Kitap”la  bitiyor. Denemelerin her başlığı için bir şiir; bütünü için bir de destan yazılabilir…

Denemelerin her satırında, her tümcesinde Döndü Açıkgöz’ü okuyabilirsiniz. Kimi zaman hüzünlere, kimi zaman mutluluklara, kimi zaman düşüncelere dalabilirsiniz. Altını çizdiğim tümceleri yazacak olsam taşıp gidecek yazı. Şaştığım, düşündüğüm, anlamaya çalıştığım bölümler olmadı değil. Yalnız bunlar mı, aşk hiç bitmiyor! Soyutla somut geçinip gidiyorlar…

“Sıcaklığını yitiren evlerin ruhları da kayıp olup gider. O evler ki soğuk yorgun günlerin, gecelerin ölü evleri(dir). Her ev kendi kaderini yaşar…” diyor yazar. Siz biliyor musunuz bunları? Hiç düşündünüz mü kendi evinizi veya başkalarının evlerini? Ev bir korunaktan başka olumlu her şeydir insan için. Dokunulmazlığı vardır, dokunamazsınız ona. “Ben bir çiçeğe baktığım gün kendini vurdu aşk!.. Yedi pencere kapandı ardından, yedi kapı alev aldı. Katiller daha çok sevecek savaşı…” Bu, Kerem ile Aslı aşkından bile zor yapı. Karşınızda hep Keşiş!... Çoğu aşk, öldürümle bitiyor ülkede.

“Kadının eteğine bulaşan kahır; nicedir erkeğe şehvet oldu. Varsa yoksa dillerine doladıkları o şehvet uçkurunu kendi kız çocuklarına kadar uzattı(lar). Erkek hegemonyasıyla başlayan bir kıyım…”(oldu). Canlılar zıt cinsiyetlerden oluşuyor. Neden erkekler düşman olur kadınlara? Okumuşu, yazmışı, profu, hacısı, hocası kadına şiddet uygulamaktadır… Gün geçmiyor ki basında kadın öldürmeleri, kadına saldırı, kadına şiddet, kadına tecavüz, çocuklara istismar… görülmesin Bunların bir sorumlusu yok mu? Neden mahkemeler erkeği daha çok koruyor? Kravatını takıp, güzel bir elbise giymiş, pişmanım demişse, çoğu yargıçlar, oldukça indiriyor cezalarını! Seviyordum öldürdüm diyor adam. Sevmek öldürmeye neden oluyorsa, sevme, sevme, sevme… be insan! Toplumsal konuları bir sosyolog gibi işlemiş yazar. (Not: Parantez içindeki notlar bana ait.)

ABDULLAH KIRKIK- KURTULUŞA DOĞRU, 202 s., 1. Bsk., Nazilli Tic. Borsası y.// Abdullah Kırkık’ı 01-10 Mart 2019 Nazilli Kültür Sanat Festivali imza gününde tanıdım. 1944’te Aydın-Yenipazar’da doğdu. 1991’de AÜAÖF Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Ortaokullarda,  liselerde, Çiğli Hava Üssünde öğretmenlik ve Milli Eğtim Md. görevinde bulundu. Birçok gazete ve dergilerde yazıları ve değişik konularda 18 kitabı yayınlandı.

Düşman İzmir’den çıkartma yaparak Ege Bölgesini işgal etmişti. Nazilli, 5 Eylül 1922’de kurtarıldı. Kırkık kendi yöresinde efelerin ve halkın düşmana karşı nasıl savaş verdiğini, Malgoç baskınıyla düşmanı gerilettiğini ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Yörük Ali, Demirci Mehmet Efe, Şeyhoğlan Mehmet Kamil, Galip Hoca, Sökeli Ali Efe, Karapınarlı Ali Molla Efe, Zurnacı Ali Efe, Kuyucaklı Yusuf, Hancı Mehmet Ağa, Yörük Ali Çavuş ve halkın düşmana karşı verdiği savaşları güzel akıcı bir dille veriyor.

Kitaptan kısa özet: “Demirci Mehmet Efe, cesareti, azmi ve iradesiyle bütün zeybekleri, yöreyi kısa zamanda etkiledi. Ünü arttı. Bozdoğan, Nazilli, Karacasu, Kuyucak, Aydın, Denizli’ye kadar olan yerler onun mıntıkası oldu. Onun emriyle oluyordu her iş…” Düşman bu ve benzeri direniş karşısında tutunamadı. Nazilli kurtuldu, Sonra da Ege.

ALA’DAN ÖYKÜLER-6, 144 s.,  1. Bsk. 2019, Adana Anadolu Lisesi y. // Adana Anadolu Lisesi yönetimi, öğretmenleri, öğrencileri için öykü yarışması açmışlar. İyi bir şey bence bu.  Öğrencilerden ikisi birincilik ( Boran Çelik, N. Seval Oktar); ikisi ikincilik (Rana Akyıldız, Yasemin Güney); biri üçüncülük ( E. Sena Turan); biri mansiyon (A. Kaan Gündeş) ödülü almışlar. Derece alan öyküler dahil kırk öykü girmiş kitaba. Kitabı,  Yaşar Yıltan düzenlemiş. Okulun Müdürü Erdal Sevim başkanlığında. Seçici kurul (Yaşar Yıltan, Seyfettin Taş, Sevim Gedik, Sibel Altay, Sabit Taştepe) değerlendirmiş öyküleri.

Öğrencileri başarılı bulduğumu söylemek isterim. Öyküleri,  kurallarına uygun yazmışlar. Daha çok kurmaca olaylara  yer vermişler. Yazım yanlışları yok. Tümceler sağlam, yerli yerinde, az da şiirsel… Her öyküden alıntı yapmak isterdim ama bu kapsamlı yazıda olası görünmüyor… Benim en çok dikkatimi çeken “Parçalanmış Hayatlar” öyküsü oldu. Nijerya’da sömürgeci güçler bir köyün yakınında petrol buluyor, köylünün kalkıp gitmesini istiyor. Gitmeyince, köyü yerle bir ediyorlar. Bir çocuk   zor da olsa kurtuluyor. Onun da yaşamı kolay olmuyor.

Bilindiği gibi, sömürgeci güçler; insan, çocuk, canlı filan demiyor, çıkarı için yok ediyor. Onlar için her şey çıkara dönüşmeli…  “Adamlar köyümüzün yakınlarına yerleştiler” diyor çocuk. “Petrol kuyuları açacaklarmış. Babam ve köyün  erkekleri bunu kabu etmediler. Adamlar köyü yakıp yıktılar Herkesi vahşice öldürdüler. Benden başka kurtulan olmadı. Kaçtım. Denizin kenarına geldim. Ertesi gün bir yük gemisi geldi, gizlice bindim…” 

Evet, gerisini kitaptan okuyunuz.

 

606 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957