Türkiye’nin hemen hemen her gölgesine ulaşmaya çalıştıklarını anlatan Niyazi Ercan “Yurt dışı pazarına yönelik çalışmalarımız da mevcut ve şu anda 27 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Başta Kıbrıs olmak üzere, Almaya, Fransa, Irak, Dubai, Arabistan gibi ülkelere ürünlerimizi göndermekteyiz. Yeni yatırımlarla hem üretimimizi hem ihracatımızı büyütmeyi hedefliyoruz. Maden suyu tüketimi yurt dışında daha fazla, insanlar su yerine mineralli su dedikleri maden suyunu tüketiyorlar. Tabii yurt dışında yeteri kadar maden suyu kaynağı olmadığından ithal ediyorlar. Türkiye de maden suyu kaynakları yönünden zengin bir ülke olarak en çok ihracat gerçekleştiren ülkelerin başında geliyor. Çünkü Avrupa ülkelerinde maden suyu tüketimi çok yaygındır ve bu konuda yerleşmiş önemli bir alışkanlık vardır. Türkiye’de de maden suyunu sofra içeceği haline getirmek istiyoruz” dedi.
Beypazarı Maden Suyu’nun yeni yatırımları hakkında da bilgi veren Niyazi Ercan “Beypazarı Maden Suyu olarak yatımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. Mart ayında devreye alacağımız yeni üretim hattımızla daha fazla noktaya ulaşacağız. Ayrıca meyve aromalı şişelerimizi de yenileyerek 2020 yaz ayında satış noktalarında boy göstermeye hazırlanıyoruz. Sade maden suyumuz için ise Beypazarı ile bütünleşen ve markamızın sembolü haline gelen klasik şişemizle raflarda olmaya devam edeceğiz. Ambalaj ve etiketlerde yaptığımız bir dizi yenilikle de bu yaz tüketicimizle yepyeni buluşma için hazırlıklarımızı tamamlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Maden suyu tüketimi olarak Avrupa’nın çok gerisinde kaldığımızı ifade eden Ercan sözlerine şunları ekledi: “Her geçen gün toplumumuzun bilinçlenmesiyle maden suyu kullanım oranlarının da arttığı görülmektedir. Örneğin Almaya’da bir kişi yılda 85 litre, İspanya’da 77 litre, Belçika’da 90 litre maden suyu tüketirken bu rakam Türkiye’de 12 litre civarında kalmaktadır. Ancak bu rakam yıllar içerisinde artış göstermektedir. Türkiye’de 2010 yılında 1 kişi, bir yılda 6,4 litre maden suyu tüketiyorken; bu rakam 2019 yılında 12 litreye çıkmıştır. Yani son 10 yılda Türkiye’de kişi başı tüketim Dünya ve Avrupa ortalamasının çok gerisinde olmasına rağmen kendi içinde iki katı yükselmiştir. Toplumsal bilincin artmasıyla bu rakamlar çok daha yüksek seviyeye çıkacaktır.