Mecliste görüşülen torba yasa halkındaki görüşlerini de dile getiren Cesur, 2 sene üst bürokrat ataması olmuş ancak sonra görevden alınma ile karşılaşacak bürokratlara getirilen ömür boyu hakları da eleştirdi ve "Ben de 7200 ek göstergeli bürokrat idim, bizim hiç beklentimiz olmadı. Biz şeref kısmıyla karnımızı doyurduk siz doymuyorsunuz, tokluk sınırınız yokmuş anladık" dedi.
GİTMEDEN ÖNCE YAPILACAKLAR LİSTESİ HAZIRLANMIŞ
Bu düzenleme ile iktidar için gidiş sinyalleri aldığını belirten Aylin Cesur, anlaşılıyor ki bavulları toplamaya başlamışsınız diye seslendi.
Milletvekili Aylin Cesur’un konuşmasında şunları söyledi:
18'inci maddedeki düzenlemenin amacı, bakanlık müşaviri gibi üst kademe kadrolarda en az iki yıl görev yapmış olanların görevden alındıktan sonra özlük haklarında yaşanan düşüşü engellemekmiş. Aslında tekrar eski kadrolara dönecek olsalar bile özlük hakları bakımından üst kademede bulundukları dönemdeki şekliyle devam etmeleri sağlanıyor, iki yıl çalışmak kâfi yani, sonra her şey sizin.
Değerli arkadaşlarım, siz geleli beri dediniz ki: "Biz bir geldik, artık gitmeyiz, ne yapar eder çakılır kalırız burada." Bunu çeşitli şekillerde söylediniz. Biz de dedik ki: "Olmaz hemşehrim, vatandaşın derdini dinlemiyorsan ve çözüm üretmiyorsan ve adalet dağıtmıyorsan o olmaz, gün gelir gidersin." Siz ne yaptınız? Araç olarak kalacak şekilde demokrasiyi sözde zırh olarak aldınız elinize ve demokrasinin tüm kurumlarını bir bir işlemez hâle getirdiniz; gitmemek için yaptınız bunu. Şimdi bu maddedeki değişiklikle görüyorum ki bizimle aynı noktaya gelmişsiniz ve bavulları hazırlamaya başlamışsınız ve anlıyoruz ki gitmeden önce yapılacaklar listesi hazırlanmış ve 2 Haziranda Meclis açıldığından beri bir bir önümüze konuluyor.
Bakınız, ben milletvekili olmadan önce, Allah nasip etti, ben de o yüksek bürokrat kadrolarında bulundum, 7200'dü ek göstergem. Aklımdan da fikrimden de ne benim ne arkadaşlarımın geçmedi bir ömür bunu taşıyayım, çakılıp kalayım diye. Çünkü o makamlar gelip geçicidir; makamdaki kişiyle beraber gelirsiniz, görev tamamlanınca birlikte gidersiniz. Aslında demokrasilerde de bunun gidenler ve gelenler şeklinde işlemesi lazım.
Biz görev yaptığımız o kürsülerin şeref kısmıyla karnımızı doyurduk da sizin karınlar bir türlü doymadı. Ben bu kürsüden daha önce sormuştum "Bir tokluk sınırınız var mı?" diye. E yokmuş, onu da görmüş olduk. Neden bavul aşamasına geldiniz, ben hemen onu söyleyeyim.
Vatandaşın asıl derdi geçim sıkıntısı. Verilen sözler ne oldu? Bir vatandaş geldi -bir ağabeyimiz dün Isparta'da, İbrahim Ağabey- bana dedi ki: 1.500 lira emekli maaşım var Sayın Vekilim, ev kira, çocuklar iş bulamıyor, üniversite mezunu onlar, pazara çıkıyoruz, boş fileyle dönüyoruz ve iki senedir aynı pantolonu ve bu yırtık tişörtü giyiyorum." Ve utanarak sıkılarak bunu söylerken ekledi, dedi ki: "Gitmeleri lazım, gidecekler de bir an önce gitmeleri lazım, artık gücümüz kalmadı."
Bir başka abimiz, Mehmet Ağabey geldi, icralık olmuş, o da kanser hastası, aynı zamanda kalp ameliyatı olmuş, 5 nüfusu geçindiriyor ve bankalara ödediği hâlde 10 bin lira borcunun 9 binini ödemedi göstermişler, çok ciddi sıkıntıları var, 'Açız' diyor, 'Açız.'"
Anadolu'da aynı durumda olduğunu ve verdiğiniz sözleri yapmadığınız için sonun belli olduğunu söylüyorum.
Tevfik Fikret'in dizeleriyle de saygıyla huzurdan ayrılıyorum:
"Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak.
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak.
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak.
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak."