VAHİT ŞAHİN
Türk Halk Müziği Doktoru Halil Atılgan, Yemen’de can verenler için yazılan “Biri Memet Biri Memiş” türküsünün kahramanlarının Adana’nın Karaisalı İlçesine bağlı Memişli Mahallesinden olduğunu söyledi.
Dr. Atılgan, Osmanlıların Yemen ile ilk ilgilendikleri tarihin 1530´lu yıllarda başladığını belirterek, “Bu tarihten itibaren Osmanlı Devleti, İstanbul’dan Yemen´e üst düzeyde görevliler göndererek, hem kendisi, hem de bölge için güvenli bir yönetim kurma gayreti ve çabası içerisine girer. İkili ilişkilerin çok sıcak geliştiği bu dönemde, Yemen idarecilerinin Osmanlı Devletine son derece bağlı olduğu bilinmektedir. Sonraki tarihlerde bu politikalarda bazı değişiklikler olmuşsa da, genel hatlarıyla Yemen´in Osmanlı yönetimi altında bulunması, kaçınılmaz bir hal almıştır” dedi.
Atılgan, “Arada bazı kesintiler olmakla birlikte Yemen 400 sene kadar Osmanlı idaresi altında kaldı. Sosyal, kabilevî, mezhebî ve coğrafî yapısı nedeniyle idaresi çok zor bir ülkeydi. Asayiş, emniyet ve huzuru sağlamak için yüzbinlerce Osmanlı askeri bu topraklarda can verdi. Bu yüzden Yemen dağlarının, vadilerinin, sırtlarının, çöllerinin her bir noktasında hatıramız kaldı. Yemen'in en ıssız, en vahşi kenarlarında bile binlerce şehidimiz yatıyor. Anadolu’da oğlunu Yemen’e gönderen, gelmeyince de: Tarlalarda biter kamış / Uzar gider vermez yemiş / Şol yemende can verenler / Biri Memet biri Memiş diyen ananın feryadıydı Yemen. 24 yıl ağlayan, gelince oğlunu göremeyen ananın gözünden akan yaştır Yemen. Gerçekten Yemen üstüne o kadar ağıt yakılmış ki. Biz; sadece türküleşerek bize ulaşanları biliyoruz. Oysa ülkemizde her ana Yemen'e gidip de dönemeyen kuzusu için bir ağıt yakmış. Hem de dizini döve döve. Yemen'e Çukurova'dan giden iki kahramanı var. Memet’le Memiş. Memet Emine bacının oğlu. O ünlü Yemen ağıtının kahramanı. Mehmet anasından ayrılırken: Aman ana canım ana / Sütün emdim kana kana / Ben Yemen’e gidiyorum / Helal eyle sütün bana der ve yürür. Bir daha arkasına bakmaz. Gidiş o gidiştir. Bir daha da geri dönmez. Emine bacı ağlaya ağlaya gözden, dövüne dizden olur. Ağıt yakar. Zaten yapacağı başka bir işte yoktur. Çaresizdir. Yürek yanar. Yangın yürek acısını, ağıtlara döker. Giden bir değil, iki değil, beş değil bindir. Onlardan biri Memet biri de Memiş’tir. Ağıtın nasıl yakıldığını Ferit Celal Güven Yemen Türküsü adlı yazısında anlatıyor” dedi
Gara çadır is mi dutar/Martin tüfek pas mı dutar/ Ağlaşalım anam bacım/Elin gızı yas mı dutar” diye başlayan ağıtı söyleyen Emine Bacı’nın Karaisalı’nın Memişli Köyünde yaşadığını yaptığı araştırmalar sonucu belirlediğini ifade eden Dr. Atılgan, Adana’da yaşayan Emine bacıyı ziyaret ettiğini ve çok yaşlı olduğunu söyledi.
Atılgan, “Ben Emine bacının anasının adının Emine, Emine’nin anasının da Emine olduğunu tespit ettim. Konuştuğumuz Emine bacı, Yemen’de şehit olan Mehmet’in anasının üçüncü kuşağı. Yemen’de şehit olan Mehmet’in de anasının torununun torunuydu. Kısaca sabırla koruk helva oldu. Zor bir muamma çözüldü. Yaklaşık bir asır önce yakılan “Çöl yemen de can verenler / Biri Memet biri Memiş” ağıtın nerede ve nasıl yakıldığını, Mehmet’in Memişli’den olduğunu güç de olsa tespit ettik. Netice itibariyle Mehmet’le Memiş’in ağıtı Çukurova’dan Anadolu’ya dalga dalga yayılmış. Tespitlerimize göre ağıtı ilk defa Adanalı Hakkı Efendi önceden verdiğimiz sözlerle taş plağa okumuş. Bir başka taş plak kaydı da Ahmet Gazi Ayhan’a ait. Ağıt plak kayıtlarına geçtikten sonra değişik sözler monte edilerek çeşitli şekillerde okunmuş. TRT repertuvarına Ümit Bekizağa’nın Ahmet Gazi Ayhan’ın plak kaydından yazdığı nota Kayseri türküsü olarak kayıtlara geçmiş. Bizde Adanalı Hakkı Efendi’nin okuduğu şekliyle notasını yazarak kalıcılığını sağladık. Sonuç olarak Emine Bacının söylediği Kara çadır is mi tutar dizesiyle başlayan Yemen ağıtı kaynaklarda sözleri farklı olan Yemen üstüne hayli ağıt olmasına rağmen Emine bacıdan tespit edilen sözlerle yayınlananlar beş kalem. Artık şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ağıt Emine bacının nice Mehmetlerin ardından döktüğü gözyaşının kanıtıdır. Mehmet’le Memiş’in ağıtı Emine bacının Adana istasyonundaki feryadıdır. Figanıdır. Guzum diyerek dizlerini dövüşünün sesidir. Kara vagonları doldurulan nice Mehmet’lerin arkasından dökülen gözyaşıdır. Arabistan ve Yemen çöllerinde hain kurşunların, salgın hastalıkların kol gezdiği Yemen. Vatan evlatlarının, ana kuzularının, nice genç kızların, gencecik gelinlerin, anaların, babaların, ağaların korkulu rüyası Yemen. Kısaca yol gözleyen, yavrum diye dizini döven anaların, ağlamaktan gözleri kan çanağına dönen gelinlerin, hıçkırıklarının uğultusu Yemen. “
NOT:DR. HALİL ATILGAN'IN SÖZKONUSU ARAŞTIRMASINI YAN SÜTÜNDA KENDİ KÖŞESİNDEN OKUYABİLİRSİNİZ.