Bu hayallerin arkasında yürümüyor mu batılılar; bir düşünelim! Lord Curzon ise İnönü’ye şöyle diyor:
“İstediklerimizi kabul etmiyorsunuz, cebimize atıyoruz. Memleketiniz harap. Bir gün para istemeye geleceksiniz; para bizde, cebimizden çıkarıp size vereceğiz.”
İnönü karşılık olarak,
“...Biz, istediklerimizi kesinlikle alacağız. Siz şimdi zorluk çıkarmadan istediklerimizi verin, sonra gelirsek bildiğinizi yapın” İnönü bu sözü ölünceye kadar hiç unutmadı.
Düşmanı İzmir’den çıkarmıştık.
Mudanya Ateşkes Anlaşması hazırlığı yapıldı. Bunun için İsmet Paşa’nın başkanlığında, Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz, Yarbay Tevfik Bıyıklıoğlu, Binbaşı Seyfi Düzgören, Kızılay İkinci Başkanı Hamit Bey ve iki yazıcını bulunduğu bir kurul oluşturuldu. Kurula, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak, ve Refet Bele’nin yardımcı olacağı karalaştırıldı.
Karşı kurulu ise, İngiliz İşgal Komutanı General Harrington; Fransız General Charpy, İtalyan General Monbelli; Yunan General Mozarakis, Albay Sarıyanis oluşturuyordu.
Görüşmeler 3.10.1922 günü başladı. Franklin Bouillon da gözlemci oldu. İnönü, Trakya’nın tümüyle boşaltılıp tarafımıza teslim edilmesini isteyince sert tartışmalar oldu. Yalnızca Frasızlar olumlu davrandı.
Durumdan haberdar olan Mustafa Kemal görüşmelerin kesilip, askerlerin derhal İstanbul üzerine yürümesini emretti. Bağlaşıklar şaşırdı. Bunun üzerine 14/15 ekim gecesi Mudanya Anlaşması imzalandı. Asıl anlaşma, Lozan’da olacaktı.
Batılılar İstanbul Hükümeti’ninin de görüşmelere katılması istiyordu. Sadrazam Tevfik Paşa hevesliydi. Bunun üzerine 1 Kasım günü Saltanat kaldırıldı.
Sıra Lozan’a gidecek delegelerin saptanmasına gelmişti:
Mustafa Kemal yanında, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Refet Bele, Kazım Özalp’le Bursa’ya geldi; delegelerin kimler olacağı üzerinde konuşuldu.
2 Kasım günü, Bakanlar Kurulu, Baş Delegeliğe İsmet İnönü’yü, delegeliklere Sağlık Bakanı Dr. Rıza Nur’u, Hasan Saka seçildi. Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşek istifa etti yerine İnönü atandı.
4 Kasım günü Ankara’dan ayrılan delegeler 11 kasım 1922 günü Lozan’a varmışlardı. Ne yazık ki karşı tarafın delegeleri yoktu. Fransızlar durumu kurtarmak için İnönü’yü Paris’e davet ettiler. İnönü, 15/16 kasım günleri Başbakan Poincare ve bazı bakanların konuğu oldu. Kapitülasyonların korunması istendiyse de İnönü kabul etmedi. Bu sıralarda İnönü’ye, Ermeni suikast girişimi yapıldı; girişim önlendi.
Lozan polisi, önlem olarak İnönü’nün otomobilindeki Türk Bayrağı’nın kaldırılmasını önerdi. İnönü sert tepki gösterdi.
“Türk Bayrağı otomobilden hiçbir zaman kaldırılmaz. Bin Türk delegesi bile kurban edilse bayrak indirilemez” dedi.
Konferansa 20.11.1922’de başlanabildi.
Mont Benan Gazinosu’nda düzenlenen toplantıya gelen İnönü, kendisine ayrılan koltuğun farklı olduğunu gördü. Batı delegelerine ayrılan koltuklara benzemiyordu; eşdeğerde bir koltuk bulununcaya kadar içeri girmedi.
Açılışı, İsviçre Konfederasyonu Başkanı Haab yaptı.
Fransa, İtalya, Yunanistan adına konuşan Lord Curzon, “Eğer temsilciler uzlaştırıcı yöntemle çalışırlarsa sonuca varmak kolay olacak” diyordu.
İnönü yanıtlıyordu:
“Efendiler küçük Asya’da evsiz barksız kaldık. Çok ıztırap çektik; çok kan döktük. Uygar uluslar gibi bağımsız, özgür olmak istiyoruz.”
Curzon kabul etmiyordu.
İnönü sert tepki veriyordu:
“Efendiler ben buraya Mondros’tan değil, Mudanya’dan geliyorum.”
Curzon’sa hiç hoş olmayan bir anlatımla; “Amatör diplomat! Sen de Loyd Corc gibi amatör diplomatsın” diyordu.
Ülkeyi, yüzyıllar öncesinin sorunlarıyla sıkıştırıyorlardı! Kapitülasyonlardan, Düyün-ı Umumiye’den vazgeçmek istemiyorlardı. İngilizler, Musul petrollerinin kendilerine bırakılmasını istiyordu. ABD gözlemci olmasına karşın Ermenilere yurt istiyordu. Nasturiler, Katolik Asuriler Türkiye’nin korumacılığında özel bir bölge istiyorlardı. Yunanlılara savaş tazminatı ödenmesi isteniyordu. Kapitülasyonların kaldırılmasını istemiyorlardı. Ege adaları sorunu dile getiriliyordu...
İnönü bunlara evet demediği için İtalyan delegesi Montagna sizi protesto ediyorum demekten çekinmiyordu.
İnönü’nün yanıtı sert oldu:
“Bana bak ben protesto falan bilmem, böyle davranacaksan bir saat sonra savaşa tutuşuruz...”
Buna karşın Curzon, bir barış metni hazırlamış, imzalanması için İnönü’ye vermişti. İnönü olayı Mustafa Kemal’e bildirdi. Mustafa Kemal;
“Biz barış istiyoruz derken tam bağımsızlık istediğimizi herkesin bilmesi gerek. Bunu istemeye hakkımız ve gücümüz vardır” yanıtını vermişti.
Bu sözleri, İnönü, 4 Şubatta Curzon’a açıklayınca; Curzon “İmza etmezseniz Asya’nın görünmez derinliğinde kaybolursunuz” demişti;
İnönü, “Bizi esarete mahkum eden belgeye imza koymam” dedi. İmza için, Curzon, iki saatlik süre tanıdığını bildirdi. Bunun üzerine İnönü delegelerle birlikte 4 Şubat 1923 günü Lozan’ı terk etti.
Curzon 4 Şubat’a kadar metnin imzalanacağını umuyordu; İnönü’nün Lozan’dan ayrıldığını öğrenince şaşkına döndü. İnönü Bükreş’e vardığında, Curzon anlaşabileceklerini belirten bir ileti yolladı; ama İnönü dönmedi.
İstanbul’dan trenle Ankara’ya giden İnönü Eskişehir’de, İzmir İktisat Kurultayından dönen Mustafa Kemal ve Fevzi Çakmak’la görüştü. Barış görüşmelerinin süreceği kararlaştırıldı.
TBMM’nde tartışmalar günlerce sürdü. Ulusal Ant kesinlikle gerçekleşmeliydi. İnönü’nün baş delege yapılmasına karşı çıkılmıştı. Dolayısıyla M. Kemal eleştiriliyordu. M. Kemal, “Delegeler kurulu kendine verilen görevi tam olarak yerine getirmiş, ulusumuz ve meclisimizin onurunu korumuştur. Olumlu sonuç alınacaksa destek verilmelidir” demişti. Meclisten şu karar çıktı: Bağlaşıkların barış tasarısı, olduğu gibi kabul edilemez. Barışın Türkiye haklarına göre çözümlenmesi gerekir...”
23 Nisan 1923’te görüşmelere yeniden başlanıldı. İnönü, Lozan’a bu kez eşiyle gitti; sıcak karşılandı. Türk-İsviçre Dostluk Derneği kuruldu. Görüşmelerde bu kez İngiltere’yi Horace Rumbold, Fransa’yı Gneral Pelle temsil ediyordu. Kapitülasyonların kaldırılması, Osmanlı borçlarının paylaşılması, Yunanistan’ın savaş tazminatı olarak Karaağaç’ı bize vermesi, Ege adalarının Yunanistan’a, 12 adanın İtalyanlara verilmesi, İmroz, Bozcaada, Tavşanlı adalarının bize verilmesi; Musul ve Türk-Irak, petroller sorununun ileride İngiltere ile görüşülerek çözümlenmesi (...) kabul edilerek 24 Temmuz 1923’te, Lozan Üniversitesi’nde Lozan Barışı imzalandı.
11 Ağustos 1923 günü İstanbul Üniversitesi törenle, İnönü’ye onursal profesörlük ünvanı verdi. İnönü, Atatürk’ün, armağanı olan Lozan Anlaşmasını imzaladığı altın kalemi üniversiteye armağan etti.
Ankara yolundaydı.
Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Orbay Başdelege seçil(e)mediği (...) için, İnönü’yü karşılamak istemiyordu. Atatürk’e, seçim bölgesi olan Sivas’a gideceğini bildirdi. Bakanlar Kurulu Başkanlığından ayrılması koşuluyla izin verdi. İnönü, 13 Ağustos 1923 günü görkemli bir törenle karşılandı. Ertesi gün, Bakanlar Kurulu Başkanlığına Fethi Okyar seçildi. TBMM, Lozan Anlaşmasını, 23. Ağustosta 14’e karşı 213 oyla onayladı.
Şimdi bile hayınlar, dört bir yanımızı kuşatmaya çalışıyor. Haritalar yapıp ülkemizi parçalamayı düşlüyorlar! Ülkesini seven herkes uyanık olmak zorundadır. Yeniden Kuvayi Milliyeye hazır olmalıyız. Ülkemizin sınırlarını ne zorluklarla çizdiğimizi biliyorsunuz. Binlerce şehit verdik.