Akşener, "Yalanın, kötülüğün devri bitiyor. Çünkü millet bizi çağırıyor. Biz millet yolunda yürüdükçe, milletimiz gerçekleri gördükçe, ne yaparlarsa yapsınlar, hangi taşeronları sahneye sürerlerse sürsünler, bizi durduramayacaklar. Bizim yerimiz de yolumuz da rüyamız da ülkümüz de belli. Onlar, kıskançlık krizlerine girecek. Biz, milletimizle buluşmaya devam edeceğiz, Onlar, sinir hastası olacak. Biz, her geçen gün büyümeye devam edeceğiz, onlar da bizi izlemeye devam edecek" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, konuşmasına Samsun Çarşamba'ya selam göndererek başladı.Çarşamba Ovası'na yapılmak istenen Biyokütle Enerji Santrali'ne karşı, büyük bir mücadele verildiğini belirten Akşener, yerel mahkemenin 10 Mayıs'ta inşaatı durdurup ÇED raporu istediğini, ancak Danıştay'ın kararı bozduğunu ve bilirkişi raporu istediğini anlattı.
Akşener, bilirkişi heyetinin şu anda orada olduğunu belirterek, "Önemli bir tarım alanımız olan Çarşamba Ovası'nı korumaya veya betona teslim etmeye bu heyet karar verecek. İYİ Parti olarak, tarım arazilerimize göz dikenlerin karşısındayız. Milletvekillerimizle, Samsun teşkilatımızla süreci takip edeceğiz. Allah'ın izniyle Çarşamba Ovamızı betona ve ranta feda etmeyeceğiz." diye konuştu.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 37'inci yılını kutlayan Akşener, Rauf Denktaş'ı rahmetle ve minnetle andı.
Maraş kararı için emeği geçen herkese teşekkür eden Akşener, "Kuzey Kıbrıs topraklarının her bir santimetrekaresinde, söz ve yetki hakkı Kıbrıs Türkleri'nindir. İYİ Parti olarak her hal ve koşulda, daima kardeşlerimizin yanında olacağız. Çünkü biz inanıyoruz ki, o kutlu gün gelecek, dünya Kuzey Kıbrıs gerçeğini tanıyacak. Çünkü biz biliyoruz ki, Kıbrıs Türktür, Türk kalacak." ifadelerini kullandı.
Pandemi tehdidinin arttığı bugünlerde, Türkiye'nin atacağı her adımın, bugünü olduğu kadar, yarını da etkileyeceğinin altını çizen Akşener, böyle günlerde, devletin ciddiyetle önlem alması, millete güven vermesinin önemine işaret etti.
Böyle zamanlarda vatandaşın devletine güvenmek istediğini dile getiren Akşener, ancak millette bir güven bunalımı oluştuğunu söyledi.
Vatandaşı, böyle bir tehlikeyle ilgili olarak, açık ve doğru bilgilendirmek gerektiğini ifade eden Akşener şöyle devam etti:
"Bu iş, siparişle ürettirdiğiniz, sahte enflasyon hesabına benzemez. Söz konusu olan vatandaşımızın sağlığıdır, hayatıdır. Pandeminin ilk gününden bu yana, samimiyetine inandığımı ifade ettiğim sayın Sağlık Bakanı'nın zor durumda olduğunu görüyorum. Ekonomideki her rakamla, kafalarına göre oynayıp, yanlış hikayeler yazan bu iktidarın, pandemi konusunda da benzer bir alışkanlık edindiğine şahit oluyoruz.
İktidarın, milletimize akşam üstleri açıkladığı rakamlar, maalesef artık inandırıcı değil. Bakın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin resmi rakamları ortada. Mesela geçtiğimiz hafta sonu, 14 Kasım Cumartesi günü, Sağlık Bakanlığı, tüm Türkiye'deki, pandemi kaynaklı can kaybını, 92 olarak açıkladı. Oysa aynı gün, defin raporlarına göre, sadece İstanbul'da, salgın hastalık dolayısıyla, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 164. Yani sadece İstanbul'da, Bakanlık rakamlarının iki katı insanımızı kaybetmişiz. Yine Sağlık Bakanlığının açıkladığı rakamlara göre, pandeminin başından bu yana, Türkiye'de toplam, 11 bin 418 vatandaşımız hayatını kaybetti. Ancak yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin rakamlarına göre, 14 Kasım tarihine kadar, sadece İstanbul'da, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 9 bin 872. Bu işte bir gariplik var. Çünkü şeffaflık yok, dürüstlük yok."
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın da artık bir karar vermesi gerektiğini kaydeden Akşener, "Salgının ilk gününden bu yana sürdürdüğü çalışmalarına gölge düşürmemek için, gerçekleri milletimize anlatması gerekiyor. Çünkü gerçekleri bilmek en doğal hakkımız. Bizi ilgilendireni, bizden saklayamazsınız. Siyasi hesaplarınız, vatandaşlarımızın sağlığından ya da canından önemli değildir." değerlendirmesinde bulundu.
İktidara seslenen Akşener, "Pandemi kontrolden çıkmış görünüyor. Özellikle İstanbul'daki tablo tam bir felaket. Söz konusu olan, vatandaşlarımızın canı. Burada başka hesaplar yapılmaz. Hele siyasi hesap hiç yapılmaz. Çok geç olmadan, uzmanlara kulak verin. Akla, bilime kulak verin. Dün akşam açıkladığınız yarım yamalak tedbirler yerine, hiç vakit kaybetmeden, 14 günlük, 21 daha uygundur da ekonomi açısından kesintisiz bir sokağa çıkma kısıtlaması ilan edin." çağrısında bulundu.
Akşener, "Sürekli müjde vermeye bayılıyorlar. Memleket ne kadar kötü durumda olursa olsun, onlar her koşulda partiliyorlar. Sürekli bir düğün dernek havası içindeler. Damat, Hazine ve Maliye Bakanı oldu, haydi eller havaya. Damat istifa etti, haydi eller havaya. Faizleri düşürdük, haydi eller havaya. Faizleri artırıyoruz, haydi eller havaya. Avro 10 lira oldu, yaşasın rekabetçi kur. Avro 9 liraya indi, yaşasın kurla mücadelemiz. Devlet mi yönetiyorlar, oynamaya bahane mi arıyorlar; belli değil." diye konuştu.
İktidarın, ekonomi ve hukuk reformunun, 19. yılında aklına daha yeni geldiğini savunan Akşener, "Bir de bunu öyle bir müjdeliyor ki sanki ekonomiyi de hukuku da kendisi keşfetmiş. Sayın Erdoğan, ne büyük bir keşif yaptın sen öyle ya? 19 yılın sonunda ekonomi ve hukuk kelimelerini aynı cümle içinde kullanmayı başardın. Sizi alkışlıyorum. Kovid-19 aşısını bulan Türk bilim insanlarını gölgede bıraktın. Dünya kamuoyunun aklını başından aldın. Vatandaşımız için küçük ama senin için çok büyük olan adeta Nobel'lik bu adım için seni yürekten tebrik ediyorum." ifadelerini kullandı.
Akşener, Türkiye'nin yapısal reformlara ihtiyaç duyduğunu ancak iktidarın mevcut zihniyetiyle bu reformları yapmasının mümkün olmadığını iddia etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın derdinin reform yapmak olmadığını ileri süren Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Aslında bu vaadin gizlediği bir başka şey var. Nedir o? Acı reçete. 19 yıldır her yıl yeniden uçan ekonominin geldiği nokta bu, acı reçete. Akılları sıra bu acı reçeteyi, 'reform yapıyoruz' diye millete yutturacaklar. Ne var ki uzun zamandır millete uzak, milletin derdine sağır oldukları için farkında olmadıkları bir şey var. Milletimiz o acı reçeteyi zaten çok uzun zamandır iliklerine kadar yaşıyor. Maaşlarında, çarşıda, pazarda, işsiz evlatlarının hüzün dolu bakışlarında, siftahsız geçen günlerde, binlerce kişiye ekmek veren kapılara kilit vurulduğunda yaşıyor. Onlar için yeni olabilir ama o acı reçete milletimize reva gördükleri hayatın ta kendisi."
Hafta sonu temeli atılan Aydın-Denizli otoyolunun maliyetine ilişkin bilgiler paylaşan Akşener, toplamda 150 kilometrelik bu otoyolun bir kilometresinin maliyetinin ortalama 5 milyon dolar; yani 4,2 milyon avro olduğunu söyledi.
Akşener, "Bu durumda, 150 kilometrelik yol ne kadara mal oluyor? Yaklaşık 630 milyon avroya. Bu yol için müteahhit firmaya 17 yıl için verilen araç geçiş garantisi maliyetinin iki buçuk katı, 1 milyar 550 milyon avro. Yani 14 milyar 200 milyon lira. Daha dövizdeki artıştan, vergi avantajlarından ceplerine girecekleri söylemiyorum bile. Vatandaşa acı reçete, yandaşa milyarlar. Pandeminin ilk gününden beri 83 milyon vatandaşın cebine doğrudan koydukları para 10 milyar lira. Eşe dosta ballı ihale, vatandaşa gelince acı reçete." görüşünü savundu.
Türkiye'nin gerçek gündeminin örtülmeye çalışıldığını, son 15 günde yaşanan tartışmaların bunu gösterdiğini öne süren Akşener, Merkez Bankası Başkanı'nın değişmesini, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın istifasını anımsattı. Akşener, şunları kaydetti:
"Acı reçeteye giden yolda onu kapatmak için ortaya çıkarılan gündemlere bakın. Acı reçeteyi hatırlayın o günden sonra bu önemli konuları konuşan var mı? Vatandaşın derdi konuşulmuyor ama suni gündemler konuşuluyor. Merkez Bankası Başkanı değişti, damat bakan istifa etti, yerine başka bir bakan atandı ve Sayın Erdoğan acı reçeteyi ekonomi ve hukuk reformuyla beraber ilan etti. Normalde bunların konuşulması gerekirken ne konuşuluyor? İşte bu suni gündemlerle vatandaşın gerçek gündemini örtülmeye çalışılıyor. Çocuğuna yiyecek götüremediği için intihar eden babaların dramını örtmeye kimsenin gücü yetmeyecek. Böyle vicdansızlık olmaz. Böyle devlet yönetilmez."
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Kovid-19 salgını sürecinde vatandaşlara doğrudan para desteği sağlamak yerine rastgele kredi verildiğini bundan da istenen sonucun alınamadığını ileri sürdü.
Hesapsız kredinin uyuşturucu etkisi oluşturduğunu iddia eden Akşener, "Bir yandan güvenin kaybolması diğer yandan da Sayın Erdoğan'ın yönlendirmesiyle parası olan altına koştu. Artan altın talebi nedeniyle ithalat ve cari açık arttı. Yurt dışından altın alabilmek için dolara talep arttı. Bu kez de doları 6,85'te tutabilmek için milyarlarca dolarlık rezervler heba edildi. Bunun yanı sıra enflasyon arttı, bütçe dengeleri iyice bozuldu. Rezervler bitip dolar yine artmaya başlayınca, 'rekabetçi kur' diyerek beceriksizliklerini örtmeye çalıştılar. Sayın Erdoğan daha önce bir Merkez Bankası Başkanı'nı sözünü dinlemediği için görevden almıştı, sonuncusunu da sözünü dinlediği için görevden aldı. Bürokratlara sesleniyorum; söz dinlemediğinizde de aşırı söz dinlediğiniz zaman da gidiyorsunuz." şeklinde konuştu.
Erdoğan'ın, ekonomide yaşanan sıkıntılar ve gelişmeler sonrasında faiz artırımına yeşil ışık yaktığını ileri süren Akşener, şöyle konuştu:
"Kendisi hala 'faiz sebeptir, enflasyon sonuç' dese de, piyasalar Sayın Erdoğan ve ekibini dize getirdi, bileğini büktü. Yani önce piyasalarla restleştiler sonra piyasaya teslim oldular. Yaptıkları hatalarla Türkiye ekonomisini faiz ve kur arasına sıkıştırıp bıraktılar. Ancak geciken bu faiz artışı sinyali Türk milletine çok pahalıya mal oldu. Merkez Bankası başta olmak üzere, kurumlarımızın itibarıyla sistemli bir şekilde oynadın. Dünyaca ünlü ekonomistlerimiz, 'sürdürülebilir bir büyüme ve kalkınma için kurumlar kritik öneme sahip' diyor. Sen ise tam tersine gidiyorsun. Cumhuriyetin yapa yapa geldiğini sen yıka yıka gidiyorsun. Yazıktır, günahtır. Yüksek bir faiz artırımına 'tamam' dediniz, dolar aşağı geldi. Ama işler düzeldi sanmayın. Faiz artışından sonra, ekonomideki tahribatı düzeltmek, daha da zor olacak. Piyasa, sizin uyguladığınız yanlış politikalardan dolayı bu durumdan istifade ederek her defasında, daha fazlasını talep edecek."
Meral Akşener, Merkez Bankasının faiz artırmasının sadece ateş düşürücü bir müdahale olacağını, bir an önce tedavinin başlamaması durumunda ateşin tekrar yükseleceğini ve bunun sonucunda daha fazla faiz artırmına gidilmek zorunda kalınabileceğini savunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İlk olarak ekonomide güven kaybına neden olan beyanat ve uygulamalardan vazgeçin. Devlet eliyle belirsizlik yaratmayın, öngörülebilir bir yönetim sergileyin. Bir karar alırken ilgili kurum ve paydaşlarla istişare edin. Karar vericilere doğru bilgi ve analiz getirecek kanalları açık tutun. Muhalefet partilerinin yapıcı, yol gösterici eleştirilerini dikkate alın. Muhalif olan herkesi hapse atmaktan, baskılamaktan vazgeçin. Merkez Bankasına karışmaktan artık vazgeçin. Saraydan derhal çıkın, buradaki evinize geçin. Öyle başladınız. Devlet kurumları çok pahalı fiyatlarla kirada duruyor. Devletin tüm kurumlarını bu binalardan çıkarın saraya yerleştirin. Siz de ilk partiyi kurup iktidar olduğunuzda yerleştiğiniz evinize geri dönün. Aşırı israftan önce kendiniz vazgeçin ki israf edilen her kuruş milletimize geri dönsün. Ahbap çavuş ilişkisi içinde, yandaş vakıf ve derneklere para aktarmaktan vazgeçin. Kamu ihalelerinde şeffaf olun, ihale kanununda açılan yolsuzluk deliklerini kapatın. Ekonomi yönetiminden sorumlu, işinin ehli bir Cumhurbaşkanı Yardımcısı atansın, Strateji ve Bütçe Başkanlığı bu makama bağlansın. Varlık Fonu bir an önce tasfiye edilsin. Öncelikli alanlarda yatırımların olumsuz etkilenmesini önlemek için faiz sübvansiyonu yapın. Borçlanma stratejisini değiştirin, döviz ve altına dayalı borçlanmadan vazgeçin. TÜİK'e yeniden güven kazandırmak için başkan ve yöneticilerini, liyakat esasıyla asaleten atayın. Firmaların devletten 200 milyar lira KDV alacağı var. Bir yandan da devlete vergi ve sigorta prim borcu var. Burada mahsuplaşmaya gidin. İşletmelerin bu alacakları teminat göstererek kredi kullanmalarına imkan sağlayın."
Gıda güvenliği ve gıdaya erişimde yaşanan sorunların acilen giderilmesi gerektiğini belirten Akşener, "İşe, alanında en az eski damat bakan kadar başarılı, en az onun kadar vizyoner, tarıma bakmayan Tarım Bakanı’ndan kurtularak başlayın. Sonrasında liyakatli bir ekiple tarım ve hayvancılık için akılcı destekler uygulayın, sektörleri yeniden üretir hale getirin." ifadelerini kullandı.
Şehir hastaneleri, yol, köprü ve havalimanı projeleri başta olmak üzere kamu-özel iş birliğiyle yürütülen projelere ilişkin sözleşmelerin adil bir biçimde tadil edilmesini isteyen Akşener, tüm bu önerilerinin yapılabilmesi için öncelikle iyileştirilmiş, güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçilmesi gerektiğini savundu.
Akşener, sözlerini, "Biz, karanlığın üzerine doğacak güneşiz ve biliyoruz ki, güneş balçıkla sıvanmaz. Bırakın onlar tedirgin, rahatsız olsunlar, çıldırsınlar. Yalanın, kötülüğün devri bitiyor. Çünkü millet bizi çağırıyor. Biz millet yolunda yürüdükçe, milletimiz gerçekleri gördükçe, ne yaparlarsa yapsınlar, hangi taşeronları sahneye sürerlerse sürsünler, bizi durduramayacaklar. Bizim yerimiz de yolumuz da rüyamız da ülkümüz de belli. Onlar, kıskançlık krizlerine girecek. Biz, milletimizle buluşmaya devam edeceğiz, Onlar, sinir hastası olacak. Biz, her geçen gün büyümeye devam edeceğiz, onlar da bizi izlemeye devam edecek." diyerek tamamladı.