Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi68
Bugün Toplam635
Toplam Ziyaret1831255

Yazar Ecdet Güvel, Karaisalı'dan göçün nedenlerini yazdı

"Yarenlik" kitabının yazarı emekli Öğretmen Ecdet Güvel, Adana'da sıhhi tesisatçılık yapan bir gençle tanışarak, Karaisalı'dan kente göçenlerin hikayesini "Mevsimler İçinde Yaşamak" başlığı ile kaleme aldı. Sizlere sunuyoruz:

                            MEVSİMLER İÇİNDE YAŞAMAK

                                                                                

Ecdet Güvel

 

     Usta, boylu boslu,  yakışıklı bir delikanlı; adı Yılmaz. Kendisi su tesisatçısı. Yeni aldığımız mutfak bataryasının montajını yapıyor.O işini yaparken dereden tepeden söyleşiyoruz.

    -Nerelisin Yılmaz? diye soruyorum.

     -Karaisalı’nın köyündenim.

     -Köylerimizde genç kalmıyor, hep kente taşınıyorsunuz. Böyle giderse köylerimiz boş kalacak.

     -Neden kentlere akın ettiğimizi biliyor musunuz hocam?

     -Tam bilmiyorum amma geçim sağlamak, kentteki olanaklardan yararlanmak v.b. diye düşünüyorum.

     -Onlar da var ya en önemli nedeni siz bilmiyorsunuz.

      - Neymiş o en önemli neden?

      -Kızlar, genç göçünün büyük çoğunluğu kızların yüzünden oluyor.

     -O niye?

     -Kızlar köyde kalan gençleri varmıyorlar.

     -Deme yahu!

     -Evet, kente göçüp burada yaşamak istiyorlar. Beni de buraya sürükleyen Zeynep, güzel Zeynep oldu. Zeynep köyümüzün güzel kızlarından biri. İlkokulda sınıf arkadaşım, sınıfımızın en çalışkan ve en zeki öğrencisi o idi,  bir de güzeldi ki ben ona o zamandan beri vurgunum. Onun da bende gönlü vardı. Bir ara aramız soğudu. Nedenini arkadaşlarına ‘ben kentli biri ile evleneceğim, köyde yaşamak istemiyorum’ dediğini Yunus ile sözlendiklerinden sonra duyduğum zaman anladım. Yunus kente taşınmıştı. Arada bir köye geliyor, saçlarını uzatmış, boynunda kolye kentli giyimi içinde dolaşıyordu. İşte Zeynep bu beni kente götürür orada yaşarım diye beni değil onu seçti. Ben de bu olay üzerine buraya geldim, bir su tesisatçısının yanına girdim, kısa zamanda işi öğrenip usta oldum.

     -İyi etmişsi işte, ne güzel olmuş.

     -Öyle değil işte. Köyde en çok tarlası olanlardan biri de benim ailem. Bu yüzden geçim sıkıntımız yok. İşimizi severek yaparız. Ektiğimiz ürünler yeşerip boy attıkça, onları hasat ettikçe, bahçemizdeki ağaçlar çiçeklenip meyveye durdukça benim de gölümde çiçekler açıyordu. Bu su işi de iyi, müşterilerimin işini sağlam olarak yapıp teslim etmeye çalışıyorum. Arıza çıkarsa hemen geri gelip arızayı gideriyorum. Müşterilerim beni seviyorlar. Çünkü ben kendimi müşterilerimin yerine koyup kendi işim gibi yapmaya uğraşıyorum. Bundan da mutluluk duymuyor değilim amma köydekinin yerini tutmaz. O toprakla uğraşmak bambaşka bir şey, onun yerini hiçbir şey tutmuyor. Yağmurdan sonra toprağın kokusu bir başka olur. Köyde mevsimler içinde yaşarsın.

     -E Yunusla Zeynep evlendiler mi?

     -Ne gezer, Yunus’un doğru dürüst bir işi yokmuş, üç gün çalışsa beş gün boş kalıyormuş. Babası bu durumu öğrenince Zeynep’e:‘Kızım bu çocuk seni geçindiremez, aç kalırsınız’ demiş ve Yunus’a vermekten vazgeçmiş.

      -Ya senin Zeynep’i tekrar isteme olasılığı yok mu?

     -Geçti o, benden bitti o iş. Hakkını kaybetti.

     Yılmaz Usta bir daha Zeynep’e dönüp bakmadı amma bizim bataryanın dibinden su kaçırdığını haber verdiğimiz gün anında dönüp, baktı.

      Daha sonra haber aldım ki; Zeynep hala baba evinde kentli koca bekliyormuş. Yılmaz Usta ise köyünden Suna isimli bir kızla evlenmiş, biri kız öbürü oğlan iki  de çocukları varmış. Köye dönmüş. Köyünün en iyi çiftçisi olmuş, bir de büyükbaş hayvan çiftliği kurmuş.

     Zeynep sana haksızlık ettiğimin farkındayım. Ufak bir hata yüzünden bütün bir gençliğinin heba olmasına ben de razı olamam. Onun için ilerde öykü kişilerimin geçmişini geleceğini anlatmak için yazacağım romanda sana mutlu bir yaşam bahşedeceğim. Bana gönül koyma Zeynep kız olur mu?

     Yılmaz’a varmamakla hata ettin amma bir yönüyle sana hak vermiyor da değilim. Köyde yaşamın çetin yönleri yok değil. Köylünün işi doğası gereği doğa koşullarına bağlı olduğu için zaman zaman dur durak bilmeden çalışmayı gerektirir. Yeten ekin tarlada bekletilemez, susayan ağaç öyle bırakılamaz. Bakımı için koşmak gerekebilir, yorucudur.Ürünler kurak giderse iyi olmaz, çok yağmur yağarsa da çürür,aile bütçesini vurur.Bunları göze alamadın değil mi? Kentse uzaktan pırıl pırıl gözüküyor, gözünü kamaştırıyor,seni oraya çekiyor biliyorum.

       O nedenle romanda seni hali vakti yerinde bir kentli ile evlendirmeyi düşünüyordum amma sana kıyamadım. Bir apartmanın bilmem kaçıncı katındaki bir dairede hapis gibi yaşayamazsın sen.Evet yağmur yaş görmezsin,yazın sıcaktan, kışın soğuktan korunabilirsin fakat bunlar bir şey değil ki Zeynep’çiğim.Yağmurda ıslanıp kurunmaktadır mutluluk,sıcakta terleyip üretmekte.Ekmek,dikmek,bakımını yapmak köylünün işi,bu işler var ya toprağa basmak,avuçlamak toprağı ne güzel.Onun için seni köylülerinizden Mete ile evlendireceğim.Evinizin içini dışının çiçek gibi yapacağından eminim.Evinizin bahçesini çiçeklerle donat, gelenler geçenler hayran hayran baksınlar, o ev diye söz etsinler.Sonra çocukların, onları çok iyi büyütürsün sen. Evet o soruyu sormakta çok haklısın. ‘Köyde çocuklarımın eğitimi kentteki gibi olabilecek mi?’’ diyorsun. O kolay, çözeriz. ‘Amma da atıyorsun’ deme. Kalem benim elimde yazgını yazan benim. İstediğim gibi yazarım, roman bu ya. Sana da mutlu bir yaşam sözüm var, sen nasıl istiyorsa öyle yazarım. Yani yazgın senin elinde Zeynep kız. Haydi söyle yazalım. ‘Çocuklarım iyi bir eğitim alsın, sosyal etkinliklerde de bulunsunlar’ dedin öyle mi? Ne yapalım? Sizin köyle üç beş komşu köyün ortasına orta ve lise eğitimi veren bir okul açalım. Bütün branşlardan öğretmen verelim. Müzik, beden eğitimi ,resim ve edebiyat öğretmenleri hem öğrencilere hem de yetişkinlere öğretmenlik yapsınlar.Kendi branşlarıyla ilgili etkinlikler yaptırsınlar.Her köyün spor kulüpleri olsun, resim sergileri açılsın,koroları kurulsun.Öykü ,şiir yazma yarışmaları yapılsın.Zeynep sen hangisine heveslisin.Bence sen koroya gir solist ol. Zeynep daha romanı yazmadan sana  ip uçları verdim kıymetini bilesin diye söylüyorum. Kimseye bir şey söyleme, gizimizi açık etme güzelim.

       Turnalar dün haber getirdiler. Düşümüz gerçek olmuş. Zeynep köy korosunun konserinde ‘Kışlalar doldu bugün, doldu boşaldı bugün, gel kardaş görüşelim, ayrılık oldu bugün’ türküsünü söylerken Yılmaz’da bağlamayla eşlik etmiş. Öyle güzel öyle bir güzel çalıp söylemişler ki köyden ve komşu köylerden gelerek köy meydanında doldurmuş olan dinleyiciler dakikalarca ayakta alkışlamışlar.

      E Zeynep, Mete ile evlenmiş mi ya? Turnalar o konu da bir şey söylemedi.  Ben de o romanı daha yazamadım.

 

    

 

       

400 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AlışSatış
Dolar34.652334.7912
Euro36.423936.5699