İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada,Çukurova Havalimanı yapımının yılan hikayesine döndüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:
"Dokuz yıl önce 357 milyon avroya ihale edilen Çukurova Havalimanı'nda altyapı işlerinin yüzde 85'i tamamlanmıştı. Ancak ihaleyi alan şirket iflas edince inşaat durdu. Ve bu yılın başında ihale yenilendi. O meşhur 5 müteahhitten 3'ünün girdiği ihaleyi bir başka firma kazandı. Ama bir süre sonra Ulaştırma Bakanı görevden alındı ve ihale iptal edildi. Konu mahkemelik oldu. Bu gelişmelerin ardından geçtiğimiz cuma günü yenilenen ihale, bu kez bambaşka bir firmaya gitti. Bu sefer o beş müteahhit ihaleye girmedi. Altyapısının yüzde 85'i tamamlanmış olan havalimanı inşaatı, 9 yıl sonra bu defa 300 milyon avroya ihale edildi. Peki Çukurova Havalimanı için verilen yolcu garantisi kaç biliyor musunuz? 12 milyon kişi. Yani uçsa da uçmasa da ihaleyi alan şirkete yıllık 12 milyon yolcunun hizmet bedeli ödenecek. Kim ödeyecek? Elbette milletimiz ödeyecek."
Meral Akşener, yeni yapılan havalimanının yanı başında Adana Şakirpaşa Havalimanı bulunduğuna ve bu havalimanının yıllık yolcu kapasitesinin 5 milyon olduğuna dikkati çekerek, "Yanı başındaki yoğun bir havalimanı bile yılda 5 milyon yolcuya hizmet verirken, ikinci bir havalimanına yılda 12 milyon yolcu garantisini hangi akla hizmet verebiliyorsunuz?" sorusunu yöneltti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin gerçek mimarlarının, hayatın her alanında, atılan her büyük adımın arkasında emeği olan öğretmenlerin günü olduğunu söyledi.
24 Kasım 2020 Salı
"Sanayici de onlardan öğrendi, ticaretle uğraşan da. Diplomatımız da onların tedrisatından geçti, gazetecilerimiz de. İşçimiz de öğrenci oldu, işletmecimiz de." diyen Akşener, bu ülkede ter döken, katma değer üreten, taş üstüne taş koyan her bir vatandaşın, mutlaka bir öğretmenin ışığından faydalandığını dile getirdi.
Atatürk'ün, "Bir millet, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi, ancak eğitim ordusuyla mümkündür." sözünü hatırlatan Akşener, genç Cumhuriyet'in sağlam temellerinde, Türkiye'nin bugününde ve yarınında, eğitim ordusunun, öğretmenlerin payının büyük olduğunu ifade etti.
Akşener, bir öğretmen olarak içinde bulundukları zor şartlara rağmen Atatürk'ün kendilerine emaneti olan o kutlu sancağı dik tutan tüm meslektaşlarının gününü kutlayarak, "İyi ki varsınız." dedi.
Hazreti Ali'nin, "Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum." sözünü anımsatan Akşener, şöyle konuştu:
"Ne muhteşem bir söz değil mi? Ama maalesef bu muhteşem sözden feyz alamayanlar, öğretmenlerimizi hep hor gördüler. Buradan iktidardakileri uyarıyorum, 'Kurt kışı geçirir ama, yediği ayazı unutmaz.' Öğretmenlerimiz de onlara reva gördüğünüz bu 18 yılı hiç ama hiç unutmayacak. Ay sonunu getiremediği için, ek iş yapmak zorunda kalışını, asla unutmayacak. Öğrencisiyle pazardaki tezgahının başında karşılaşınca, yüzünü saklayışını, asla unutmayacak.
Bu kadar kutsal bir mesleği, mevsimlik işçiliğe çevirenleri yani sizleri, asla unutmayacak. Sözleşmeli öğretmenlik diye bir saçmalık uydurup, onları güvencesiz bırakanları, asla unutmayacak. Çektikleri çileye rağmen, onlara 'gösteriş meraklısı' diyen bakanları, asla unutmayacak. Öğretmen kardeşlerim, onlar sizi unuttu ama biz unutmayacağız. Biz, 'Her şartta ilim.' diyen Peygamber efendimizin buyruğunu unutmayacağız. Biz, Başöğretmenimizin vizyonunu unutmayacağız. Biz, Cumhuriyetimizin mimarları öğretmenlerimizi unutmayacağız."
İYİ Parti iktidarında, öğretmenlerin zincirlerini kıracaklarını belirten Akşener, "İktidara geldiğimizin ertesi günü, o sözleşmeleri yırtacağız. Atanamayan öğretmenler çilesine son vereceğiz. Öğretmenlerimizi hak ettikleri kadrolara kavuşturacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın." dedi.
Önceki gün Akdeniz'de yaşanan olayın, Türkiye için milli güvenlik meselesi olduğunu belirten Akşener, "Alman fırkateyninin, Yunanlı bir komutanın yönetiminde, Türk bandıralı gemimizde yaptığı hukuksuz arama, bir anlamda sınır ihlalidir. Çünkü uluslararası sulardaki bir gemi, bayrağını taşıdığı ülkenin toprağı kabul edilir." değerlendirmesinde bulundu.
Herhangi bir şüphe olması durumunda, yapılması gerekenin, Türkiye'ye bilgi verilmesi, Türk makamlarının da gerekli prosedürü çalıştırması olduğunu dile getiren Akşener, "Ne var ki tam aksini yapıp baskın yapmayı tercih ettiler. Bunu basit bir işmiş gibi geçiştiremeyiz. Hükümetten, uluslararası hukuktan doğan haklarımızın, hukukumuzun korunması için gerekli adımları atmasını bekliyorum." diye konuştu.
Avrupa Türk Konfederasyonu'na bağlı derneklerin, Almanya ve Fransa'daki etkinliklerinin yasaklanmasını da kınayan Akşener, şunları kaydetti:
"Mesela Almanya'da yasalar gereği Avrupa Türk Federasyonu'na bağlı vatandaşlarımız, kendilerini 'vatansever' olarak tarif ederler. Toplantılarında, yaşadıkları ülkenin bayraklarını asmayı eksik etmez, yaşadıkları ülkelerin yasalarına ve geleneklerine saygı gösterirler. Avrupalı Türklerin bu zarif tutumlarına rağmen, Almanya ve Fransa hükümetleri, Türk Bayrağı'ndan rahatsız oluyorlarsa diyecek bir şey yok. Ancak bu kararların ardında başka hesaplar varsa şimdiden uyarmak istiyorum; medeniyetleriyle övünen her iki ülkenin bu kararı, her şeyden önce insan hakları ihlalidir.
Avrupa'da yaşayan Türklerin temel haklarını yok saymak, milletlerimiz ve ülkelerimiz arasındaki ilişkilere zarar verir. Hiçbir Avrupalı iktidar da Türk düşmanlığını iç siyaset malzemesi yaparak bir şey kazanamaz. Buradan ilan etmek isterim ki siyasi pozisyonları ne olursa olsun, Türk Konfederasyonu üyesi vatandaşlarımızın İYİ Parti olarak sonuna kadar arkasındayız."
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "Sayın Erdoğan; ne sende bahsettiğin reformları yapacak siyasi irade var ne ekibinde bu reformları hayata geçirecek nitelik var. 'Adalette reform' dedin, ertesi gün ana muhalefet partisinin lideri tehdit edildiğinde sus pus oldunuz. 'Ekonomide reform' dedin, ballı ihalelerle eşi dostu zengin etmeye tam gaz devam ettiniz." dedi.
Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Kovid-19 salgını nedeniyle Türkiye'nin diken üstünde olduğunu, açıklanan rakamların, salgının yoğun yaşandığı nisan ayındaki verilerin üstüne çıktığını söyledi.
İlk günden beri "En az 2 hafta karantina ilan edin, bu iş kontrolden çıkıyor." şeklinde hükümeti uyardıklarını ifade eden Akşener, "Haklı çıkmaktan çok üzgünüz çünkü kaybettiğimiz canlar bizim canımız. Ama görüyoruz ki iktidar hala pansuman tedbirlerle durumu idare etmeye çalışıyor. Gelin, en az 14 günlük bir karantina uygulayın. Aşı umuduna kadar Türkiye rahatlasın. Ama bunu yaparken işletmeleri ve çalışanları ayakta tutacak tedbirleri almayı ihmal etmeyin, işletmelere ve çalışanlara nakit desteği verin." diye konuştu.
Akşener, Türkiye'nin bu güce sahip olduğunu belirterek, bütün meselenin iktidarın kimi tercih edeceği olduğunu dile getirdi.
"İktidar, 19 yıldır yaptığı gibi eşini dostunu, müteahhidini mi tercih edecek, yoksa milletini mi tercih edecek?" diye soran Akşener, "İktidarın bu yanlış tercihinin sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz. Yarım yamalak alınan önlemler ve destek görünümlü krediler yetmiyor. İşletmeler kapanıyor, vatandaşlarımız işsiz kalıyor. Devlet bu günler için var. Devlet bugünlerde elini taşın altına koymak için var. İktidar işini yapmadıkça olan milletimize oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Meral Akşener, ülkesinin geleceğini düşünen bir anlayışın öncelikle çocuklara yatırım yapması gerektiğini, UNICEF'in 2020 raporuna göre Türkiye'nin, 41 ülke arasında çocuk politikaları konusunda en başarısız ülke olduğunu söyledi.
Türkiye'de çocukların üçte birinin yoksulluk sınırı altında yaşadığını, yüzde 53'ünün hayatından memnun olduğunu belirten Akşener, "Hayatından memnun olan çocuk oranları Hollanda'da yüzde 90, Meksika'da yüzde 86, Hırvatistan'da yüzde 82 civarında. TÜİK'in verilerine göre 5-17 yaş grubunda çalışan çocuk sayımız 720 bin. Aralarında 5 yaşındaki çocuklarımız bile var. Resmi rakamlar böyleyse gerçeğini siz düşünün. Okuyacakları ve oyun oynayacakları yerde ekonomik şartlar nedeniyle hayatın yükünü omuzlayan çocuklarımız var." şeklinde konuştu.
Akşener, Ankara, İzmir ve İstanbul'da düşük ve orta gelirli ailelere mensup yaklaşık 3 bin çocukla yapılan araştırmaya göre çocukların değiştirmeyi en çok istedikleri şeyin adaletsizlik ve eşitsizlik olduğunu kaydetti.
Adli sicil kayıtlarına göre çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında son 8 yılda yüzde 29 artış olduğuna işaret eden Akşener, 2019 yılında 11 bin 446 çocuğun aile mahkemesi kararıyla 16 yaşında evlendirildiğini ifade etti.
Osmanlı'da evlenme yaşının kızlarda 17, erkeklerde ise 18 olduğunu belirten Akşener, "Eğer kız çocuklarımız, sırf kanunlar yetersiz diye küçücük yaşlarında anne oluyorsa ortada büyük bir sorun var demektir. Eğer 'sek sek oynama yaşındaki kız çocuklarıyla evlenilebilir.' diyen sapıklar her yerde kol geziyorsa ortada büyük bir sorun var demektir. Eğer iktidar, 19 yıldır çocuklarımızın içinde bulunduğu durumu görmezden geliyorsa ortada büyük bir sorun var demektir." dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, Türkiye Barolar Birliği Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı ve aynı zamanda Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Hatice Kaynak'ı kürsüye davet etti.
Kaynak'ın açıklamalarından sonra konuşmasına devam eden Akşener, çocukları çaresiz ve yalnız bırakmayacaklarını söyledi.
Ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, hükümete sürekli "faiz sebeptir, enflasyon sonuç saçmalığını terk edin" şeklinde uyarılarda bulunduğunu ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hatada ısrar ettiğini öne sürdü.
Partili cumhurbaşkanlığı sistemini eleştiren Akşener, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin başladığı 2018 yılının temmuz ayında vergi gelirinin yüzde 10'unun faiz ödemelerine gittiğini, bu rakamın günümüzde yüzde 20'ye çıktığını ifade etti. Akşener şöyle devam etti:
"Temmuz 2018'de devletin iç ve dış borç toplamı 1 trilyon liraydı. Bugün 1,9 trilyon liraya ulaştı. Son iki yılda yanlış borçlanma stratejisinin bütçemize maliyeti 135 milyar lira oldu. Yani Sayın Erdoğan'ın partili cumhurbaşkanlığı sistemi ve damat inadı bize 135 milyar liraya mal oldu. Pandemiyle mücadele için bütçeden millete yapılan doğrudan yardımların 13,5 katı ağaların dillerinden düşürmedikleri faiz lobisine fazladan ödendi. Çelişkiye bakar mısınız? Bir yandan iki lafın birinde faiz lobisinden şikayet ediyorlar diğer yandan faiz lobisine en çok parayı kendileri kazandırıyorlar. Türk ekonomisi bu iktidar yüzünden her yıl yurt dışına 15 milyar dolar faiz ödüyor. Yine son iki yılda bu ucube sistem ve beceriksiz yöneticiler yüzünden Türkiye'nin uluslararası rezervleri, 70 milyar dolar eridi. Net rezervlerimiz eksi 40 milyar dolar oldu. Yani cep delik, cepken delik."
Akşener, Türkiye'nin 2017 yılı sonunda 56,2 milyar lira olan kamu açığının, 2020 yılı sonunda 297 milyar liraya ulaşacağını söyledi.
Bu sistemin Türkiye'yi, Türkiye'nin de bu sistemi artık taşıyamadığını iddia eden Akşener, "Nitekim damat gidiyor, dolar düşüyor. Kayınpeder konuşuyor, dolar yine yükseliyor. Ne çektin be Türk milleti? Ekonomi hızla uçuruma sürüklenirken beyefendiler fellik fellik bir çıkış arıyorlar. Sayın Erdoğan, vitrini değiştirmekte arıyor. Damat bakan, ardına bakmadan kaçmakta arıyor. Yeni ekonomi yönetimi de politika faizini 475 baz puan artırmakta arıyor." diye konuştu.
Hükümetin durumu reform vaatleriyle idare etmeye çalıştığını iddia eden Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İlk günden anladık ki çaresizlik içinde yapılan açıklamaların hiçbirinde samimi değiller. Sayın Erdoğan; ne sende bahsettiğin reformları yapacak siyasi irade var ne ekibinde bu reformları hayata geçirecek nitelik var. 'Adalette reform' dedin, ertesi gün ana muhalefet partisinin lideri tehdit edildiğinde sus pus oldunuz. 'Ekonomide reform' dedin, ballı ihalelerle eşi dostu zengin etmeye tam gaz devam ettiniz. 'Faiz lobisi' dedin, faizleri arttırdınız. 'Döviz lobisi' dedin, Merkez Bankasının 100 milyar dolarını çöpe attınız. 'Deprem yardımları' dedin, milletin parasını lüks konutlara harcadınız. 'Vergide reform' diye verginin vergisini topladın, götürüp yandaşlarına 'hakediş' diye yatırdınız. 'Sağlıkta reform' dedin, kamu hastanesi bırakmadınız. 'Eğitimde reform' dedin, öğretmenleri mevsimlik işçiye çevirdiniz. 'Bürokraside reform' dedin, memurluğu ekabir partililere peşkeş çektiniz. 'Demokrasi reformu' dedin, tek adam rejimi kurdunuz. Milletin derdi tencereyi kaynatmak, senin derdin sarayda sefa sürmek. Kendi koltuğunu kurtarmayı, bu millete reform diye pazarlamayı artık bırak Sayın Erdoğan."
Reform vaatlerinin altının ne kadar boş olduğunun ve hükümetin samimi olmadığının çok kısa sürede anlaşıldığını ileri süren Akşener, döviz kurunda aşırı dalgalanma olduğunu ifade etti. Bu durumun piyasada fiyat oluşmasını engellediğini dile getiren Akşener, "Kalıcı adımları hemen atın. Beni dinlemezsen daha yüksek faiz artışları yapmak zorunda kalacaksınız." dedi.
Akşener, yüksek faizle sıcak parayı ülkeye çekmeye yönelik politikaların hiçbir zaman çözüm olmadığını belirtti. İç ve dış siyasetteki en küçük dalgalanmada piyasanın daha yüksek faiz talep edeceğine işaret eden Akşener, Türkiye'nin sorunlarının AK Parti iktidarı nedeniyle yapısal hale geldiğini savundu.
Yapısal tıkanıklığın ancak yapısal müdahalelerle aşılabileceğini vurgulayan Akşener, en büyük yapısal çözümün iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek olduğunu öne sürdü.
Salgının yeniden arttığı bu günlerde gelir kaybına uğrayan küçük esnafa karşılıksız ve doğrudan gelir transferi yapılmasını isteyen Akşener, "Enflasyonun zaten yüksek olduğu, dış kaynak ihtiyacının aşırı arttığı bu ortamda, Türkiye iç talep kaynaklı büyüme yerine, ihracat kaynaklı bir büyümeyi tercih etmek zorunda. Bunun için de ekonominin rekabet gücünün artırılması, iş ortamının iyileştirilmesi, güvenin yeniden tesis edilmesi şart." ifadelerini kullandı.
Döviz giderlerinin azaltılması gerektiğini söyleyen Akşener, bunun için de ithal malların Türkiye'de üretimine yönelik adımlar atılması, dövize endeksli, garantili inşaat işlerinin durdurulması, yapılmış sözleşmelerin gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Çukurova Havalimanı yapımının yılan hikayesine döndüğünü dile getiren Akşener, şöyle devam etti:
"Dokuz yıl önce 357 milyon avroya ihale edilen Çukurova Havalimanı'nda altyapı işlerinin yüzde 85'i tamamlanmıştı. Ancak ihaleyi alan şirket iflas edince inşaat durdu. Ve bu yılın başında ihale yenilendi. O meşhur 5 müteahhitten 3'ünün girdiği ihaleyi bir başka firma kazandı. Ama bir süre sonra Ulaştırma Bakanı görevden alındı ve ihale iptal edildi. Konu mahkemelik oldu. Bu gelişmelerin ardından geçtiğimiz cuma günü yenilenen ihale, bu kez bambaşka bir firmaya gitti. Bu sefer o beş müteahhit ihaleye girmedi. Altyapısının yüzde 85'i tamamlanmış olan havalimanı inşaatı, 9 yıl sonra bu defa 300 milyon avroya ihale edildi. Peki Çukurova Havalimanı için verilen yolcu garantisi kaç biliyor musunuz? 12 milyon kişi. Yani uçsa da uçmasa da ihaleyi alan şirkete yıllık 12 milyon yolcunun hizmet bedeli ödenecek. Kim ödeyecek? Elbette milletimiz ödeyecek."
Meral Akşener, yeni yapılan havalimanının yanı başında Adana Şakirpaşa Havalimanı bulunduğuna ve bu havalimanının yıllık yolcu kapasitesinin 5 milyon olduğuna dikkati çekerek, "Yanı başındaki yoğun bir havalimanı bile yılda 5 milyon yolcuya hizmet verirken, ikinci bir havalimanına yılda 12 milyon yolcu garantisini hangi akla hizmet verebiliyorsunuz?" sorusunu yöneltti.
Medyada İYİ Parti ile ilgili yayınlanan haberleri de eleştiren Akşener, "Sayın Erdoğan, hatırlar mısın, bir zamanlar derdin ki 'biz manşetlerle vuruşarak geldik.' Hey gidi hey. Nereden nereye. Kimler kimlerle berabermiş? Senin devri iktidarında bu sefer İYİ Parti, yalanlarla doldurduğunuz ekranlarla, yalanlarla doldurduğunuz gazete manşetleriyle vuruşa vuruşa geliyor. Geçmişte uğradığınız haksızlıkların kat kat fazlasını iyi ve cesur insanlara reva görüyorsunuz. Atılan iftiralara, söylenen yalanlara bile bile göz göre göre çanak tutuyorsunuz." diye konuştu.