Fransız işgali sırasında bir dönem Karaisalı'da tren vagonlarında basılan Yeni Adana Gazetesi'nin 103. yılında Gazetenin Sahibi Çetin Remzi Yüregir bugün yayınlanan baskısında aşağıdaki yazıyı kaleme aldı:
"YENİ ADANA bundan sonra da Atatürk Devrimleri’nin başarısında, Cumhuriyeti’mizin kuruluşundan itibaren sürekli ivme kazanan çağdaş bir ulus yaratılması sürecinde “ATATÜRK TÜRKİYE'Sİ NİN İLERİ KARAKOLU" olmayı sürdürecektir !"
YENİ ADANA Gazetesi bugün, geçen Yüzyıl’ın karanlık bir döneminden başlayıp arada Türk Ulusu’nun eriştiği büyük zaferlerinin ve yarattığı mucizlerin tanığı olarak tırmandığı basamakların ardından 21. Yüzyıl’ı ilk çeyreğinde ne yazık ki yine bunalımların, iç ve dış tehditlerin yaşandığı bir ortamda 103. Yayın Yılına giriyor.
YENİ ADANA gazetesi , düşman çizmelerinin ezdiği vatan topraklarının bağrında, yok edilmeye çalışılan Türk Ulusu’nun kurtuluşunu sağlama bilinci ile canları pahasına savaşan kahraman atalarımızın sesi olmaya çalışarak 25 Aralık 1918 günü yayın hayatına başlamıştır. Kurtuluş Savaşı boyunca Toros dağlarında açmaya çalıştığı düşünce ve inanç cephesinde kendisine düşeni başararak özgürlüğüne kavuşan Adana’da yayın hayatını sürdürmeye başlamıştır.
YENİ ADANA bundan sonraki yaşamında Atatürk Devrimleri’nin başarılı olmasında, Cumhuriyeti’mizin kuruluşundan itibaren sürekli ivme kazanan çağdaş bir ulus yaratılması sürecinde Cavit Orhan Tütengil’in tanımı ile “ATATÜRK TÜRKİYESİ’NİN İLERİ KARAKOLU” olma görevini yerine getirmeye çalışmıştır.
YENİ ADANA yayın hayatı boyunca gazetecilik alanında da örnek bir yayın organı olma sorumluluğuna özenle sahip çıkmıştır. Kendi kuruluş koşullarının tanımladığı düşünsel ve siyasal öze bağlı kalmakla beraber, toplumun olayları ve gelişmeleri izleme hakkını göz ardı etmeden habercilikte ‘tarafsızlık’ ilkesine saygılı olmuştur.
YENİ ADANA gazetecilik mesleğinin saygın biçimde gelişmesi yönünde meslektaşlarının yetişmesinde kendisini görevli saymış ve Adana’mıza, hatta ülkemize nice medya mensubu yetiştiren bir okul haline gelmiştir.
Bugünlere gelince, kabul etmeliyiz ki medya alanında da büyük sıkıntılar, olumsuzluklar yaşanmaktadır. Genel çizgileri ile ‘Gazetecilik’, toplum, ulus ve ülke çıkarları bağlamında kendisine düşen sorumluluk alanından giderek uzaklaşmaktadır. Etkili yayın yapan basılı, elektronik ve görüntülü yayın organlarının bir bölümü, siyasal ve ekonomik baskılara boyun eğerek taraflı haber vermenin yanısıra yorum ve yol gösterici olmada da kendilerine düşen görevleri hiçe saymışlar, adeta ‘tetikçi’, ‘borazanlık’ gibi ağıza alınması bile çirkin bir konuma sürüklenmişlerdir. Bu durum toplumun, kendi ‘Müşterek Sesi’ olması gereken basın ve yayın organlarına güvenmemesi sonucuna kadar varmıştır. Ki bu da ülkenin yönetiminde, kamu görevlerinin dürüstçe yapılması sonucunu getirmesi beklenen ‘basının denetimi görevini’ neredeyse tümüyle ortadan kaldırma anlamına gelmektedir. Bu durumda basın sektörü itibarsızlaşmanın acı sonuçlarına hep beraber katlanmak zorunda kalmakta, yerel ve genel boyutlarda bu yüzden büyük sıkıntılara uğramaktadır. Nitekim bu sonuçların tüm olumsuzluklarını YENİ ADANA da yaşamaktadır.
Ulusumuzun karanlık bir döneminden başlayıp, eriştiği büyük zaferlerinin ve yarattığı mucizelerin ardından yine bunalımların, iç ve dış tehditlerin yaşandığı bir ortamda görevini sürdürmeye çalışmak… Elbette bu durum YENİ ADANA’nın Kuruluşunun 103. Yılında da tarihsel misyonunun çok dar bir alanda ve koşullarda da olsa yeniden üstlenilmesini gündeme getiriyor.
“Vaziyet-i Umumiye” şöyle: Türkiye’miz ve Ulusumuz dört bir yandan hem ekonomik silahlarla, hem savaş koşulları anlamında tehditler çemberinin içine alınmış durumda. Amaçların başında, Atatürk’ün kurduğu Ulus Devleti darmadağın ederek Anadolu coğrafyasında çok halklı ve biribirine düşman edilmiş dinsel yapıların at oynatacağı kimliksiz bir insan topluluğu yaratmak. Öyle ki tarımsal ve ekonomik üretimden uzaklaşmış, tüm stratejik sektörleri yabancı denetimine girmiş, sosyal güvencelerden yoksun, eğitimsiz milyonların ‘kuru ekmeğe’ talim etmesi beklenen bir insan topluluğu.
Bu tehditleri karşılamaya engel oluşturan diğer yaşamsal bir faktör de ülkenin yönetim sisteminde yaşatılan değişim! Parlamenter ve yargısal denetiminin en çağdaş koşullarda sağlanması yolunda atılan ve nice zorlukları aşmak için uğrunda çok acı ve mihnet çekilen Cumhuriyet rejiminde taşlar yerinden oynatılmış durumda. Başkanlık sisteminin uygulamaya konulması ile devletimizin kuruluş ayarlarında da olumlu olmayan bozulmalar yaşanmış, hukukun üstünlüğü işleyişlerini kesintiye uğratan gelişmeler nedeni ile Yönetim ile yurttaşlar arasında gerilimli bir ortam yaratılmış bulunuyor. Dolayısı ile dıştan dayatılmakta olan her alandaki kuşatmalarla baş etmek için gereken ulusal bütünlük ve savaşım gücü zayıflığa uğruyor. Atatürk’ün Kurtuluş savaşında, daha sonra devrimleri yaşama geçirmede, yeni bir Ulus yaratmada ve Cumhuriyet’i kurmada yükselen o büyük ve engin gücümüz, deyim yerinde ise elimizden akıp gidiyor.
YENİ ADANA bu büyük yaşamsal sorunla nasıl başa edecektir? Elbette tüm ülke dinamiklerinin seferber olmasını gerektiren mücadeleye ilişkin böyle bir iddiada bulunması düşünülemez ama şu anımsatılabilir: Kurtuluş’a giden yolda küçük de olsa ulaşabildiği alanda ve çerçevede olduğu gibi, alışılmış benzetme ile söylersek, bir nefer olarak kendi payına düşen satıhta üstüne düşeni yapmakla. Nasıl ki o zaman YENİ ADANA ve kurucu kadroları Türk’ün yüzyıllar ötesinden gelen yeteneklerine güvenip mücadele etmeyi bilmişler ise, bugünkü kuşaklar da aynı görev bilincini gidebildiği kadar taşımayı vazgeçilemez bir yükümlülük sayacaklardır.
Bu inanç ve kararlılıkla başta Kurucumuz AHMET REMZİ YÜREGİR’i, DAVA ARKADAŞLARINI saygı ile anıyor, bugüne kadar emekleri ile YENİ ADANA davasına hizmet vermiş Yeni Adana’cılara, okurlarımıza ve YENİ ADANA dostlarına saygı ve teşekkür dileklerimizi sunuyoruz.