28.02.2015 Yaşar kemal’in ölüm yıldönümü. 06.10.1923’de doğmuştu. Demek, 91 yıl, 4 ay, 22 gün kalmış dünyamızda. Onu ilk kez Seyhan Belediye Başkanı Sn. Yalçın Akyol’un “Seyhan Kültür Sanat Festival”lerinde (1989-1993) yüz yüze tanımıştım. O yıllarda festivalin danışma kurulundaydım. Bir dizi yazı yazdım. Onlardan biri de “Gözün Yazar Görsün Adana” yazısıydı. Yazı Güney Ekstra gazetesinin 09.10.1991 tarihli sayısında yayınlandı. O gün karşılaşmıştık yazarla, yazıyı görmüş olmalı; “Ne haber Reis” diyerek selamladı beni. Şimdi adı geçen yazıyı olduğu gibi geçiyorum.
“Sevdiğimiz, büyüğümüz, ustamız, yazarımız Yaşar Kemal Adana’da. Gözün yazar görsün Adana. 68 yaşına değmiş bir delikanlı. Dün gibi aşık, sevdalı dünyaya. Toroslarca biçimlenmiş bedensel, duruşsal yapısı devasa görüntüsüyle hemen etkiliyor insanı. Kentleşmiş bir Yaşar kemal görüyorsunuz karşınızda. Ama, hayır, O, 1951’den sonra İstanbul’dadır, sonra Avrupalar… Emperyal kültüre yüz vermeyen, ulusal kültürü, sevecen bir ana gibi koruyan bir Yaşar Kemal. Nobel Edebiyat Ödülü adayıdır
Ne iyi ettin Yalçın Akyol. Ne iyi ettin de kültür şenliklerini düzenledin. Ne iyi ettin de Yaşar kemal’i çağrıladın buraya. Ne iyi ettin de, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Yılmaz Güney… adına sanatçılar anıtını diktin(1). Sanat tarihi belki belediye başkanlığını unutacak ama bu anıtı unutmayacak. Bu tek anıt ölümsüzleştirecek seni.
Atatürk Parkı’nın konuşma-açıkoturum yerindeyiz. Yaşar Kemal konuşmaya durmuş, dinleyiciler dinlemede. Demirtaş Ceyhun, Firuzan, Yalçın Akyol ve diğerleri oradalar. Toroslarda, bir yayla yeli gibi akıyor Yaşar kemal. Ovada, Çukurova sıcağı, Anavarza Kalesi’nde, İnce Memed, Kadirli’de Taşbaş… Sarısıcakta pamuk. Dadaloğlu’da destan, Karacaoğlan’da sevgi-aşk… Ramazanoğlu Kütüphanesi’nde memur, kitapları harıl harıl okuyor. Orada görüyor Orhan Kemal’i; Goryo Baba’yı alıyor. Böyle tanışıyorlar.
“Orhan Kemal 3,5 yıl Nazım Hikmet’le hapis yatmış. İnsan psikolojisini öğrenmiş, on büyük romancılarımızdandır. Müthiş adil tarafı vardı. Para-mara bilmezdi. İnsanlık kahramanıydı. Herşeyi tepmiş, yalnızca kalemiyle geçinmeye çalışmıştır… Polisler üç kitabını alıp götürdüler. Şimdi nerede bilmiyorum?” diyordu. Konudan konuya geçiyor yazar, dinleyenler soracak soru bulamıyorlar gibi sustular. Demirtaş Ceyhun, “Size Karaisalılı diyorlar” dedi gülerek. O, “Kadirliliyim” dedi övünerek. Sonra çağırıp yanına oturttu. “Sen sor sorularını” dedi, “bana siyaset dedikodu soruları sormayın. Orhan Kemal dostumdur, kimseye eyvallahım yoktur” dedi. Tam bir Adanalı yanıt bu.
Demirtaş çok esprisel, çok saygılı; hem soru yöneltenleri yönetiyor, hem de Yaşar kemal’le konuşuyor. “Ne kadar okursan, ne kadar doğayı, insanı tanırsan; bir böceği, bir kuşu, ağacı, toprağı, hayvanı, ne kadar tanırsan o kadar zenginleşirsin. Ben Torosları dolaşıp gezdim. Memleketimi unutmuyorum. Adana’ya her zaman gelirim, yılda iki kez köyümü görürüm. 17 Kitabımı , Münevver Hanım(2) Fransızcaya, eşim Tilda İngilizceye çevirdi.”
“Fransa’ya gittim. Duvarın dibinde bir adam duruyor; Nazım Hikmet. Merhaba dedim. O, ‘Ulan amma da şişmanlaşmışsın’ dedi. Oysa ilk görüyordu beni. ‘Seninle özel konuşacağım’ dedi. Hiç özel bir şey konuşmadık. Hep edebiyattan konuştuk. Müthiş bir zeka var. Duyduğunu unutmuyor. Paris Kahvesi’ne oturduk. Masamızda üçüncü bir sandalye, ne yapacağız, yanımıza başkasının oturmasını istemiyoruz. Zebellak bir Arap gelip oturdu. ‘Kurban olayım Nazım’ dedi. Nazım, romanımdan cümleler okudu. ‘Bu dile sanatçının eli değmiş’ dedi. Yok öyle konuşuyorlar, öyle yazıyorlar dedim. Demirciler Çarşısı Cinayeti kitabımı yazarken Nazım’ın söylediklerine hak verdim. Bu dili ben yaratmışım.”
“Sanat bir kültürdür, ulusal kültürlerini yitirenler yenilmişlerdir. Osmanlı’nın kültürü ulusal değildi. Mustafa Kemal geldi, Anadolu’daki müthiş kültürü gördü. Ulusal kültürü ortaya çıkardı. Mustafa Kemal büyük insandır. Biz burada toplanabiliyorsak Mustafa Kemal’dendir. Bütün kültürler Dallas(3) kültürünün tehlikesi altında. Türk TV’si bunu yapıyor. Haberlerden başkasını dinlemiyorum. Emperyalizmin Anadolu insanına ihtiyacı var. Dallas kültürüyle eğitiyor. eritecek, bağımlı kılacak kendine…”
Böyle diyor gür sesiyle Yaşar kemal. “İmza günlerine, röportajlara katılmam.” İmza günleri için hak vermemek elde değil. Artık insanlar imzasız okumalı kitapları. Gözün yazar görsün Adana…
………….
(1).Sanatçılar Sokağı açılsın önerim, Sanatçılar Parkı’na dönüştü. Sanatçılar Anıtı dikildi. Yeri, Gazipaşa Blv. Güneyinde. (2).Münevver Hanım, Nazım Hikmet’in eşi. (3).”Dallas Kültürü” sözü o yıllarda “Dallas” adında bir ABD dizisi oynatılıyordu TV’lerde. Yazar gönderme yapıyordu bu filme.
Güncelleme: 01.03.2021, Adana