CHP Karaisalı İlçe Başkanı Mustafa Eren, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nü nedeniyle bir mesaj yayınladı.
Eren, mesajında, “Emperyalizme karşı verdiğiniz en büyük deniz ve kara savaşlarından birisidir Çanakkale Savaşı. Bu yüzden çok önem arz etmektedir. Çanakkale savaşında yetişmiş, okumuş tüm genç nüfusumuzu da kaybetmişiz ne yazık ki.. Fakat ne yazık ki 1.Dünya savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşmasıyla 18 Mart 1915 yılında geçemedikleri Çanakkale' yi 16 Mart 1920 yılında geçecekler ve İstanbul emperyalist devletler tarafından işgal edilecektir.İşte Çanakkale Savaşının ortaya çıkardığı Mustafa Kemal bu tarihten 4 yıl sonra yeniden sahneye çıkacak ve Kurtuluş Savaşını başlayarak yeni bir ülke kuracaktır.. Türkiye Cumhuriyeti Devleti” dedi.
Mustafa Kemal’in Çanakkale Savaşlarına bizzat katıldığını, çarpışmaların şiddetini bizzat yaşadığını ve o binlerce genç insanın yaşadığı trajediye en yakından tanık olduğunu kaydeden CHP İlçe Başkanı Eren şunları ifade etti:
“Çanakkale savaşlarında korkunç trajediler yaşanmıştır... Ve üzünç olanı hiç bir şeyden habersiz İngiliz ve Fransız sömürgelerinden getirilen insanlar savaşmıştır, savaştırılmıştır Çanakkale'de maalesef. Çanakkale Savaşları bittikten sonra bir kısım Anzak askerlerinin naaşları Türkiye 'de kalmıştı. Avustralyalılar doğal olarak tedirgindi. Özellikle evlatlarını kaybetmiş aileler evlatlarının naaşlarının ne olacağı konusunda sıkıntılar yaşıyordu. Evlatlarının cansız bedenleri saygı görecek miydi, yoksa gömülü olduğu yerler silinip süpürülecek miydi? Avustralya ve Yeni Zellandalı Aileler bu düşünceler ile ağlarken Mustafa Kemal Atatürk'ten 1934 yılında bir mektup alırlar. Şöyle diyordu büyük önder mektubunda:
"Bu memleketin üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükün içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır..”
Bir Anzak anne ise Atatürk’e şu mektubu yazmıştı:
"Gelibolu topraklarında yitirdiğimiz evlatlarımızın acısını alicenap sözleriniz hafifletti. Gözyaşlarımız dindi. Bir ana olarak bana bir teselli bahşetti. Yavrularımızın sonsuz uykularında, huzur içinde dinlendiklerinden hiç kuşkumuz kalmadı. Mejesteleri kabul buyururlarsa bizler de kendilerine ATA demek istiyoruz. Çünkü yavrularımızın mezarları başında söylediğiniz bu sözler ancak bir öz babanın sözleri gibi yüce ve ilahi. Evlatlarımızı bir baba gibi kucaklayan büyük Ata'ya tün analar adına şükran ve saygıyla..”
İşte savaş meydanlarında yaşanan trajedilere bizzat şahit olan ve yaşayan tüm dünyanın takdir ettiği, eşşiz insan Mustafa Kemal Atatürk "Hangi amaçla, ne için savaşma geldiğini bile bilmeyen" düşman askerlerine bile şefkatle yaklaşmış "onlar artık bizim evlatlarımız olmuşlardır" diyerek dünyanın öbür ucunda ki anaların gözyaşlarını dindirmiş, acılarını unuturmuş ve kalplerini kazanmıştır. Dünya üzerinde böyle bir insana, böyle bir komutana rastladığına ihtimal vermiyoruz..
Ve Çanakkale savaşlarında önüne getirilen ağır yaralı askerin oğlu olduğunu görüp, acısını dindirmek için morfin kullanmayı reddeden doktor babaları da gördük..Çünkü elimizde yeterli morfin yoktu ve ancak iyileşebilecek yaralılara morfin kullanmak zorundaydık. Oysa doktor önüne getirilen ağır yaralı oğlunun biraz sonra öleceğini biliyordu ve oğlu için yapabileceği tek cümle görevli askerlere "Bir ağaç gölgesine" kaldırılmasını istedi gözlerinden dökülen yaşlar yanaklarından süzülürken.İşte Çanakkale Savaşı buna benzer sayısız trajedilerle doludur..
Bu vesileyle başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere yitirdiğimiz tüm şehit ve gazilerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğilmeyi bir borç biliriz.”