Karakaş, “Sözleşme uygulansaydı, etkin soruşturmalar sürdürülseydi, kadına yönelik erkek şiddeti iyi hal indirimleriyle teşkil edilmez her geçen gün öldürülen kadın sayısı artmazdı. İşte bu nedenlerle sözleşmenin rafta kalmaması, uygulanması gerektiğini söylerken sözleşmenin feshedilmesi kadınları korumaktan vazgeçme anlamına gelmektedir. İşte bu nedenlerle sözleşmeden vazgeçmiyoruz. Gelin hep birlikte sözleşmemize ve hayatlarımıza sahip çıkalım” dedi.
CHP Adana Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Leyla Karakaş, “İstanbul Sözleşmesi Türkiyelidir. Türkiyeli kadınların kanı, teri, emeğiyle yapılmıştır” diyerek, “Sözleşmeden vazgeçmiyoruz. Gelin hep birlikte sözleşmemize ve hayatlarımıza sahip çıkalım” açıklamasında bulundu.
CHP’li Leyla Karakaş, Adana Büyükşehir Belediye Meclisinde yaptığı gündem dışı konuşmasında, İstanbul Sözleşmesinin bir gece yarısı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kaldırıldığının açıklandığını hatırlatarak, “Konunun hukuki kısımları tartışıladursun, başta kadınlar ve LGBT+ler olmak üzere sözleşmenin koruyuculuğunu ve anlamını duyurmak, karardan dönülerek sözleşmeye sahip çıkanların eylemleriyle alanlar doldu, doluyor, maalesef buna dönük gözaltılar ve tutuklamalar oldu. Olmakta” dedi.
Sözleşmeye nasıl geldiğini örnekleriyle anlatan Karakaş, “Türkiyeli kadın örgütlerinin dahil olduğu, Türkiye’den verilerle işlenen süreç başladı ve bizzat burada bu sözleşme yazıldı. Hem dayanak davası, hem sözleşmenin hazırlık aşaması, hem takdim deklarasyonları gösteriri ki, bu sözleşme Türkiyelidir. Türkiyeli kadınların kanı, teri, emeğiyle yapılmıştır” dedi.
Karakaş şöyle devam etti:
“İstanbul Sözleşmesinin imzalanmasının hemen akabinde sözleşmedeki güvenceleri kanunlaştıran 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun çıkarıldı. Bu kanunda da tamamen sözleşmenin akabinde, sözleşmedeki güvencelerin eseridir. Sözleşmenin uygulayıcı yasasıdır. İstanbul Sözleşmesi, kapsamına sadece kadınları almaz. Sözleşmenin tarafına cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka görüş, ulusal veya sosyal köken bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin etmeleri gerektiğini söyler. Yani sözleşmenin aileyi yok ettiği, eşcinselliğe özendirdiği, erkek nefreti yaydığı bir manipülasyondur. Aksine aile içinde kadınların, kız çocuklarının şiddete uğradığı bir yer olmaktan çıkarır.”
2020 yılı verilerine göre Türkiye’de öldürülen kadın sayısının 409 olduğunu ve 2021 Nisan ayına kadar 101 kadının öldürüldüğünü işaret ettiğini kaydeden Karakaş, “İstanbul Sözleşmesinin kaldırılması ve 6284 sayılı yasanın uygulanmaması bu katliamlara davetiye çıkarır durumda. Pek çok şiddete uğrayan kadın bu yasa ve koruma kanunu sayesinde yaşarken pek çok kadın da 6284 ve İstanbul Sözleşmesi uygulanmadığı için öldürüldü” dedi.
“İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa uygulansaydı bu kadınlar yaşayabilirdi” diyen Karakaş, öldürülen Fatma Altınmakas, Ahmet Yıldız, Tuba Arslan, Özlem Güneş cinayetlerini örnekler vererek şunları kaydetti:
“Sözleşme uygulansaydı, etkin soruşturmalar sürdürülseydi, kadına yönelik erkek şiddeti iyi hal indirimleriyle teşkil edilmez her geçen gün öldürülen kadın sayısı artmazdı. İşte bu nedenlerle sözleşmenin rafta kalmaması, uygulanması gerektiğini söylerken sözleşmenin feshedilmesi kadınları korumaktan vazgeçme anlamına gelmektedir. İşte bu nedenlerle sözleşmeden vazgeçmiyoruz. Gelin hep birlikte sözleşmemize ve hayatlarımıza sahip çıkalım.”