Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının 101. Yılındayız. 23 Nisan 1920, TBMM ‘nin resmen açıldığı gündür bugün. Kutlu olsun. Mustafa Kemal, bundan iki gün önce resmi kurumlara yolladığı genelgede TBMM’nin 23 Nisan 1920 günü açılacağını duyurdu.
Ülkenin her yerinden Ankara’ya güçlükle gelebilmiş olan milletvekilleriyle o gün Türkiye Büyük Millet meclisi açıldı. Mecliste 369 milletvekili vardı. Kimi sarıklı, kimi fesli, kimi kalpaklıydı.
Millet vekilleri, Ziraat Mektebi’nin okul sıralarında oturuyorlardı. Uydurma bir kürsü kurulmuştu. Geceleri gaz lambasının ışığında çalışılıyorlardı. Meclis Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi. Ulusal devletin dört maddelik yasası kabul edildi.
“1.Hükümet kurmak zorunludur. 2.Geçici olduğu bildirilerek bir hükümet başkanı tanımak, ya da bir padişah vekili ortaya çıkarmak uygun değildir. 3. Mecliste beliren ulusal iradenin yurt alınyazısına doğrudan doğruya el koymasını kabul etmek temel ilkedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde bir güç yoktur. 4.Türkiye Büyük Millet Meclisi yasama ve yürütme yetkilerini kendinde toplamıştır. Meclisten seçilerek vekil olarak görevlendirilecek bir kurul hükümet işlerine bakar. Meclis başkanı bu kurulun da başkanıdır.”
Atatürk meclise şöyle sesleniyordu: “Baylar, bu ilkelere göre kurulan bir hükümetin niteliği kolaylıkla anlaşılabilir. Böyle bir hükümet ulusal egemenlik temeline dayanan halk hükümetidir.”(*)
1923’te Cumhuriyet olacaktır./ İki mayıs günü hükümet kurulur. /O günden bu güne 101 yıl geçmiştir./ O gün böyle atılmıştır Cumhuriyetin temeli./Atatürk, bugünü çocuklara bayram olarak armağan etmiştir.
O günler zorlu günlerdi. Ankara bir kasaba görünümündedir. Otel, yatacak, kalacak yer, yoktur. Çoğu milletvekilleri bundan tedirgin olurlar; memleketlerine geri dönmek isterler. M. Kemal onlara, özetle anlam olarak şöyle seslenir.
“Ben sizi buraya zorla getirtmedim. Söz konusu olan vatanın tehlikede olmasıdır. İsteyen gidebilir. Ben burada kalacağım. Düşman gelirse, Elma Dağı’na çıkacağım, kanımın son damlasına kadar çarpışacağım… Sonra da bayrağıma sarılacağım…”
Milletvekilleri işin önemini bu konuşmadan sonra anlarlar! Ankara’da kalmaya karar verirler. Dileyenler, o günlerin konumunu Anıtkabir Müzesi’nde görebilirler. Nutuk’tan, okuyabilirler. Cumhuriyet kitaplarına bakabilirler…
Senin deden benim dedem, senin ninen, benim ninem şehit, kalanlar gazi olmuşlar. Yerleri İrem bahçesi olsun. Cumhuriyetin kazanımlarını yaşatmalıyız. Biz o insanların çocukları torunlarıyız. Cumhuriyet ilkelerine, devrimlerine bağlı kalmalıyız. Cumhuriyet için, yaşam için uygar ulusları geçmeliyiz. Yeni icatlar/buluşlar yapmalıyız.
Çocuklar… / Bayram yapın bayram / Bayram hepimizin/ Kutlu olsun 23 Nisan/ Süslensin okullar, caddeler sokaklar/ Kurulsun taklar/ Gülsün 84 milyon İnsan/ Ulaşsın Atatürk’e
“ATATÜRK- İlk duyduğum söz/ Büyük söz/ Atatürk/ Büyürüm onunla/ Büyür anam babam/ Büyür kardeşim/ Büyür Köyler/ Büyür kentler/ Büyürüm cumhuriyetle/ Bilgilenirim/ Koşarım bilime.(**)
…
(*).Söylev, s.324, TDK, 1965, Ank. // (**).MDB-Yedinci Göğün Yıldızı, s.31, Aykırısanat y., 2006, Adana// 23.04.2021, Adana