ABD Başkanı Joe Biden ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki ilk yüz yüze görüşmenin ardından ilişkiler nasıl ilerleyecek? Liderler görüşmenin olumlu ve verimli geçtiğini belirtti; ancak anlaşmazlık olan konularda bir açılım olduğuna ilişkin mesaj verilmedi. VOA Türkçe’ye konuşan uzmanlar iki ülke arasında diyalogun devam edecek olmasını olumlu bir gelişme olarak değerlendirdi. Uzmanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başkan Biden’ın 1915 olaylarına ilişkin açıklamasını görüşmede gündeme getirmemesini ise “dikkat çekici ve sembolik” olarak niteledi.
ABD Başkanı Joe Biden ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brüksel’deki NATO zirvesi kapsamında yaptıkları yüz yüze görüşmenin ardından olumlu mesajlar verdi. Ancak başta S-400 olmak üzere görüş ayrılıklarının yaşandığı konularda ilerleme sağlandığına ilişkin açıklama da gelmedi.
ABD Başkanı Biden, “Olumlu ve verimli bir toplantımız oldu. Ülkelerimizin önemli gündemleri var. Ekiplerimiz görüşmelere devam edecek. İlerleme sağlayacağımızdan eminim” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da görüşmenin samimi ve olumlu geçtiğini belirtti.
Liderlerin mesajlarını VOA Türkçe’ye değerlendiren ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey, görüşmenin gerçekleşmesinin başlı başına önemli olduğunu vurguladı. Ukrayna, Afganistan ve Suriye gibi işbirliği konularını öne çıkardı.
Merkezi Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Wilson Center’ın Ortadoğu Programı Başkanı olan James Jeffrey, “İlişkilerde 3 önemli konuya dönüp duruyoruz. S-400, YPG ve Gülen. Türkiye artık Gülenci bir kalkışmayla karşı karşıya değil, Gülen de Türkiye’ye gitmiyor. Suriye Demokratik Güçleri de Türkiye’yi tehdit edecek bir pozisyonda değil. Türkiye ile vardığımız bir ateşkes de var. Burada önemli olan İdlib gibi Suriye’ye ilişkin daha geniş konularda Türkiye ile koordineli çalışmak. S-400 konusunu tamamen çözmek çok zor olacak ama önemli olan bu durumun Türkiye’ye tüm silah satışımızı baltalamasına izin vermemek. Ukrayna konusunda işbirliği yapıyoruz. Afganistan konusu var. Başkan Biden Türkiye’nin Kabil’de kalma konusundaki duruşundan çok memnun. O nedenle bence Türkiye ile normal diyebileceğimiz bir ilişkiye dönülmekte olduğu söylenebilir’’ sözleriyle görüşmeyi değerlendirdi.
Türkiye’nin NATO sonrası Afganistan’da rol üstlenmesi batıyla ilişkileri düzeltir mi?
Türkiye’nin Afganistan’ın başkenti Kabil’de havaalanının güvenliğini sağlama önerisi hem NATO zirvesinin hem de Biden-Erdoğan görüşmesinin gündemindeydi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Brüksel’deki zirvenin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin kilit rol üstleneceğini ancak henüz bir karara varılmadığını söylemiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Başkan Biden’la yaptığı görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Kabil havaalanının güvenliğini sağlaması için ABD’nin diplomatik, finansal ve lojistik destek vermesinin önemli olduğunu belirtmişti.
Türkiye’nin NATO misyonu çerçevesinde katkılarını değerli bulduklarını belirten NATO Genel Sekreteri, Biden-Erdoğan görüşmesinden bir gün sonra Salı günü savunma muhabirlerine yaptığı açıklamada, Kabil havaalanının güvenliğinin sağlanması konusunda müttefiklerin bazı hizmetlere maddi destek sağlamaya hazır olduğunu ve konuyla ilgili ABD, Türkiye ve diğer müttefikler arasında diyaloğun devam ettiğini söyledi.
Merkezi Washington’da bulunan düşünce kuruluşu Amerikan İlerleme Merkezi’nden Alan Makovksy, bu önerinin Biden-Erdoğan görüşmesinden önce gündeme gelmesinin umut verici bir hava oluşmasına imkan verdiği görüşünü dile getirdi.
Afganistan önerisinin gündeme gelmesinin ardından Taliban’dan gelen açıklamada, Türkiye’nin de NATO’nun bir parçası olduğu ve bu nedenle Türkiye’nin de Afganistan’dan çıkması gerektiği belirtilmişti.
Alan Makovksy aynı açıklamada Taleban’ın Türkiye’yi önemli bir İslam ülkesi olarak nitelediğine de dikkat çekti. Taleban bu açıklamasında Afganistan’ın Türkiye ile tarihsel ilişkilere sahip olduğunu, gelecekte Afganistan’da yeni bir İslami hükümet kurulduğunda yakın ve iyi ilişkilere sahip olmayı umduklarını belirtmişti.
Makovsky, “Görüşmeden birkaç gün önce Türkiye’nin Kabil havaalanında güvenliği sağlaması olasılığının gündeme gelmiş olması daha umut verici bir atmosferin oluşmasına imkan tanıdı. Bu çok önemli çünkü Batı ülkelerinin Kabil’deki varlığının çökmesini kimse istemiyor. Büyükelçilerin orada rahat bir şekilde kalabilmesi için havaalanında güvenliğin olması gerek. Anlaşıldığı kadarıyla Türkiye de bunu yapmak için bazı finansal, diplomatik ve lojistik desteğe ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Taleban ‘Türkiye de Afganistan’dan çıkmalı’ dedi ancak aynı açıklamada Türkiye’yi büyük bir İslam ülkesi olarak gördüklerini de söylediler. Açıklamanın son paragrafından anladığım Türkiye ile kavga etmek istemedikleri” sözleriyle durumu değerlendirdi.
Erdoğan’ın Biden’la görüşmesinde 1915 olayları açıklamasını gündeme getirmemesi nasıl yorumlandı?
Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkan Biden’la görüşmesi öncesinde, ABD Başkanı’nın 1915 olaylarını soykırım olarak nitelediği açıklamasını gündeme getireceğini söylemiş, “Bu yaklaşım bizi ciddi manada üzmüştür. Gündeme getirmeden geçmemiz doğru değildir” ifadelerini kullanmıştı.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkan Biden’la yaptığı görüşmeden sonra düzenlediği basın toplantısında konunun gündeme gelip gelmediği yönündeki soruya “Hamdolsun gelmedi” yanıtını verdi.
Alan Makovksy bu durumu Erdoğan’ın ABD ile ilişkileri yumuşatma çabasının önemli bir göstergesi olarak niteledi. “Elbette Biden’ın bu konuyu gündeme getirmesi beklenemezdi. Konuyu gündeme getirecek olan tek kişi Erdoğan’ın kendisiydi. Bence bu konuyu gündeme getirmemiş olması ABD ile ilişkilerini yumuşatmaya yönelik ilgisinin bir göstergesi” şeklinde konuştu.
Ton değişikliği nasıl değerlendiriliyor?
Uzmanlar son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın batıya yönelik söyleminde yumuşama gözlemlendiği görüşünü dile getiriyor. Yunanistan’la tansiyonun düşürülmesine yönelik adımlar, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’la son temasında verilen mesajlar bu bağlamda değerlendiriliyor.
ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey, “Türkiye makul bir dış politika izliyor. Türk Lirası’nın değerini, batıdaki ticaret ortaklarına ilişkin ekonomik durumu iyi takip etmek zorunda. Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriye, Libya, Dağlık Karabağ ve Ukrayna konularında güçlü ve başarılı pozisyon aldı. Bu nedenle görüşmeye güçlü geldi. İsrail’deki ezeli düşmanı Netanyahu gitti. O nedenle hem İsrail hem de Mısır ve Suudi Arabistan’la ilişkilerin iyileşmesi fırsatı var. Ben bunu Türk diplomasisinde yeni bir bahar olarak görüyorum’’ ifadelerini kullandı.
Amerikan İlerleme Merkezi’nin Türkiye uzmanlarından Alan Makovsky ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerinde gözlemlenen bu ton değişikliğini Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu duruma bağladı.
Makovsky, Batı karşıtı söylemdeki yumuşamayı, “Türkiye’nin ekonomisi batıyla bağlantılı. Erdoğan’ın popülaritesi de önemli ölçüde ekonomiye bağlı. Bence denklem bu kadar basit. Erdoğan’ın popülaritesinde bir düşüş olduğu da görülüyor. Bence batılı yatırımcıyı getirmek için batıyla ilişkileri yatıştırmak zorunda” şeklinde yorumladı.(Kaynak: VOA)