Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, geçen yıl ayçiçeği ürünlerinde 2.3 milyon tonluk ithalat yapıldığını ve 1.9 milyar dolar ödendiğini belirterek dışa bağımlılığın 'son bulması' çağrısı yaptı. Türkiye'nin ayçiçeğinde ihtiyaç duyduğu 4 milyon tonluk üretimin sulama yatırımlarıyla mümkün olduğunu vurgulayan Barut, "Kuru tarım alanlarında üretimi yapılan yağlık ayçiçeği tarlalarını bir an önce suya kavuşturmalıyız. Suya kavuşan ayçiçeği tarlalarında verim ortalama 600 kilo olabilmektedir. Bunun için yabancı şirket ve çiftçilere yıllık aktarılan yaklaşık 2 milyar doları çiftçimizin suya kavuşmasını sağlarsak bunu sorunu çözeriz" dedi.
KILIÇDAROĞLU'NUN SELAM VE BAŞARI DİLEĞİNİ İLETTİ
CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, Ankara'da yapılan Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) 4. Dönem Olağan Genel Kurulu'na katıldı. Ziraat mühendisi kimliğiyle genel kurul delegesi olarak salonda yer alan Ayhan Barut, CHP'yi temsilen de yer aldığı genel kurulda CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun selam ve başarı dileklerini iletti. Uzun yıllar ZMO çatısı altında görev yaptığını anımsatan Barut, "Burası bizim evimiz. Ziraat Mühendisleri Odası bizim yuvamız. ZMO Ailesi'nin bir bireyi olarak büyük bir onur ve gurur duyuyorum. Bu nedenle evimizde sizinle buluşmaktan, sizlerle bir arada olmaktan duyduğum mutluluğu paylaşmak istiyorum" diye konuştu.
"TARIMDA SORUNLAR DERİNLEŞİYOR"
Tarımın sürekli bir etkinlik olarak her daim varlığını sürdüreceğini ifade eden Ayhan Barut, "Bu yönüyle, tarım bilimiyle tarım teknolojisini toplum yararına çiftçiyle buluşturan biz ziraat mühendisleri de yolculuğumuzu sürdüreceğiz! Yaşanan bu pandemi süreci gösterdi ki, tarımsal üretim ve güvenli gıda olmazsa sağlıklı bir yaşam mümkün değil. Bu gerçeğe rağmen ne yazık ki tarımda sorunlar, ziraat mühendisinden çiftçisine, tarım sektöründe faaliyet gösteren esnafından sanayicisine herkes için daha da derinleşti. Ziraat Fakültelerinden mezun olan gençlerimiz kamuya atanamıyor, bilimsel, nitelikli ve kaliteli tarımsal eğitime gereken kaynak aktarılmıyor. Akademi camiamız adeta kaderine terk edilirken, tarımsal kuruluşlarımız giderek etkisizleştiriliyor. Ziraat Fakültesi'ni bitiren mühendislerimiz sınav zorunluluğu gibi akıl almaz bir dayatmayla karşılaşıyor. Tarım topraklarımız ranta açılırken, ne yazık ki üretimden kopartılıp kaybediliyor" şeklinde konuştu.
"SORUNLAR SAYMAKLA BİTMİYOR"
Tarımda sorunların saymakla bitmez hale geldiğine işaret eden Ayhan Barut, şöyle devam etti:
"Tarımsal üretimde çiftçinin en büyük girdi maliyetlerinin arasında yer alan mazot fiyatı AKP iktidara geldiğinde 1.48 liraydı. Geçen sene 6.5-7 lira olan mazotun fiyatı 23 liraya dayandı. Türkiye'de yıllık ortalama 5.5-6 milyon ton arasında tarımsal gübre tüketiliyor. Gübrede yüzde 95'i aşan oranda dışa bağımlıyız. Çiftçinin en büyük üretim maliyetlerinden birisini gübre oluşturuyor. Gübre fabrikaları kapatıldığı, ithalata bağımlılık arttığı, Tarım Kredi Kooperatifleri yeterli destek vermediği için gübrede çiftçi mağdur edildi. 2020 yılının Haziran ayında 1 ton ÜRE gübresinin fiyatı 1800 liraydı. 2021 yılının Haziran ayında bu 1 ton ÜRE gübresinin fiyatı 4000 lira bandına yükselmişti. Bugün itibariyle 1 ton ÜRE gübresinin fiyatı 14 bin lirayı aştı. Türkiye'de geçen yıl torbası 100-120 lira arasında satılan yem, bugün itibariyle ortalama 270 liradan üreticiye satılıyor.
Süt üreticisinin ürettiği bir litre süt ile 1.5 kilogram yem, besicilik yapan yetiştiricilerin de ürettiği bir kilogram karkas et karşılığında 25 kilo yem alabilmesi evrensel kuraldır. Ancak et/yem ve süt/yem paritesi, ne yazık ki üretici aleyhine bozulmuştur. Süt üreticisi 1 litre süt karşılığında ancak 700 gram yem alabiliyor. Besicilerimiz de aynı kaderi yaşıyor. Besicimiz bir kilo karkas et sattığında ancak 11 kilo yem alabilmektedir. Süt ve et üreticisi büyük zarar ettiği için hayvanlarını kesime göndermek zorunda kalıyor."
"TARIMDA DIŞ TİCARET AÇIĞI BÜYÜYOR"
Tarımsal desteklerin yetersiz olduğuna vurgu yaparak tarımın içinde bulunduğu duruma işaret eden Barut, şöyle konuştu:
"Türkiye'de bu yıl çiftçiye verilecek tarımsal desteklerin tutarı 25.8 milyar lira oldu. AKP'li Cumhurbaşkanı 3.2 milyar lira daha destek vereceklerini söyledi ama bunlar çok yetersiz. 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu'nun 21. Maddesine göre çiftçiye verilecek destekler, milli gelirin yüzde 1'inden az olamaz. AKP iktidarı bu kanun maddesine rağmen çiftçiye 75 milyar liranın üstünde destek vermesi gerekirken bunun 3'te birini reva görüyor. Yine Tarım Kanunu'nun aynı maddesine göre bugüne dek çiftçiye verilmeyen destek miktarı bugün için 214 milyar lirayı aştı. Yani çiftçinin devletten 214 milyar lira alacağı var. İthalat sevdalısı AKP yönetimi samandan buğdaya, pamuktan mısıra tüm ürünlerde ülkemizi ithalat cennetine çevirdi. Tarımsal dış ticarette açığımız 35 milyar doları aştı. Bu gerçeklere rağmen çiftçinin ürünü para etmedi. Çiftçi sürekli zarar ettiği için tarımsal üretimden uzaklaştı. 2002-2022 arasında 1 milyondan fazla çiftçi tarımdan koptu. Ülkemizin ekim alanları Cumhuriyet tarihinde ilk kez 20 milyon hektarın altına düştü."
AYÇİÇEĞİNDE ACI GERÇEKLERİ ANLATTI
Ayçiçek yağıyla gündeme gelen krize de değinerek çözüm önerilerini paylaşan Barut, şunları kaydetti:
"Ayçiçek yağı nedeniyle ülkemizde oluşan utanç manzarasının nedeni AKP’dir. Ülkemiz de yaşanan krizin tek sebebi var o da AKP’nin ithalata dayalı iş bilmez politikalarıdır. AKP ürettirmediği için ayçiçek yağında Ukrayna ve Rusya’ya bağlıyız. Neden? Çünkü AKP ürettirmiyor. Türkiye’de 7.8 milyon dekar alanda 2.1 milyon ton civarında ayçiçeği üretimi yapılıyor. 2021 yılında ayçiçeği ekim alanları 9 milyon dekarı buldu ve ayçiçeği üretimimiz 2.4 milyon ton olarak gerçekleşti. Ülkemizin ihtiyacı ise 3.5 milyon ton ile 4 milyon ton arasında değişiyor. Hemen hemen ayçiçeği ürünleri olan tohumluk, tohum, çerezlik, ham yağ, rafine yağ ve küspe olmak üzere türevlerinde geçen yıl 2.3 milyon ton ithalat yaparak yabancı şirket ve çiftçilere 1.9 milyar dolar para ödendi. Ülkemiz hem yağlık ayçiçeği tohumunda hem de ham yağ olarak dışarı bağımlıdır. Bu durum sürdürülebilir değildir. Nasıl yağlık ayçiçeği tarlarında dekar başına verim 2004 yılında 167 kilolardan 2020 yılında 292 kiloya çıkartabilmiş isek bunu tekrar artırabiliriz. Ülkemizin ihtiyacı olan yağlık ayçiçeği kapasitesini 4 milyon tona çıkartabiliriz. Bunun için kuru tarım alanlarında üretimi yapılan yağlık ayçiçeği tarlalarını bir an önce suya kavuşturmalıyız. Suya kavuşan ayçiçeği tarlalarında verim ortalama 600 kilo olabilmektedir. Bunun için yabancı şirket ve çiftçilere yıllık aktarılan 2 milyar doları çiftçimizin suya kavuşmasını sağlarsak bunu sorunu çözeriz. İktidara sesleniyoruz. Gelin ithalat yoluyla yabancı üreticilere verilecek desteği kendi çiftçimize sağlayalım. Sulama yatırımlarına destek olalım. Gübreden mazota tüm maliyetlerde çiftçiye destek verilsin. Bu sayede ayçiçeğinde kendi kendimize yeterliliğimizi sağlayalım."
"ATAMA YAPIN"
Tarımda atama bekleyenleri de anımsatan Ayhan Barut, şunları dedi:
"Tarımın stratejik bir sektör olduğu toplumun her kesimince kabul edilirken, günümüzde yanlış ve plansız eğitim ve yüksek öğrenim politikaları nedeniyle açılan çok sayıda Ziraat Fakültesinden her yıl yaklaşık 5 bin meslektaşımız mezun oluyor. Toplam mezun sayısı 140 bini aştı. Devlet memuru olmak isteyenlerin girdiği Kamu Personeli Seçme Sınavı'na başvuran Ziraat Mühendislerinin sayısı 40 bini geçiyor. Bununla birlikte kamu sektöründe meslektaşlarımıza yönelik uzun yıllardır yeterli istihdam olanakları yaratılmıyor. Tarım, gıda, orman ve su politikalarına yön veren Tarım ve Orman Bakanlığı'nın asli görevlerini kadrolu personel yerine esnek koşullarda çalıştırılan sözleşmeli personelle yürütmeye çalışması kabul edilemez. Tarımda ziraat mühendisleri başta olmak üzere atama bekleyen gıda mühendisleri, su ürünleri ve balıkçılık teknolojisi mühendislerinin, veteriner hekim, tekniker ve teknisyenlerin sorunlarına çözüm üretilmelidir."
"UMUTSUZLUĞA KAPILMAYACAĞIZ"
Yaşanan sorunlara rağmen çözüm üretmek için mücadeleyi sürdüreceğini bildiren Ayhan Barut, şunları belirtti:
"Bu güzel memleketimizin her karış toprağını, suyunu, ağacını, böceğini, yeraltı ve yerüstü zenginliklerini, kısaca tüm varlığını talan ediyorlar. Rant uğruna vahşice doğamıza, dağlarımıza, derelerimize, ormanlarımıza kast edenlerin gözlerini taptıkları para bürümüş. Toprağımızdan suyumuza, ormanlarımızdan gıdamıza her şeye göz dikmiş durumdalar. AKP iktidarı elinde yurdumuz adeta yağmalanıyor. Buna karşı gerekli önlemi almayıp çözüm üretmeyenler, gözümüzü yummamızı, tepki göstermememizi istiyor. Rant sevdalılarının aksine bizler, sizinle ve halkımızla birlikte topraklarımızı sağlığımızı, çevremizi, kentimizi, ormanlarımızı, balığından böceğine tüm canlıların yaşam hakkını, kısaca geleceğimizi savunmayı sürdüreceğiz. Ülkemizin üstünde kara bulutlar dolaşsa da, asla umutsuzluğa kapılmayacağız! Biliyoruz ki ülkemizin üstüne çöreklenen bu karanlık zihniyet gittiğinde, tarımdaki bu yangın söndüğünde, ülkemiz ve çiftçilerimiz gibi meslektaşlarımız da rahat bir nefes alacak. Bilime, eğitime, araştırma ve geliştirmeye gereken kaynak aktarıldığında yarınlarımız çok daha aydınlık olacak. Planlı üretim, üretim ve üreticiyi esas alan, destek veren adımlar atıldığında bir çok sorun kendiliğinden ortadan kalkacak. 'Ulusal kalkınmanın temeli ziraattir' diyen Ulu Önderimiz Atatürk rehberimiz olmaya devam edecek, O'nun ilkelerine sarılarak her şeyi başaracağız! Kent ve kır yoksullarının özgürlüğü ve refahı için mücadele ederken katledilen Akın Özdemir başkanımızın mücadele mirası bize hep yol gösterecek. Kongremizden çıkacak sonuçların ülke tarımı, çiftçi, mesleğimiz ve meslektaşlarımızın sorunlarına çözüm getirmesini diliyoruz."