Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:
"Her birimizin düşünceleri, endişeleri var ama endişelerimizi yok etmek zorundayız. Düşüncelerimizi iyiliğe yönlendirmek zorundayız. Ülkemize huzuru ve barışı getirmek zorundayız" diyen Kılıçdaroğlu, "O nedenle CHP'nin frup toplantıları bir anlamda ülkeye ve dünyaay verilen mesajdır"
Devletin şahsileştirilemeyeceğini ve kişiye indirgenemeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Her birimize düşen sorumluluklar var ve bu sorumlulukla hareket etmeliyiz" dedi.
Engellilerin sorunlarını bildikleirnive bu konuda çalıştay yaptıklarını belirten CHP lideri, çalıştayla ilgili hazırlanan raporun ilgili tüm taraflara gönderileceğeini söyledi.
Türkiye'de iki alanın şahsileştirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu iki alanın ekonomi ve dış politika olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
Ekonomide bir kişi 'ben ne dersem o olur' dedi, dolar, faizler aldı başını gidiyor. Program üzerin program açıklıyorlar ama bir kişinin programı. Her açıklanan program ekonomiyi biraz daha kötüye götürüyor. Çünkü 'ben ekonomistim' diyen kişinin ekonominin 'e'sinden anlamadığını hep beraber gördük. O nedenle devlet yönetiminde şahsşileştirilme olmaz
"Üniversiteyi bitiren herkes apandisit ameliyatı yapamaz" diyen Kılıçdaroğlu, "Küçük ayrıntılarda işbölümüne giden ülke gelişmiş ülkedir. O nedenle her alanın uzmanı var" diye konuştu.
Dış politikanın da şahsileştirildiğini savunan CHP lideri, "Dış politikada şahsileştirmenin ötesinde bir tehlike daha var. Dış politikayı egemen güçlerin talebiyle yapmaya kalktığınızda çok daha büyük sorunlar olur. Bugün geldiğimiz nokta budur" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, Suriye konusunda CHP'nin iddialı olduğunu ve 2011'den bu yana en tutarlı söylemleri dillendiren tek partinin CHP olduğunu söyledi.
CHP lideri, "Biz komşumuzda olan bir savaşın bize yansımasının tehlikeli boyutlarını dile getirdik. Biz dile getirince bizi suçladılar. Egemen güçlerin talebi üzerine bizi suçladılar. Ama bugün tarih diyor ki; CHP doğruları söyledi" diye konuştu.
Artık sokaktaki vatandaşların da bu konuda CHP'ye hak verdiğini savunan Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin bu konuda yaptıklarını şu şekilde anlattı:
Eylül 2011'de savaşın başlamasının hemen ardından Suriye yönetimi ile temasa geçtik. 'Yanlış yapıyorsunuz, iç savaş Suriye için felakettir' dedik. Aralık 2012'de muhalefet ile temasa geçtik. 'Oturun, uzlaşın' dedik. İktidar sahipleri yapmazken biz ülkemizi düşündük. Suriye'deki akrabalarımızı, çocukları ve kadınları düşündük. Nisan 2022'de TBMM'de 'Genel Görüşme' önerisi verdik. Dış politikanın milli bir eksene oturtulmasını istedik. Dış politikada iktidar, muhalefet olmaz. Öyle öğrendik, öyle yetiştirildik
Suriye'deki olayların başladığı 2011'den Mayıs 2022'ye kadar 91 Meclis Araştırma Önergesi verdiklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Beyler parlamentoya gelip bilgi verme tenezzülünde bile bulunmuyorlar" dedi.
Bu dönemde 6 Genel Görüşme Önergesi, 336 Soru Önergesi verdiklerini ve cevap alındığını belirten CHP Genel Başkanı 432 Soru Önergesine ise bugüne kadar henüz cevap verilmediğini söyleyerek, "Çünkü cevabını bilmiyorlar, ne söyleyeceklerini bilmiyorlar" diye konuştu.
Nisan 2012'de Arap Baharı Konferansını topladıklarını hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, "İktidarın yapamadığını biz yaptık" dedi.
24 Ağustos 2012'de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir mektup yazarak Suriye savaşının Türkiye'ye yönelik olumsuz etkileri konusunda uyarılarda bulunduğunu ve Uluslararası Suriye Konferansı toplanması çağrısında bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Tabi olmadı. Olmadı ama Erdoğan 5 Eylül 2012'de 'Emevi Camii'nde namazımızı kılacağız' dedi. Devlet yönetimindeki şahsileştirmeyi görebiliyor musunuz? 'Ben her şeye muktedirim' anlayışını görebiliyor musunuz? Bu anlayış Türkiye'yi bugünkü hale getirdi. Beyefendi Emevi Camii'nde namaz kılacaktı, 3 milyon 600 bin Suriyeli Türkiye'de. Şu yanlışa, şu sorumsuzluğa bakar mısınız? Aklı başında bir insanın bugünkü tablo karşısında milletin huzuruna bile çıkmaması gerekir. Utanır insan" şeklinde konuştu.
2013 yılında da ülkeye elen Suriyeliler ile vatandaşlar arasında sorunlar çıktığını ve kendisinin "Kabahat Suriyeli'de değil, sınırı kontrol edemeyen hükümettedir" dediğini hatırlatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Suriyelinin ne kabahati var? Kapıyı açmışsın, 'istediğin kadar gel' diyorsun. 'Silahınla, bombanla gel' diyorsun. Silahınla isediğin zaman gidip dönüyorsun. Kabahat kimde? Suriyeli'de değil ki. Kabahat sınırıi sınır kavramını yok edende. Kim? İktidarda" diye konuştu.
Şubat 2013'te Sosyalist Enternasyonal'de Suriye Çalışma Grubu kurulması yapılması çağrısında bulunduklarını ve CHP'nin çağrısı ile bu grubun kurulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Biz bunların yapamadığını ana muhalefet partisi olmamıza rağmen yaptık. Çünkü biz ülkemizi seviyoruz. Komşularımızı da seviyoruz. Kimsenib burnunun kanamamasını isteriz" dedi.
2013'te BM Genel Sekreteri Ban-Ki Moon'a mektup yazarak konuya dikkat çektiğini ve BM'nin ağırlık koymasını istediği söyleyerek, şöyle konuştu:
"Erdoğan yapamıyor. Yeri geldi mi üfürüyor 'Dünya 5'ten büyüktür' diye. Bir mektup yazamadın mı, BM'ye gidenemdin mi? Orada Suriye'yi masaya yatyıramadın mı sen? Yatıramadı. Niçin? Patrondan izin alamadığı için, emperyal güçten izin alamadığı için"
Aynı yılın eylül ayında "Bir devletin sınırları o devletin namusudur. 900 kilometrelik sınırdan kimin girip kimin çıktığı belli değil" dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, uyarıların dikkate alınmadığını ve ardından göç dalgası yaşandığını söyledi.
Göç dalgasının başında "100 bini aşmaz" dendiğini saha sonra milyonların geldiğini ve resmi rakamlara göre 3 milyon 600 bini bulduğunu ancak gerçek rakamın 5-6 milyon olabileceğini belierterek, "Bilmiyoruz, kimse de bilmiyor. Gelen sığınmacılar da Türkiye'de kalmak istemiyor. Gelişmiş ülkelere gitmek istiyorlar. Türkiye'de ne yapacak? Ve her birisi Akdeniz'den botlarla Batı'ya gitmeye çalışıyor. Akdeniz bir mülteci mezarlığına dönüştü. Bir çocuk bedeni dalgalrla kıyıya vurdu. O fotoğrafı herhalde hiç birimiz unutmayacağız. O fotoğrafın sorumlusu başta oturan kişidir. Erdoğan'dır o fotoğrafın sorumlusu. İkincisi emperyal güçlerdir. Avrupa Birliği 'bize göndermeyin' diye baskı kuruyor. '3 milyar euro para vereceğiz, gerekirse daha da veririz' diyorlar. Beylerin rahatı bozulacak çünkü. Ben ne demişim 12 Mart 2016'da, 'Gerekirse 6 milyar euroyu biz size ödeyelim, sığınmacıarı siz tutun orada..' Rest mi rest. Resti çekmesi gereken kişi ülkeyi yöneten. 3 milyar euroya insan ülkesini satar mı, iradesini satar mı?" diye konuştu.
"Emperyal güçlerin Orta Doğu'daki maşası Recep Tayyip Erdoğan'dır"
Kılıçdaroğu, "Yetmedi biz 2016 haziranda bir komisyon kurduk. Güzel, tutarlı bir rapor hazırladık ve kamuoyu ile paylaştık. Bürokrasinin yapamadığını yine tarihin bize yüklediği sorumluluk olarak CHP yerine getirdi. Bir süre sonra Amerika desteğini çekti, Suriye'de Türkiye'ye yönelik desteğini tercihini başka yerden yana koyup çekti. 5 Aralık 2017, tarihi bir itiraftır, tarih açısından Türkiye'nin yüz karası olan bir cümledir; 'Ya biz özgür Suriye ordusunu ey Amerika seninle beraber kurduk ya bunun adımını senden önceki Obama yönetimi ile beraber kurduk.' Ne demiştim, emperyal güçler ateşi elleriyle tutmazlar, maşa kullanırlar. Emperyal güçlerin Orta Doğu'daki maşası Recep Tayyip Erdoğan'dır" diye konuştu.
MHP lideri Bahçeli'yi eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Rüzgâr gülünden lider olmaz. Yine sorunlar çıkıyor. Gencecik fidan gibi Suriyeliler geziyorlar. Yine ben söylüyorum, Nisan 2017; 'Bizim gencecik pırlanta gibi çocuklarımızı El-Bab'a göndereceğiz, Suriye'nin gençleri Türkiye'de volta atacak.' Biz kendi evlatlarımızı gönderiyoruz evlatlarımız şehit ediliyor. Bu ülkeyi yöneten kişi şehitlerin hesabını soracağına koşa koşa gidiyor Putin'in kapısında dakikalarca bekliyor. Bahçeli'ye bir parantez açmak boynumun borcu. Sen TC tarihinde hiçbir zaman devleti yöneten bir kişinin bir başka devleti yöneten kişinin kapısında dakikalarca bekletildiğini gördün mü. Görmediysen, hangi yüzle, hangi ahlakla, hangi milliyetçilikle destek veriyorsun" şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sığınmacılar hakkındaki açıklamalarını eleştiren Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
Devleti yönetenler itiraf ediyor. İçişleri Bakanı söylüyor; 'Bizim işverenlere kızıyor, fabrikanda Suriyeliler çalıştır sömür, sigortasını yaptırma sonra ayak ayak üstüne at ne olacak bu Suriyelilerin hali de, 1 milyon insan gidecek kim isyan edecek biliyor musun? O iş sahipleri' Senin tanıdığın iş sahipleri o iş sahipleri değil. Vicdanlı iş sahibi ile vicdansızı ayırmak lazım. Vicdanı olan izinli, sigortasız çalıştırır. Sen açıkça diyorsun ki biz Suriyelileri kaçak çalıştırıyoruz vergisiz çalıştırıyoruz emeklerini sömürüyoruz bunu da kalkıp İçişleri Bakanı olarak dünyaya ilan ediyorsun. Böyle bir tablo ile ilk kez karşılaşıyorum. Bir yetkilinin çıkıp üstelik en tepedeki yetkili, kaçak çalışması önlemesi gereken iktidar kaçak çalışıyorlar diyor. Biz bunları sömürüyoruz diyor. Kendilerini dünyaya ihbar ediyorlar
Hâlâ millete yalan söylüyorlar. İstanbul'a kesinlikle sığınmacı almıyoruz diyorlar 5 Mayıs 2022. Aynı tarihlerde gazetelerde a Haber'de dahil, açıklama yapıyor 1-6 mayıs tarihleri arasında İstanbul'da 2 bin 117 kaçak göçmen yakalandı. Devlet nedir bilmiyorlar. Yine diyorlar ki sınırlarımız cumhuriyet tarihinin en kontrollü dönemini yaşıyor. Lafa bakın Allah aşkına! Hemen gazetelerden haberler, havuz medyasının gazeteleri 7 Haziran 2020 Van Gölü'nde 61 göçmen boğularak öldü. Nereden geldi bunlar? 4 Ağustos 2021 Van'ın Çaldıran ilçesinde TIR dorsesinde 300 düzensiz göçmen yakalandı. 15 Mart 2022 Van Valiliği'nin açıklaması '7-13 Mart tarihleri arasında 1533 düzensiz göçmen yakalandı.' Hani güvenliydi hani cumhuriyet tarihinde ilk kez sınırlarımız kontrol ediliyordu. Dilin kemiği yoktur, söyle söylediğini nasılsa biri inanır diyor. Ama aklı başında olan insanlar inanmaz. Ülkeyi bu halden kurtaracak partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi'dir.
Sığınmacılar konusunda hiçbir politika olmadığını ve denetimsizlik olduğunu dile getiren CHP lideri, "Sınırlardan isteyen elini kolunu sallayarak çıkıyor. Denetim yok .Başı bozukluk var kimin ne yaptığı belli değil. Herkes saraya bakıyor çünkü kimsenin yetkisi yok. bir kişinin yetkisi yok, bir tek saraydaki zatın. Hiçbirinin öngörüsü yok. Öngörü olması için bir insanda akıl olması lazım, sorgulama yeteneği olması lazım. Bunlar yoksa öngörü de olmaz zaten. Bu açığı şöyle kapatıyorlar; emperyal güçler talimat veriyor bunlar da asker, paşa paşa o işi yapıyor. Ondan sonra da memleket bu hale geliyor" dedi.
Sığınmacılar konusunda oluşan politikasızlık ve ekonomide yaşanan buhran yan yana geldiğinde Türkiye derin bir krizin içine adım adım gittiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Eğer bugün sığınmacılar göçmenler konusunda bir toplumsal tepki oluşmuşsa bu çok tehlikelidir. Bu tepkiyi kaşımamak lazım sonlandırmak lazım. Memleketi bu hale getirdiler. Memleket bu halde olduğu için Erdoğan saat başı görüş değiştiriyor. Bu ülke sahipsiz değildir CHP var. Sevgili halkım biz birbirimize muhtacız. Bir beraber olmak zorundayız. Yaşanan bu tabloyu tersine çevirmek zorundayız" diye konuştu.
İnsan kaçakçılığı organizasyonunun 3 büyük şebeke tarafından yapıldığını öne süren Kemal Kılıçdaroğlu, şu iddiayı dile getirdi:
İnsan kaçakçılığı yanında uyuşturucu kaçakçılığını da bunlar yapıyor. Siyasi gücü olmadan insanların 30'lu 40'lı gruplar halinde Türkiye'ye insan sokmaları mümkün mü? Van'dan İran sınır kapısına gittim yetkililerle görüştüm buradan kaçak geçen var mı? Hayır pasaportu olanları zaten sokamayız. Peki dağlardan, bir karakol diğerini görüyor zaten kuş uçsa tespit ederler. Peki kuş uçsa tespit ediyorlar da nasıl oluyor da TIR'larda dorseler içinde insanlar Türkiye'ye geliyorlar? Ne diyorduk devlet yönetilmiyor. O nedenle 4 soru sormuştum: Sığınmacıların gerçek kimlik bilgilerini ispatlamalarını talep ettiniz mi? Neden vatandaşlık dağıtıyorsunuz, neye hazırlanıyorsunuz? Vatandaşlık verirken güvenlik soruşturması yapıyor musunuz? Sınırlarımızdan kaçak geçişleri bilerek neden izin veriyorsunuz? Yanıt alamadım
Kılıçdaroğlu, "Bir kaçak istilası altında ülkemiz. Bunu kabul etmemiz lazım, hayatın bir gerçeği görüyoruz. İnsanlarımız mahalleleri gitti. Gerginlik arıyor, milletimiz burnundan soluyor. Gettolar oluşmaya başladı. İstanbul'da Ankara'da Kilis'te İzmir'de gettolar var. Ve buralar birer bomba gibi. Her an ne olacağı belli değil. Bu problemi sağduyu ve akılcı politikalarda çözmek zorundayız. Gerginliği artırmanın bu ülkeye hiçbir faydası yok. Gerginliği artırmayacağız. 2 yılda göndereceğim vaadim vardı o baki duruyor bir yerde. O konuda hiç kimsenin endişesi olmasın. Açık ve çok net iki yıl içinde Allah'ın ,izniyle gidecekler" dedi.
Fatura ödememe eylemi hakkında konuşan Kılıçdaroğu, "Elektriği kesilen insanların dramını Türkiye'de herkese bir anlamda duyurmuş olduk. Bu bireysel bir direnişti ve amacına büyük oranda ulaştı. Ziyaret ettiğimiz yerlerin elektriklerini hemen bağladılar. Eğer siz benim ziyaret ettiğim yerlerin elektriğini hemen bağlıyorsanız vallahi 4 milyon insanın evine gideceğim, elektriklerini bağlayın demiştim. Bunun da önlemini alacağız. İktidarımızda hiçbir yoksul ailenin elektriği doğalgaz kesilmeyecek, asla" diye konuştu.
Cengiz Holding patronu Mehmet Cengiz'in Ertuğrul Özkök üzerinden kendisine yaptığı davete de değinen CHP Genel Başkanı, "Beşli çeteler bu kesintileri Erdoğan'ın sağladığı imkanlarla yaparken ve ben sinirlenirken bu beşli çetelere, bir gazeteci arkadaşım, Cengiz Holding'in meşhur patronu ile söyleşi yapıyor. 'Kılıçdaroğlu'nu davet ettik gelmedi' diyor. Kılıdçaroğlu gider mi? Asla gitmez. Kılıçdaroğlu'nu ne zannediyorsun kardeşim. Kılıdçaroğlu beşli çetelerin değil milyonların adamıdır. 4 milyon elektriği kesilen abonenin sözcüsüdür. Sen Kılıçdaroğlu'nu ne zannediyorsun! Geleceğim ama! Geleceğiz! Ama sadece birine değil beşinize birden geleceğim" şeklinde konuştu.