CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,“Umudumuz burada. Bu salon çalıştığı sürece, ürettiği sürece, sandığa gidip vicdanını dinleyip oy kullandığı sürece Türkiye’nin kaderini beraber değiştireceğiz. Yeni bir Türkiye’yi, güzel bir Türkiye’yi, kadın erkek eşitliğini beraber sağlayacağız. Hiç endişe etmeyin. Hepiniz üretin. Ve sakın umutsuzluğa kapılmayın. Büyük bir ülkeyiz, güzel bir ülkeyiz. Üreteceğiz ve kazanacağız. Ve o beyefendiyi de emekli edeceğiz. Endişe etmeyin” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’in Ödemiş İlçesinde Küçük Menderes Çiftçi Buluşması’na katıldı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, çiftçilerin sorunlarını dile getirmesinin ardından yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Teşekkür ederim. Kadın kardeşlerimi dinledim. Derdinizi biliyorum. Sadece bu bölgede yaşanmıyor bu sorunlar. İster doğuya ister batıya; güneye, kuzeye gidin. Nereye giderseniz gidin, aynı derdi çiftçinin yaşadığını biliyorum. Mademki çiftçi milletin efendisi olacak ve bizi, bu devleti kuran, aynı zamanda CHP’yi de kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ‘Çiftçi, köylü milletin efendisidir’ diyorsa, size sözüm var: Sizi bu milletin efendisi yapacağız. Hiç endişe etmeyin.
Alın teri döken, günün 24 saati çalışan. Biz evlerimizde otururken, karnımızın doyması için emek harcayan; sizler bu milletin efendisi olmayacaksınız da kim olacak? Kim yapacak bunları?
Kadın kardeşlerim, diyorlar ki; ‘Zarar etmiyoruz, battık’ diyorlar. Her şeyin farkındayım. Her şeyi biliyorum. Onlar da biliyorlar, onlar ceplerini doldurmakla meşgul. Ben sizi düşünmekle meşgulüm. Sizi düşünüyorum. Bu milleti düşünüyorum. Onlar Amerikalarda gökdelen yapıyorlar. Onlar Amerikalarda çiftlikler satın alıyorlar. Ben bu ülkenin çiftliklerinde, bu ülkenin tarlalarında çalışan, çaba harcayan sizleri düşünüyorum. Sizler ürettiğiniz zaman bizim karnımız doyacak. Sizler çalıştığınız zaman bizim karnımız doyacak. Biz dışarıdan ne alıyoruz? Her şeyi alıyoruz. Buğdayı alıyoruz, peyniri alıyoruz, fasulyeyi alıyoruz, arpayı alıyoruz, samanı alıyoruz. Bu ülkenin topraklarında, bu ülkenin cennet gibi topraklarında tamamını üretmek mümkün tamamını.
Yaptığınız iş çok değerlidir. Tarım stratejik sektördür. Eviniz olmayabilir, çamaşır makineniz olmayabilir. Arabanız olmayabilir. Ama günde iki kez, en az, karnınızı doyurmak zorundasınız. Bunu yapan da sizsiniz. Sizin değerinizi, siyaset kurumu bilmiyorsa o siyaset kurumu batsın. Bu kadar açık söylüyorum.
Dertlerinizi biliyorum. Ne yapacağız? Öyle ya bir şey yapmamız lazım. Bir; Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda, çiftçileri, besicileri; ister Tarım Kredi Kooperatifi, ister bankalardan, aldıkları kredilerin faizlerini tak diye sileceğiz. Faiz olmayacak. Nefes alacaksınız. Bir, nefes alacaksınız. Bu şu anlama geliyor. Sizin bir nefes almanız lazım, bir rahatlamanız lazım. ‘Oh’ demeniz lazım. Bunu yapacağız. İki; kim neyi ekecek, neyi biçecek? Bu önceden planlanacak. Her çiftçi önceden neyi ekeceğini bilecek ve asla hiçbir çiftçi zarar etmeyecek. Zarar etti mi olmaz. Zarar ettiniz mi siz, Türkiye zarar ediyor. Zarar ettiniz mi, biz pahalıya karnımızı doyuruyoruz. Siz zarar edip, üretmediğinizde; dışarıdan geliyor, dünyanın parasını veriyoruz. Bereketli topraklarımız ekilmiyor. Yolu ne? Yolu şu: Kim neyi ekecek, belli olacak. Maliyeti olacak, belli olacak. Buğday mı, arpa mı, besicilik mi, fasulye mi, pamuk mu, susam mı? Ne ekiliyorsa? Maliyeti çıkaracağız. Köylünün maliyeti, üstüne makul bir kar vereceğiz ve diyeceğiz ki; diyelim ki 100 liraya ürettiniz, yüzde 25 kar verdik oldu 125 lira maliyeti. Diyeceğiz ki, 125 liraya alıcı buluyorsan istediğine sat. İstersen ihraç et, ihracat yap. Ama onun altına düştüğü zaman onu devlet satın alacak. Sizi asla zarar ettirmeyeceğiz. Biz buna yeni taban fiyat diyoruz. Her alanda taban fiyat bu olacak. Hiçbir çiftçinin maliyeti artı karı olacak onun altına asla düşmeyecek ve dolayısıyla devlet makul bir karla onu satın alacak eğer çiftçi zarar ederse. Zarar etmiyor daha iyi fiyat bulursa zaten ona istediği gibi arzu ettiği zaman satacak.
Sel olur, yangın olur, başka felaketler olur. TARSİM’i yeniden oluşturacağız. Çiftçi birlikleriyle beraber oturacağız, TARSİM’in kanununu yeniden yapacağız. Hiçbir çiftçinin zararı; özellikle yangın, sel, su baskını gibi zarar olduğu zaman, zararı TARSİM karşılayacak. Yine çiftçi zarar etmeyecek. Felaket durumunda da asla çiftçinin zarar etmeyeceği bir uygulama yapacağız.
Bir kanun var. Tarım Kanunu. Tarım Kanunu’nun 21. Maddesi diyor ki, ‘her yıl çiftçiye milli gelirin en az yüzde 1’i kadar teşvik verilir’ diyor. ‘Verilebilir’ değil ‘verilir’ diyor. Yani vermek zorundalar. Bugüne kadar çiftçiye bu teşvik tam anlamıyla verilmedi. Sizin, üreticilerin bu hükümetlerden alacağınız 273 milyar lira. Size 273 milyar lira kanuna göre ödenmesi gerekirken, ödemediler. Biz bunun da sözünü veriyoruz. Her yıl milli gelirin en üz yüzde 1’i oranında size pay vereceğiz. Bütçeye yazacağız. Ama yazmak da yetmeyecek. Ziraat odalarına, çiftçi birliklerine diyeceğiz ki ‘Gelin, bakın. Yüzde 1 yazdık, bunu çiftçiye vereceğiz’ diyeceğiz ve onlar da denetleyecekler. Yani işi sözün ötesine taşıyıp, aynı zamanda çiftçi birliklerinin yüzde 1’in ödenip ödenmediğini de denetleme hakkını getireceğiz.
Haciz. Traktörünüz asla haczedilmeyecek. Hayvanınız asla haczedilmeyecek. Çiftçinin traktörü haczettiğiniz zaman Allah aşkına nasıl üretecek bu? Onu da kaldıracağız. Haciz uygulamasına da son vereceğiz. Çiftçi üretecek, tek aradığımız o.
Mazot. Mazotun ne olduğunu biliyorum. Şimdi şehirde yaşayan bir kişi düşünün, şehirde yaşayan birisi mazota zam geldiğinde, benzine zam geldiğinde; arabasını isterse kullanmayabilir. Belediye otobüsü ile gider gelir veya arkadaşının arabasıyla gider gelir. Ama çiftçi tarlayı ne yapacak? Mecburen kullanacak. Mecburen binecek. Mazotu alacak. Tarlaya gidecek. Tarlasını sürecek. Bunun için bütün Avrupa ülkelerinde yapılan bir uygulama var. Kırmızı mazot uygulaması. Sadece çiftçiye satılan, düşük bedelle satılan, kırmızı mazot uygulaması var. Çiftçi gidecek, düşük fiyattan kırmızı mazotunu alacak ve kullanacak. Arabasına, traktörüne onu koyacak, düşük fiyattan. ÖTV olmayacak, KDV olmayacak. Çiftçi üretmediği taktirde hepimiz zarar ediyoruz, hepimiz aç kalıyoruz. Dolayısıyla çiftçiye desteği vereceğiz.
Ucuz elektrik, elektrikten de şikâyet ettiniz. Şanlıurfa’ya gittim. Orada da şikayet ediyorlar. Söyledim, önce doğudan altı ilden başlayacağız. Sonra bütün Türkiye’de yaygınlaştıracağız. Güneş enerjisiyle elektrik elde edeceğiz, kooperatif şeklinde olacak; çiftçi birlikleri bunun ortağı olacak, arzu eden ticaret, sanayi odaları bunun ortağı olacak. Elektrik üretecekler, çiftçi elektriği ücretsiz kullanacak. Artan elektriği satacak ve oradan da ayrıca kar elde edecek. Diyeceksiniz ki, ‘Bu mümkün mü?’ Elin oğlu yapıyor mümkün oluyor da biz yapınca mı mümkün olmayacak? Dışarıdan petrol getiriyorlar, dışarıdan mazot geliyor, dışarıdan benzin neyse akaryakıt geliyor parayla. Dışarıdan kömür getiriyorlar parayla, dışarıdan doğalgaz getiriyorlar parayla. Allah’ın güneşi parayla mı Allah aşkına? Bedava güneş, mazot yok, kömür yok, doğalgaz yok. Bedava. Sadece paneller kuracaksın elektrik elde edeceksin. Kooperatif şeklinde olacak. Elektriğin bir kısmını siz kullanacaksınız, artan kısmını enterkonnekte sistemi içinde satacaksınız ayrıca elektrikten para kazanacaksınız. Bunu yapacağız. Bunun sözünü Şanlıurfa’da verdim, Van’da verdim, burada da veriyorum. Önce doğudan altı ilden başlayıp bütün Türkiye’de yaygınlaştıracağız.
Uygulamalardan birisini de İzmir yapacak. İzmir yapacak göreceksiniz. İzmir Büyükşehir de bu konuda adım attı. Yapacağız. Allah’ın güneşine para mı veriyorsunuz Allah aşkına bedava. Dışarıdan doğalgazı getirip elektrik elde edeceğine; dışarıdan petrolü getirip elektrik elde edeceğine, dışarıdan kömür getirip elektriği elde edeceğine, dışarıya dolar ödeyeceğine, güneş var, bedava, sıcak. Elin oğlu yapıyor biz de yapacağız. Çiftçiye elektriği ücretsiz vereceğiz.
Ayrıca, nerede çiftçi çalışıyorsa veya besicilik yapıyorsa; kırsal kesimin her yerine, hayvancılık yapanlar için veteriner, toprakla uğraşılıyorsa ziraat mühendisi veya ziraat teknisyeni tayin edeceğiz. Toprak analizleriniz ücretsiz yapılacak. Neyi ekiyorsunuz, neyi biçiyorsunuz, hayvanların aşılaması, hayvanların bakımı, doğumu… Bütün bunların tamamını kamu görevlisi olan veteriner, kamu görevlisi olan ziraat mühendisi, kamu görevlisi olan ziraat teknisyeni yapacak ve bunlar için siz hiçbir bedel ödemeyeceksiniz. Öğretmen nasıl çalışıyorsa ziraat mühendisi de öyle çalışacak. İmam nasıl görev yapıyorsa ziraat teknisyeni de aynı görevi yapmış olacak.
Ve kırsalda gençler. Gençler kırsalda çalışmak istemiyorlar. Büyük kentlerin varoşlarına gidiyorlar, iyi gelir elde edemiyorlar geçinemiyorlar. Kırsalda çalışan gençlerin sosyal güvenlik primlerini devlet ödeyecek, diyecek ki burada çalışın iyi gelir elde edin. Sizin sosyal güvenlik priminizi de devlet olarak biz ödeyeceğiz. Bunu da yapacağız.
Bir şeyden emin olmanızı isterim. Alın terinin değerli olduğunu biliyorum, emeğin değerli olduğunu biliyorum. Kadınların kırsal kesimde erkeklerden çok daha fazla çalıştığını da biliyorum. Neredeyse günün 24 saati. Burada konuşan bir kardeşimizin, hayvanlarına evlatları gibi nasıl baktığını da biliyorum. O hayvanlar aç kaldığı zaman, yeteri kadar besin almadığı zaman o annenin ne kadar üzüldüğünün de farkındayım. Bütün bunları değiştirmek mümkün. Bütün bu sorunları ortadan kaldırmak mümkün. Bunun için bir şey yapacağız.
Sandık gelecek. Sandığa oy kullanmaya gideceksiniz. Söylediklerimi sakın unutmayın. Bizim karnımızı doyuran sizlersiniz. Bizim soframızı zenginleştirenler sizlersiniz. Alın teri dökenler sizlersiniz. Kazanması gereken sizlersiniz ve bu milletin efendisi olması gereken yine sizlersiniz. Bunu yapacağız. Güvenin. Sadece güvenin ve bize katılın. Bizim öyle saraylardı, şuydu, buydu; onlar değil… Eğer saray arıyorsan geleceksin oturacaksın, çiftçinin evine gideceksin, işte saray burasıdır diyeceksin. Burası üretiyor diyeceksin. Burası alın teri döküyor diyeceksin. Milletten kopmayacağız. Milletle beraberiz. Onun terini teneffüs edeceğiz. Emeği var, alın teri var. Çalışması var. Dolayısıyla ürünü var. Ürüne nasıl baktığını da biliyoruz. Onun kazanması lazım. O kazanacak ki o üretecek. O üretecek ki bizim karnımız doyacak. Bizim karnımız doyacak ki dışarıdan buğdaydı, samandı, fasulyeydi, mercimekti, pamuktu… Bunları satın almayacağız. Bizim insanımız üretecek. Yeri gelirse biz bunları dünyaya da satacağız. Ama üreten hiç kimse zarar etmeyecek. Herkes kar edecek. Neyi ekeceğimizi planlayacağız, havza bazlı planlama yapacağız. Planlama olmadığı için şöyle bakılıyor genelde. Bakıyorlar bu sene patates çok iyi herkes patates ekiyor, ertesi sene bakıyorsun hepsi zarar etmiş. Efendim soğan çok iyi bu sene iyi fiyat aldı herkes soğan ekiyor bir bakıyorsunuz soğan üreticileri ertesi sene iflas etmiş. Ne yapacağız? Planlama. Sen kardeşim soğan ekeceksin, sen fasulye ekeceksin, sen pamuk ekeceksin, sen efendim havza bazlı dediğim gibi Konya’da ne ekilecek, Urfa’da ne ekilecek, diğer yerlerde ne ekilecek, bu bölgede üç ürün elde ediyorsunuz neler ekilecek bunlar planlanacak herkes bilecek ki ben bunu ekiyorum asgari fiyat belli, taban fiyat belli, hiçbir zaman zarar etmeyeceğim. Eğer taban fiyat aşağı düşerse ben asla zarar etmeyeceğim ve gelir elde edeceğim. Nereye istiyorsa üstüne satacak.
Hepinize teşekkür ederim. Dediğim gibi sandığa gideceksiniz. Unutmayın… Teşekkür ederim gençler, meraklanma bak umudumuz burada, umudumuz bu salonda. Beklentimiz bu salonda. Bu salon; çalıştığı sürece, ürettiği sürece, sandığa gidip vicdanının sesini dinleyip, oy kullandığı sürece Türkiye’nin kaderini beraber değiştireceğiz, birlikte değiştireceğiz. Yeni bir Türkiye’yi, güzel bir Türkiye’yi, kadın erkek eşitliğini beraber sağlayacağız. Hiç endişe etmeyin. Hepinize yürek dolusu teşekkürler. Hepiniz sağ olun, hepiniz var olun, hepinize teşekkür ederim. Hepiniz üretin. Ve sakın umutsuzluğa kapılmayın sakın. Büyük bir ülkeyiz, güzel bir ülkeyiz. Üreteceğiz ve kazanacağız. Ve o beyefendiyi de emekli edeceğiz. Endişe etmeyin. Emekli edeceğiz."