-Bugün yüce Türk ulusunun, onun önderliğinde 19 Mayıs 1919 da başlayan 9 Eylül 1922’ye kadar devam eden ulusal kurtuluş zaferiyle, bizlere özgürlük ve egemenliğimizi veren, 29 Ekim 1923 Tarihinde 624 yıllık çağdışı Osmanlı Devletinin meşrutiyet yönetimine son verip ülkemizi örnek Cumhuriyet idaresine kavuşturan, ulu önder Atatürk’ün ebediyete intikalinin 84. yıldönümüdür.
9 Kasım 1938 günü Atatürk ikinci komaya girmiştir ve artık uyanmayacaktır. Koma karnındaki suyun ikinci defa alınışından sekiz saat sonra başlamıştır. Tam 36 saat sürer. Doktorların ve arkadaşlarının, başının ucunda çırpınmaktan ve ağlamaktan başka yapacakları birşey yoktur. Son komaya girmeden biraz önce Atatürk´ün son suali:
"Saat kaç?" demek olur.
Nihayet 10 Kasım Perşembe günü sabahı derin bir dalgınlık içinde hayata gözlerini yumar:
Saat 09.05’tir. Atatürk ölmüştür.
ÖLÜMSÜZ ATATÜRK
Atatürk, 21 Ekim 1925’te Afyon´da, “Görevim bitmemiştir, bitmeyecektir. Ben toprak olduktan sonra da devam edecektir´demişti.
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır" diyen Atatürk´ün, aynı zamanda "Görevim(...) ben toprak olduktan sonra da devam edecektir demesine bir anlam verebilmek için Atatürk´ün, İki Mustafa Kemal açıklamasını bilmek gerekir."
Atatürk şöyle diyor : "İki Mustafa Kemal vardır: biri ben et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... ikinci Mustafa Kemal, Onu ben kelimesi ifade edemem; o´ ben değil bizdir! O,memleketin her köşesinde yeni fikir yeni hayat ve büyük bir ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan yaşaması başarılı olması gereken Mustafa Kemal O´dur!"
Görüldüğü gibi Atatürk´e göre, "İki Mustafa Kemal" vardı. Bunlardan biri geçici, ölümlü, diğer ise geçici olmayan, ölümsüz Mustafa Kemal'di. İşte Atatürk, "Ben toprak olduktan sonra da görevim devam edecektir!" derken bu "Geçici olmayan" ikinci Mustafa Kemal´den bahsediyordu.
Ölümsüz Atatürk "et ve kemikten" oluşan geçici bir fani değil , "Memleketin her köşesinde yeni fikir yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydıncı ve savaşçı bir topluluktu." Atatürk´e ölümsüzlük kazandıran, aslında Türkiye Cumhuriyet´inin kuruluş ayarlarına sahip çıkan insanlardır." Yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan insanlar var oldukça Atatürk de var olmaya devam edecektir.
Ölümsüz Atatürk fikirdir, düşüncedir. Bu nedenle Atatürk "Beni görmek demek beni behemehal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim düşüncelerimi anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir" demişti.
Türk toplumu, Atatürk´ün 1923 Cumhuriyet Aydınlanması ve devrimleriyle başlayan büyük yürüyüşü içinde, tüm engellemelere karşın çağı aşmaya yönelik büyük bir kültürel birikim ve güçlü toplumsal yapı oluşturmayı başarmıştır. Bu yapı artık insanca bir yaşamın demokratik ilkelerinden vazgeçilmeyeceğini; insanlık için ayakta kaldıkça, hiçbir gücün Türkiye Cumhuriyet'inin demokratik gelişmesini engellemeyeceğini tartışmaya yer bırakmayacak ölçüde kanıtlamıştır.
Çünkü, "Tam bağımsızlık" ilkesinden doğan Türkiye Cumhuriyeti; "Yurtta Barış, Dünya´da Barış!" ilkesiyle beslenmekte, çağdaş ve insanca yaşamın tam insanlığa mal olmasını beklemektedir.
Kurtuluş Savaşı'nın ağır koşullarında bile, ulusun egemenlik ilkesine ,parlamenter demokrasiye bağlılığını ve özgürlük içerisinde kendi kendine yetebilme yeteneğini bütün dünyaya göstermiş olan Türk Ulusu Atatürk´ün hedeflediği çağdaşlığı ve kalkınma savaşını da demokratik rejim içinde zafere ulaşarak kazanacaktır.
Cumhuriyet, bağımsızlık ve özgürlük bayrağını elimizde sağlam ve yüksek tutmak, onu her zaman, herşeye karşı korumak; bunu yapabilmek için; kafamızı bilimle, yüreğimizi umutla ve yurt sevgisiyle, benliğimizi hürriyet ve istiklal heyecanı ile doldurmak; iyiye, güzele, doğruya bağlanmak, çağı yıllar önce yakalayan Mustafa Kemal´in çağdaşlığına varabilmek!
İşte Atatürk'ümüze karşı borçlu olduğumuz minnet ve şükran hislerini böyle ödeyebiliriz, acımızı böyle unutabiliriz. Atatürk her zaman Türk milletine güvendi, ona inandı.
Yaşamı boyunca her savaşta alnı açık çıktı. Yarın da böyle olacaktır. Savaş bitmedi. Bunu Atatürk söylüyor: "Yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve medeni memleketlerin seviyesine çıkaracağız. Milletimiz en geniş refah vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız."