Hangimizin kolu,kanadı kırılmadı.
Hangimizin başı yarılmadı.
Hangimizin burnu kanamadı,dudağı
patlamadı,ağzımız yüzümüz şişmedi.
Ama asla pes etmedik,
Şimdiki nesil bilmiyor.
On yaşındaki kızım merakla sordu..
-Baba CIZZAN ne ki..?
Bak kızım,akşam üzeri olduğunda kızlı,
erkekli herkes geniş bir alanda toplanırlar.
Uzunluğu altı metreyi bulan bir direk temin
edilir.Bir metre boyunda bir kazık ise yere
çakılır.Direğin tam ortasına oyuk açılır.
Oyuğa biraz kömür ile katı yemeklik yağ
konur(biraz yemek tarifi gibi oldu) konurki
iyi ses çıkarsın,o ses şimdiki şarkılardan, türkülerden tüm melodilerden
güzeldi.
Hâlâ kulağımda çınlar,aradan 50'yıl geçmiş.
Fotoğrafta görüldüğü gibi direğin iki tarafına
sıra bekleyen heyecanlı kişiler binerler,
ortada bir kişi olanca kuvvetiyle direği
başlar çevirmeye,Bu esnada bir taraf aşağı
inerken,diğer taraf yukarı çıkar.
Aşırı binenler olunca ya kazık yerinden çıkar,
yada direk kazıktan çıkar.
İşte o zaman cümbüş başlar..Bir tarafta
hır,gür ağlayanlar,bir tarafta kıs kıs gülenler.
* * * * * *
Evet dostlar bu CIZZAN oyununda verilmek
istenilen mesaj sanki bu günleri anlatıyor.
Bir tarafta yoksulluk çeken....
Ekmek kuyruğunda beş liraya bir ekmek
almak için saatlerce bekleyenler...
Pazarda meyveleri,karpuzu,kavunu,çileği
uzaktan seyredenler....
Bir tarafta ise sıfır araba için kuyrukta
bekleyenler..Tatilini yurt dışında geçirenler..
Kiralarını milyarlara çıkaranlar...
Cukka'larını koyacak yer bulamayanlar...
Hisse senedi,borsa,döviz ve altın mı alsam
diyenler.. sonrada için için kıs kıs gülenler...
İşimiz Allaha kaldı...(Bu kazık başka..???)