Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi184
Bugün Toplam914
Toplam Ziyaret1823604

HASAN HÜSEYİN ÇABUK/ÇUKUROVA’DA YÖRÜKLER

Yazan:Demirel Babacanoğlu

 

İmamoğlu Camili  Köyü’nden Hasan Hüseyin Çabuk,1949’da çadırda doğdu. 1968’de Düziçi İlköğretmen Okulu’nu bitirdi. 26 yıl öğretmenlik yatıktan sonra emekli oldu. Aykırısanat dergisinde şiirleri, öyküleri yayınlandı.

Adana-Yüreğir-Ulubatlı Hasan Mahallesi’nde oturmaktaydı. Adana-Eğit-Der yönetim kurulunda yer aldı. 04.12.2023 günü dünyamızdan ayrıldı.Köyünde toprağa verildi.

!984 yılıydı, onunla tanışmıştık. Öyküler yazıyordu. Bana getirdi, bilgilendirdim.1992’de Aykırısanat dergisini çıkarmaya başladık, öykülerini, şiirlerini yayınladık.

Yörük kökenliydi; Çukurova’da Yörükler(*) kitabını yazdı, 2008 yılında  yayınlandı. Bana da aynı yılın Nisan ayında “Edebiyat emekçisi arkadaşım M. Demirel Babacanoğlu’na saygı sevgiyle” diye imzaladı..

Bu araştırma inceleme kitabından özetler sunacağım: Biz Orta Asya’dan göçtük, dört bir yana dağıldık. Kimimiz yerleşti, kimimiz konar göçer kaldık. Yürümekten “Yörük” adını aldık. Bugün bile konar göçerliği sürdürenler var. Silifke taraflarında “Sarıgeçili”ler, Yörüklük yaşamını sürdürmektedirler. Ulaşlar, Arpaçlar, Haytalar, Avşarlar, Beydilliler (…) ise Çukurova’ya yerleştirilmişlerdir.

Yörüklerin kendilerine öz bir dili var. Onlardan birkaç sözcük:

Türkmen: 11.yy’da, şamanist, göçebe Oğuzlardan ayırt etmek için “Müslüman Türk” anlamında kullanılmaktadır. (s. 25)  Yörük: Türkmen-çabuk yürüyen demektir. Atatürk, yürüyen Türklere  yörük dendiğini belirtiyor. Annesi de bizim soyumuz Yörük diyor. Karaman’dan geldiklerini söylüyor. (s.27)

Atatürk vatansever bir önderdi. Yurdu, düşman işgalinden, bu anlayışta olanlarla kurtardı.  Şöyle diyor bu konuda:

Gidin Toroslara bakın, orada Yörük çadırı varsa, dumanı tütüyorsa, dünyada hiçbir güç bizi yenemez.

Türk: Güçlü, kuvvetli anlamındadır. Göktürkler Devletinin  kurulmasıyla  Türk soyu anlamını almıştır.

Türkler tarih boyunca 19 devlet kurmuştur.(s.31) Uygarlıkta ilerlemişler. Buluşlar yapmışlar. Türklerin gerçek tipini Yörükler temsil etmektedirler. Anadolu’yu Türk yurdu yapanlar da Yörüklerdir. (s. 41)

Türkler denebilir ki dünyanın her yerine dağılmışlardır. Suriye, İran, Macaristan, Bulgaristan, Kafkaslar, Urallar...

Osmanlı konar göçer (Yörüklerden) vergi, asker alamazlardı. Bu, ve benzeri nedenle 1865’te, onları yerleşik düzene geçirmek için Fırka-i İslahiye Ordusu kurdu. Başında Derviş Paşa, Cevdet Paşa vardı. Zorla yerleşik düzene geçirdiler.(s.80) Bundan başka bir de Kıbrıs’a yerleştirme olayı var: Osmanlılar 1876’da Kıbrıs’ı alınca Aydın Yörüklerini Kıbrıs’a yerleştirmek istediler. İsyanlar çıktı. Toroslar üzerinden dağılan Yörükler, kaça kaça Maraş’a kadar vardılar. Hatta ileri bile geçtiler.

Osmanlılar başarı sağladılar. Osmaniye, Hassa, Cevdetiye, Hemite, Çardak, bahçe,  (…) gibi yerleşik birimler kurdular. Avşarlar, Karahacılı, Aydınlı, Beydilli, Farsak, Hayta, Bozdaoğanlar Ceritler, Fettahlı  Yörükleri bunlardandır.

Yüreğirler (Ramazanoğulları), Moğolların baskısıyla Horasan’dan Suriye’ye oradan Memluklerin yardımıyla 1330’larda Adana’ya göçtüler, Çukurova’ya yerleşmeyi başardılar. Karaisa, Kusun, Kuştemur, Ulaş, Gökçeli, Avşar, Farsak, Bozdoğan, Ceritler, Sırkıntı, Fettahlı, Yüreğir, Bahşiş, Beydilli, Menemenci, İmamoğlu, İlbeyli, Hayta… (s. 76) Yörükleri bunlardandır.

Yavuz Selim’in Mısır seferinde Osmanlı’ya katıldılar. Başta Piri Mehmet Paşa vardı. O yıllarda Kanuni gelip Ramazanoğlu Konağı’nda kalıyor. Toroslarda kaplan avına çıkıyor.

Yörüklerde konar göçerlik temeldir. İkbaharda yaylaya, sonbaharda kışlağa göçülür. Göçme hazırlığı yapılır. Develer süslenir; yükler yüklenir, Hep birlikte çıkılır yola. Deveyi çekene katarbaşı denir. Bu işi çoğunlukla kızlar yapar. Kaval çalınır, çanlar öter, gençler türkü söyler. Yaylaya/yurt yerine varılır, çadırlar kurulur… Keyfi çıkarılır yaylanın.

Evlenme obalar/oymaklar arasında olur. Dünürcüler kız istemeye gider, uygun bulunursa  verilir kız. Kızın gönlü yoksa  bir biçimde belirtilir; varsa verilir, tatlı yenir. Nişan yapılır. Uygun zamanda düğün gerçekleştirilir. Okuntu gönderilir akrabaya, yakına, konu komşuya. Düğün başlar, kazanlarla yemek yapılır, dağıtılır. Halay çekilir, güreş yapılır. Törenle kız evine gidilir, kız ata bindirilir, oğlan evine getirilir… Ayrıca kaçarak evlenme de olur.

Cenaze töreni; Hasta ölümcül yatıyorsa ziyaret edilir, helallik alınır. Hasta vasiyet eder. Ölünce ağıt söylenir. Avşarlarda ağıt söyleme bir gelenektir. Cenaze teneşirde yıkanır, kefenlenir, sala konur, musalla taşında namazı kılınır, mezara götürülür, konur, imam duasını okur. Baş sağlığı dilenir.O gün ve sonrası gün konu komşu yemek getirir, hep birlikte yenir. İmam Kur’an okur.

Lakaplar: Her ailenin bir lakabı vardır. Yoksa da yaptığı işe göre lakap takılır. “Gökler, Sarılar, Gebeşler, Kıllılar… vs. gibi.

Geçersiz inançlar da vardır. Ağaca çabıt bağlama, büyü, muska yaptırma, baykuş ötmesi, köpek uluması, akşamdan sonra tuz istenmesi, yıldız kayması, kulak çınlaması, avuç kaşınması…

Yemekler: Sabah kahvaltısında çökelekli sıkma, yufka açma, yeme, gözleme, saç kavurması, tuluk peyniri, tandır kebabı, karın çorbası, yahni, içli köfte, yağlı bazlama, çemen, mantı, katmer, öfelemeç, mırmırık çorbası, kesme, topalak…

Konuşmalarda. Acar, ağıl, akma, alaçık, bağır, buzağı, belek, belik, bicik, enik, düve, tosun, tay, sıpa … gibi sözcükler kullanırlar.

Aralık 2023, Adana

(*) Hasan Hüseyin Çabuk, ÇUKUROVA’DA YÖRÜKLER, 238 sayfa, kendi yayını, 2008, Adana

 

252 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028