Hangisini yazsam bilmem ki?
Analar mı, anneler mi? Yazsam?
İkisi de aynı. İkisini birden yazsak olmaz mı? Analar, anneler diye.
81 yaşındayım. Bizim çocukluk dönemimizde “ana” denirdi. “Anne” demek kentlilerin, işiydi.
İki büyük nimetim var diyor, bir türkü; biri anam, biri yarim. İkisine de hürmetim var/ Biri anam biri yarım// Biri var etti beni/ Biri yâr etti beni/ Biri anam, biri yârim/…”
Ana karnında 9 ay 10 gün geçirmişiz. Gecelerde, gündüzlerde…
Aşık Veysel “Gidiyorum gündüz gece” diyor. Biz de gidiyoruz gündüz gece…
İstesek de istemesek de zaman geçiyor. Zaman geçtikçe yaşlanıyoruz; sonra (Hastalık, kaza vs. olmazsa) geçip gidiyoruz bu dünyadan…
Doğmamışa dönüyoruz…
Anam 1326 (1910 doğumluydu, 1986 yılında yaşamdan ayrıldı.
76 yıl yaşadı. Kolay geçmedi yaşamı, zorluklalar içinde geçti. Pek küçük yaşta babasının Çanakkale Savaşı’nda şehit vermiş. Babasız yaşamın nasıl geçtiğini düşünün artık…
Biz çocukları için titrerdi. On bir çocuk doğurmuş, yedisini toprağa vermişti. En çok çocuklarının toprağa gidişi sarsardı onu. Kaç kez tanık olmuşumdur, gizli gizli ağlamasına…
Çok titiz bir kadındı.
Duruşunda, yürüyüşünde, işinde…
Hiçbir eksik bırakmazdı
Ya olacak ya olacak…
Tam olacak…
Andıkça parçalanıyor yüreğim.
Ana, analar günü bugün
Günün mübarek olsun
Cennetli olsun
Hüzün kapladı içimi…
Seni hiç unutmayan oğlun.
Başka ne yazabilirim?
…
ÖZÜR: 8.5.2024 tarihli Kalimerhaba yazımın 5. Satırında “İstanbul’da” yerine Almanya-Köln yazılacak.
12.5.2024, Adana