Lozan, İsviçre’de, Mudanya Türkiye’de.
Dünya savaşı bitmiş(!),
Mandros anlaşması imzalanmış. Osmanlı toprakları paylaşılmış! Atatürk örderliğinde, bu paylaşmaya karşı çıkılmış… Batılı güçlere karşı Kurtuluş Savaşımız başlatılmış… Sonuç ne olursa olsun, topraklarımız kesin kes bizim olacaktır…
Türk toplumunun kararı içinde yüreğindedir. Karar uygulanacaktır.
Halk, nesi var, nesi yok, canıyla-malıyla ortaya koymuş; kesinkes savaşı kazanacaktır.
Öyle de oldu.
Mustafa Kemal 31 Ekim günü Adana’ya geldi, her şey karma karışıktı. Murat Palas Oteli’nde Liman Von Senders’ten Yıldırım Orduları Grup Komutanlığını devr aldı.
Adana ileri gelenleriyle görüştü; savaşa hazır olmalarını bildirdi. Halk Toroslara çıkmıştı. Kovacaktı düşmanı…
Mustafa Kemal Tarsus’un kuzeyinde korongara kazdırdı. Halkla görüştü savaşa hazır olun dedi. Halk bütün bütüne düşmünü kürşı savaşa hazırlandı.
İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal haraketini duyunca, Mustafa Kemal’i İstanbul’a çağırdılar, gitti. Düşman zırhlılarının namluları saraya çevrikti; “Geldikleri gibi gidecekler” dedi.
İstanbul’da Kuvayi Milliyecilerle (Ulusalcılarla) görüştü. Gerekli izni sağladı, Samsun’a hareket etti…
Amasya, Erzurum, Sivas kurultaylarını topladı. Ankara yollarına düştü, Ziraat Mektebi’ne yerleşti. Orada kararlar aldı. Artık Kurtuluş Savaşı resen başlamıştı.
Emperyal güçler (Dış güçler) Osmanlı İmparatorluğunu “hasta Adam” olarak niteliyordu. Parçalamalı, her bir parçasını bir yere vermeli… dediler.
Ama, bu ereklerini bir türlü gerçekleştiremediler. Anadolu’da Türkler vardı; ölürlerdi ama vatandan bir parça vermezlerdi. İşte bunu bilmiyordu yayılmacı güçler. Tek bildikleri mazlum insanları parçalamak; topraklarını, ele geçirmek, sömürmek.
Türk Halkı pişık yaptı onlara!
Türkler emperyalistlerin (yayılmacıların) bu niyetini açığa çıkardılar. Mudanya Ateşkes anlaşmasını imzaladılar…
Ülkenin sınırları Lozan Antlaşmasıyla çizilecekti.
İngiltere, Fransa, İtalya (Yanı emperyaller) 13 Kasım 1922 günü İsviçre-Lozan’da “Barış görüşmeleri” için İstanbul-Ankara’ya çağrıda bulundular.
Son Sadrazam Tevfik Paşa’nın Lozan’a birlikte gidilme isteğine Mustafa Kemal sert karşılık verdi. Anadolu’yu idama mahkum edenlerin temsilcisi olarak Lazan’a çağrılması, zafere ortak edilmesi hiç doğru değildi…
Mustafa Kemal 31 Ekim günü Müdafaayı Hukuk cemiyetini topladı, saltanatın kaldırılmasına karar verdi. Vahdettin gizlice İngiliz korumasına sığınmıştı zaten.
Ankara Hükümetince, Padişahtan halifelik alınıp Abdülmeci’de verildi. (18.11.1922)
Emperyallerin (Yayılmacıların) hesapladığı gibi gitmiyordu hiçbir şey…
Lozan’da Rumlar Ermeniler vardı Türkler aleyhine konuşuyorlardı. Onlara göre; Emperyallerin alacğı vereceği Osmanlı hesabı Ankara’dan sorulmalıydı!... Tüklerin hiçbir hakkı yoktu, vatan elinden alınmalıydı…
Bütün bunlara yanıt vermek için Garp Cephesi Komutanı, siyasetçi, diplomat, komutan İsmet Paşa Başdelege olarak Lozan’a görevlendirilmişti.
Misak- i Milli Sınırlarımız ikinci dönemde General Pelle ile görüşmeler tartışmalar yapılarak çizildi. Böylece siyasal zafer kazanıldı.
Ülkemizin sınırları çizildi.
Kutlu olsun Lozan barışı.
23.07.2024, Çamlıyayla