Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi47
Bugün Toplam493
Toplam Ziyaret1831113

Karaisalı’nın her yerinde düşman bombaları ile şehit düşmüş isimsiz kahramanların mezarlarını görmek mümkün.

Yıllar önceydi ve takvimler 31 mart 2000 tarihini gösteriyordu.  Karaisalı’nın Örcün köyünde Sinan Tekelioğlu’nin milli mücadele esnasında karargah olarak kullandığı köy evinin koruma altına alınması dolayısı ile tören yapılacağını haber aldım. Adana’dan Kuvayı Milliye Derneğinden arkadaşlar ile birlikte Örcün köyüne gidildi. Köyün orta yerinde caminin yanı başında bir köy evi Sinan Tekelioğlu tarafından karargah olarak kullanılmış.  Sinan Tekelioğlu’nun sakallı, kalpaklı, elinde savaş esnasında kullandığı değnek ve tarihi kıyafeti ile ayakta gösteren görüntüsü kabartma heykel olarak hazırlanmış ve duvarı yarleştirilmişti.  1 Nisan 1920 tarihinin “Karaisalı Kuvayı Milliye Bayramı” olarak kutlanması kararını alan o günlerin Kaymakamı Ahmet Narinoğlu ( Adana Vali yardımcısı göreviyle) toplantıda idi. Karaisalı Kuvayı Milliye bayramını canlandıran Kaymakam Nevzat Korkmaz, Çakallı köyünden Zeki  Küstü, İncirgedikli Karboğazı savaşında esir düşen Fransızların kısa süre  Fransız askerlerin tutsak olarak kaldığı tarihi konağın sahibi Ali Dinçer,  Hasan Hüseyin Çulhaoğlu ,  Üniversite’den Prof. Dr. Atike Nazik de     orada idiler.  Sinan Tekelioğlu ve kuvayı milliyecileri hatırlama toplantısı sürerken bir an için karargahın bahçesinde zambak çiçekleri arasında üzeri Osmanlıca yazılı mezar taşına gözlerim ilişti. Fotoğrafını çekerken okumaya da başladım: “Şühedayı asakirin-i Kayseri (Kayserili şehit askerler) 1336 ( miladi:1920)”… Sinan Tekelioğlu’nun yanında savaşırken düşman tarafından gelen kurşunlarla şehit düşen iki Kayserili şehit askerin mezar taşı idi. Askerler yan yana aynı mezara konmuşlardı.  Mezar taşları üzerinde isimleri bile yazılı değildi. Ama onlardan geriye hatıra bir mezar taşı vardı.  Örcün’de yapılan toplantı ,tarihi bir olayı hatırlama idi. Fotoğraf karesi içinde bir araya gelenler tarihe bir belge bırakmışlardı. Sonraki yıllarda Ali Dinçer rahmetli oldu. Ahmet Narinoğlu’nun İstanbul Kağıthane kaymakamlığına tayini çıktı. Prof. Atike Nazik  hanım da ayrıldı Karaisalı’dan.  Kaymakam Nevzat bey ise milletvekili seçildi.  Karaisalı’da adım attığım her yerde tarihin tanıkları ve hikayeleri anlatan insanlarla karşılaştım. Hani derler ya “Şehit kanları ile sulanan vatan toprakları” diye… kulaklarımda yankılanan sözler hep  bu düşünceleri doğruluyordu.  Yaşanan olayların canlı tanığı hep murt çalıları olmuştu Karaisalı’da. Ve “Murtcu” sözleri de Karaisalıları anlatıyordu.

Karaisalı tarihi, sadece günümüzde Karaisalı’nın idari alanını gösteren haritadaki alan ile de sınırlı değildi.  Karaisalı’da gördüklerim, fotoğraf karelerindeki görüntüler ve aynı coğrafyanın tarihinde yaşananları hatırlamak, yazmak gerekiyordu. Yörenin yurt tutulması, insanların isyanları veya mutlulukları…Tarih sahnesinde “hayat hikayesi” olarak yazılanları hatırlamak gerekiyordu. Neler olmuştu ve neler yaşanmıştı  bu coğrafyada! Gelecek nesillere aktaracağımız… Ama bilinmesi gereken.  Hayallar ve duygular canlandı. Mart ayı içinde Karaisalı şehir merkezinde tarihi olaylar ve fotoğraf sergisi açmıştım. Milli Eğitime bağlı okullardan öğretmenler ve öğrenciler sergiyi gezmeye geldiler.  Onların karşısına geçip “-Arkadaşlar 1 Nisan 1920’nin Karaisalı için önemini bilen var mı?” veya bir başka soruda da “-Nisan Tekelioğlu’nu veya bu ülke hayatını ortaya koyan kahramanları tanıyanlarınız var mı?

Veya “ Evinde dedesinden kalma istiklal madalyası olan kimler var?... “-Sizce Kuvayı milliye sözcükleri ne anlama gelir?... Hayata merhaba diyen, sessizce bu sözleri kulaklarında duyan öğrencilerin sessiz bakışları ve hiç konuşmamaları karşısında bu çocuklara, ülkemizin geleceği olan yavrularımıza bölge tarihinde yaşananları yazmak, anlatmak ve özellik de “TOROSLARDA GÖRÜŞÜRÜZ”ün ne anlama geldiğini söylemek haykırmak gerekiyordu.



772 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AlışSatış
Dolar34.652334.7912
Euro36.423936.5699