Tüm köylü toplanıyor el birliği ile misafirlere ikram yapmak için çabalıyoruz. Bizim çocukluğumuzda yemek yapılır avluya getirilirdi. Son 10 yıldır fırında çörek yapıyoruz, yemekten daha iyi oluyor" İHLAS HABER AJANSI'NIN ÖZLE HABERİ Adana'nın Karaisalı ilçesine bağlı Beydemir köyünde yaklaşık 500 yıllık bir gelenek yaşatılıyor. Bayram sabahı erkekler caminin yolunu tutup, aynı safta yine aynı niyetlerle namaz kılarken, kadınlar ise imece usulü kahvaltı hazırlayıp, 'bayram sofrası' kuruyor. Bölgenin tek camisinde bir araya gelen köylüler, aynı sofrada karnını doyurup, 'Ecevit Ocağı'nda pişirilen çaylar eşliğinde bayramlaşıyor.
185 hane ve yaklaşık 550 nüfusu ile öne çıkan Beydemir köyü, 500 yıldan bu yana sürdürüle gelen bir geleneğin de günümüzdeki temsilcisi olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda da Türkiye'nin ilk milletvekillerinden biri olan 'Musavit Hoca' olarak da bilinen Ahmet Atıcı tarafından kurulan köy, kadın nüfusunun fazlalığı ile de farklı bir kimlik ortaya koyuyor. Geçmişte bölgedeki tek camiye sahip olan köy, bu özelliği itibari ile de geçmişe 500 yıla kadar uzanan bir geleneği de gelecek kuşaklara taşıma gibi bir misyon üstleniyor. Camiye gelen köylüler, burada namazını kılıp dini vecibesini yerine getirirken, açlıklarını gidermek için de herkes yanında getirdiği erzakını diğer köylüler ile paylaşıyor.
SOHBETLER 'ECEVİT OCAĞI'NDA PİŞEN ÇAYLAR İLE KOYULAŞIYOR
İmece usulü kurulan sofralarda, birlikte kahvaltı yapılırken, köy sakinleri arasındaki bağlar da güçlendiriliyor. Zamanla bölge köylerine de camiler inşa edilmesine rağmen, bu gelenek bugün de devam ediyor. Her bayram olduğu gibi bu Ramazan Bayramı'nda da günün ilk saatlerinde erkekler caminin yolunu tutarken, kadınlar ise odun ateşinin başına geçip imece usulü çörek yapıp, kahvaltı hazırlıyor. Erkekler de bayram namazının ardından önce kendi aralarında bayramlaşıyor, ardından da kurulan 'bayram sofrası'nda aralarındaki dostluk bağlarını güçlendiriyor. Sohbetler ise köyde; 'Ecevit Ocağı' olarak adlandırılan ve kömür ateşinde pişirilen çaylar ile koyulaşıyor.
"DİĞER KÖYLERDE DE CAMİ AÇILINCA KATILIM SAYISI AZALDI"
Din adamı Mehmet Kara, 500 yıldan bu yana sürdürüle gelen geleneği ise şöyle anlatıyor; "Geçmişte diğer köylerde cami olmadığı için insanlar merkezi noktada yer alması nedeniyle Beydemir'de yer alan bölgenin tek camisine geliyordu. Köy halkı da kollarının altına ekmeğini, ellerine de yemek tabaklarını alarak cami avlusuna gelerek, misafirleri için cami avlusunda ikramda bulunuyordu. Ancak belirli bir süreçten sonra diğer köylere de camiler yapılmasının ardından namaz için köyümüze gelen misafir sayısı azaldı. Katılımı arttırmak için cami civarına bir fırın yaptırdık. İlgili arkadaşların da iştiraki ile sponsor kardeşlerimizin de yardımlarıyla bu gelenek en hızlı şekilde, en güzel biçimde devam ediyor. Bu geleneklerin bitmesi demek, ayrımcılığın yeniden doğması demektir. Biz buna müsaade etmeyeceğiz ve inşallah bu birlik devam edecek" dedi.
"KÖYLÜLER ARASINDAKİ BİRLİK VE BERABERLİK BAĞLARI GÜÇLENİYOR"
Köy muhtarı Kadir Tanrıverdi, söz konusu gelenek ile birlikte köy sakinleri arasındaki birlik ve beraberliğin pekiştirilmesi noktasında önemli bir adım atılırken, yıllardır sürdürüle gelen geleneği, gelecek kuşaklara da aktarabilmenin çabası içinde olduklarını anlattı. Her yıl bayramda bir aile geleneksel kahvaltı sofrasının kurulması için gerekli gıda maddelerini temin edip, bir bakıma 'sponsorluk' yaparken, bu yılki sofra ise Atıcı Ailesi tarafından kuruldu. Ailesi adına konuşan Ahmet Atıcı ise, geçtiğimiz yıl babasını kaybettiğini, bu nedenle hem bir hayır duası almak, hem de geleneğin sürdürülmesi adına bu yılki, sorumluluğu kendilerinin üstlendiğini dile getirdi. Avcı, "Geleneksel organizasyonumuza ev sahipliği yapmak bu yıl bize nasip oldu. Bu geleneğimizi sürdürmekten dolayı mutluyuz" ifadesini kullandı.
"BU GELENEĞİ TÜRKİYE GENELİNDE YAYGINLAŞMASINI İSTİYORUZ"
Yaklaşık 500 yıldan bu yana sürdürülen bu geleneğin, Adana ve Türkiye genelinde de yaygınlaşmasını istediklerini anlatan Sabahattin Demirci, bu geleneği her bayramda bir ailenin üstlendiğini dile getirdi. Demirci, "Biz de bu geleneğimiz devam etsin istiyor ve arzu ediyoruz; çok da güzel oluyor. Bizi en çok memnun eden buradaki birliktelik, cenazede, bayramlarda küskünlükler, dargınlıklar, bir anda ortadan kalkıp herkes kol kola, yan yana aynı sofralardan yemek yemesi çok güzel bir şey. Bunu inşallah Türkiye genelinde herkes görür, örnek olur diye düşünüyoruz. Ben çocukluğumdan beri bu etkinliği bilirim, hiç bozulmadan devam ettirilen geleneğimiz" diye konuştu.
"SABAH 3'TE FIRIN BAŞINDA TOPLANMAYA BAŞLIYORUZ"
Köy sakinlerinden 66 yaşındaki Ümay Erdoğan, bu yıl 500 kilo un ile oluşturulan hamurlardan diğer köylü kadınlar ile birlikte imece usulü çörek yaptıklarını anlattı. Gelen misafirlere peynir, zeytin ve helvadan oluşan kahvaltı sunulduğunu vurgulayan Erdoğan, "Eskiden köyümüzün geleneği yemek yapılır verilirdi, o kalktı ve fırın yapılınca maya çörek yapılmaya başlandı. Kahvaltı yemekten daha iyi oluyor. Herkesin getirdiği kahvaltılıklar düzenleniyor, gelen misafirlere ikram ediliyor. Bayram günü sabah saat 3'te geliyoruz bu ocağa, fırını yakıyoruz. Tüm köylü toplanıyor el birliği ile misafirlere ikram yapmak için çabalıyoruz. Bizim çocukluğumuzda yemek yapılır avluya getirilirdi. Son 10 yıldır fırında çörek yapıyoruz, yemekten daha iyi oluyor" ifadesini kullandı. 65 yaşındaki Gülay Ünaldı da, çayların 'Ecevit Ocağı' olarak adlandırılan, özel bir ısıtma sistemi ile hazırlandığını söyledi. Ünaldı, "Bu ocağa 'Ecevit' ismi verilmesinin nedeni; Ecevit Hükümeti döneminde yaşanan kıtlıktı. O zamanda böyle bir çözüm bulunmuş ve adı da 'Ecevit Ocağı' olmuş" dedi.
|