Sinan Tekelioğlu’nun sakallı, kalpaklı, elinde savaş esnasında kullandığı değnek ve tarihi kıyafeti ile ayakta gösteren görüntüsü kabartma heykel olarak hazırlanmış ve duvarı yerleştirilmişti.Yıllar önceydi ve takvimler 31 mart 2000 tarihini gösteriyordu. Karaisalı’nın Örcün köyünde Sinan Tekelioğlu’nin milli mücadele esnasında karargah olarak kullandığı köy evinin koruma altına alınması dolayısı ile tören yapılacağını haber aldım. Adana’dan Kuvayı Milliye Derneğinden arkadaşlar ile birlikte Örcün köyüne gidildi. Köyün orta yerinde caminin yanı başında bir köy evi Sinan Tekelioğlu tarafından karargah olarak kullanılmış. Sinan Tekelioğlu’nun sakallı, kalpaklı, elinde savaş esnasında kullandığı değnek ve tarihi kıyafeti ile ayakta gösteren görüntüsü kabartma heykel olarak hazırlanmış ve duvarı yerleştirilmişti. 1 Nisan 1920 tarihinin “Karaisalı Kuvayı Milliye Bayramı” olarak kutlanması kararını alan o günlerin Kaymakamı Ahmet Narinoğlu (Adana Vali yardımcısı göreviyle) toplantıda idi. Karaisalı Kuvayı Milliye bayramını canlandıran Kaymakam Nevzat Korkmaz, Çakallı köyünden Zeki Küstü, İncirgedikli Karboğazı savaşında esir düşen Fransızların kısa süre Fransız askerlerin tutsak olarak kaldığı tarihi konağın sahibi Ali Dinçer, Hasan Hüseyin Çulhaoğlu, Üniversite’den Prof. Dr. Atike Nazik de orada idiler.
Sinan
Tekelioğlu ve kuvayı milliyecileri hatırlama toplantısı sürerken bir an için
karargahın bahçesinde zambak çiçekleri arasında üzeri Osmanlıca yazılı mezar
taşına gözlerim ilişti. Fotoğrafını çekerken okumaya da başladım: “Şühedayı
asakirin-i Kayseri (Kayserili şehit askerler) 1336 ( miladi:1920)”… Sinan
Tekelioğlu’nun yanında savaşırken düşman tarafından gelen kurşunlarla şehit
düşen iki Kayserili şehit askerin mezar taşı idi. Askerler yan yana aynı mezara
konmuşlardı. Mezar taşları üzerinde isimleri bile yazılı değildi. Ama
onlardan geriye hatıra bir mezar taşı vardı. Örcün’de yapılan toplantı, arihi
bir olayı hatırlama idi. Fotoğraf karesi içinde bir araya gelenler tarihe bir
belge bırakmışlardı. Sonraki yıllarda Ali Dinçer rahmetli oldu. Ahmet
Narinoğlu’nun İstanbul Kağıthane Kymakamlığına tayini çıktı. Prof. Atike
Nazik hanım da ayrıldı Karaisalı’dan. Kaymakam Nevzat bey ise
milletvekili seçildi. Karaisalı’da adım attığım her yerde tarihin
tanıkları ve hikayeleri anlatan insanlarla karşılaştım. Hani derler ya “Şehit
kanları ile sulanan vatan toprakları” diye… kulaklarımda yankılanan sözler
hep bu düşünceleri doğruluyordu. Yaşanan olayların canlı tanığı hep
murt çalıları olmuştu Karaisalı’da. Ve “Murtcu” sözleri de Karaisalıları
anlatıyordu.
Karaisalı
tarihi, sadece günümüzde Karaisalı’nın idari alanını gösteren haritadaki alan
ile de sınırlı değildi. Karaisalı’da gördüklerim, fotoğraf karelerindeki
görüntüler ve aynı coğrafyanın tarihinde yaşananları hatırlamak, yazmak
gerekiyordu. Yörenin yurt tutulması, insanların isyanları veya mutlulukları…
Tarih sahnesinde “hayat hikayesi” olarak yazılanları hatırlamak gerekiyordu.
Neler olmuştu ve neler yaşanmıştı bu coğrafyada! Gelecek nesillere
aktaracağımız… Ama bilinmesi gereken. Hayallar ve duygular canlandı. Mart
ayı içinde Karaisalı şehir merkezinde tarihi olaylar ve fotoğraf sergisi
açmıştım. Milli Eğitime bağlı okullardan öğretmenler ve öğrenciler sergiyi
gezmeye geldiler. Onların karşısına geçip “-Arkadaşlar 1 Nisan 1920’nin
Karaisalı için önemini bilen var mı?” veya bir başka soruda da “-Nisan
Tekelioğlu’nu veya bu ülke hayatını ortaya koyan kahramanları tanıyanlarınız
var mı? |
1281 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |