Önce Ak Partililer bağırdı yürüyüş yaptı. Yuhalamalar protestolar ve sonrası herkese bir müshil ilacı. Hazmedemeyenler müshil ilacı ile rahatladılar rahatlamayanlar ise sineye çektiler. Sonra MHP'liler bağırdı istemezuk gelirse istifa ederik feryatlar isyanlar. Sonrasında alıştılar hep beraber ihale kavgaları ve kadrolaşma sonrasında alıştılar sevdiler ve cezaevine uğurladılar. Şimdi CHP’liler bağırıyor istifa ederiz, yakarız, yıkarız, cesedimi çiğnemeden partimize gelemez, fosillerle işimiz yok gençlerle yola devam edeceğiz vs nakaratlar. Yukarıdaki geçmiş ve gelecek manzaraları Aytaç Durak klasiğidir. Geçmişe bakıp geleceği kestirmek hiçde zor değil. Bağırıp çağıranları Aytaç Durak CHP’ye gelip aday olduğunda göreceğiz. Şimdilik meydan okuyanların nasılda idarei maslahat hikâyeleri anlattıklarına şahit olacağız. Seçimden sonra CHP milletvekilleri teşkilatları Büyükşehir belediyesinden ihale alma peşine düşecekler yakınlarına eş dostlarına kadro kapma yarışına girecekler. Bu defa da MHP ve Ak Parti muhalefet rolünde bağırıp çağıracak. Aslında hikâye değişmiyor. Ak Parti'ye gelirken tabana anlatılan hikâye Aytaç Durak kazandıktan sonra istifa edecek bilmem kaç ay sonra yerine Ali Gören gelecek o yüzden 1. Sıra meclis üyesi oldu hikayeleri tekrar ediyor. Şimdi aynı hikaye Akif Kemal Akay için uyarlanıp anlatılıyor. Seçilecek 6 ay sonra istifa edecek yerine Akay gelecek. Aslında tartışmaya gerek bile yok. Ortada oyu olan bir kişi var. Ve her seçimde kazanıyor ve her seçimden sonra Adana kaybediyor. Partilerde bunu pekâlâ biliyor.
Partiler Adana'nın kaybetmesine karşılık partilerinin kazanmasına endeksleniyor. Adeta kazanmak için şeytanla bile seçime gireriz mesajı veriyorlar. Aslında çok eskilerden gelen denklem tekrarlanıyor. MHP şimdilik emin ellerde Hüseyin Sözlü ile MHP kapısı sağlama alındı. Şimdi CHP kapısı emin ellere teslim edilmeye hazırlanıyor. İş bitti bitecek gibi. Sırada Ak parti kapısı var. Ak parti kapısı da emin ellere teslim edilebilir ise yüzyıldır sahnelenen tiyatro yeninden bir kez daha sahneye konulacak ve biz tıpkı Kemal Sunal Filmleri gibi yüzyıllar boyu bıkmadan usanmadan seyredeceğiz. Ve film bittiğinde Salakoğlan Kemal Sunal'mı yoksa biz miyiz karar verememiş olacağız. Ve filmi 5 yıl sonra yeniden izlemeyi tercih edeceğiz. Sonra aileler arası yarış yeniden başlayacak. Seçim kampanyaları arasında ideolojinin de fikriyatında sözünde idollerinde davanın da içine edilip defalarca tecavüz edilecek fakat hiç kimse bunun farkına varamayacak.
Aslında olacaklar belli. Ailelere ve monşer artıklarına kapatılma ihtimali olan tek kapı Ak Parti kapısı bunca olaydan sonra Ak Parti kapısında sahip olunamaz ise halk olarak kapıları da sahiplerini de daha yoğun tartışıp halk olarak duruma el koymamız gerekecektir. |