Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi188
Bugün Toplam1146
Toplam Ziyaret1823836

"Kaleminden devrimci kanı akıyordu"

Yaşar Kemal’in solunum güçlüğü çekmesi nedeniyle hastaneye kaldırıldığını öğrenince sarsıldım.

 91 yaşındaydı, sağlık sorunları yaşaması normaldi. Adanalı bir yazar, iyiliklerini gördüğüm bir büyüğüm olduğu için çok etkilendim. Yoğun bakımda şimdi, şuuru kapalı bir biçimde.

1987 yılında İstanbul'a geldiğimde tanıştık. Ailemin Karaisalı ilçesindeki Yörüklerinden olduğumu söyleyince ‘Çeçeli Mustafa’ dedi. Çeçeli, Karaisalı’nın eski adıydı. Her karşılaşmada da Çeçeli Mustafa diye çağırmaya devam etti. 

Hayat hikayesini kendisinden dinlemedim. Kitaplardan öğrendiğime göre, Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak 1923 yılında, Van’da dünyaya gelmiş. Adana'da Türkmen köyü olan Gökçedam'da tek Kürt ailenin çocuğu olarak büyümüş. Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe, köyde ise Türkçe konuşurmuş.. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'nda gelmiş, Adana'nın Osmaniye ilçesine. Zaman zaman görüşüp sohbet ettiğim, desteğini aldığım bir hemşerimdi. Hep dostluğunu ve iyiliğini gördüm. 

Sağlıklı günlerinde kameranın karşısına oturtup konuşturmadığıma, hayat hikayesini anlattırmadığıma, belgeselini yapmadığıma çok pişmanım şimdi. Çok isterdim “Beş yaşındaydım, camiye gittik, babamı öldürdüler..” diye anlatsaydı yaşadıklarını, ne kadar güzel olurdu. Sohbetlerinde Adana’daki anılarını da anlatırdı. İstanbul’daki edebiyat ortamına ilişkin değerlendirmeleri beni çok etkilemiştir. Çağaloğlu anıları bir destandır. Yaşar Kemal, sözü bitmemiş bir yazardır; anlattıkları, anlatmadıkları yanında çok küçük kalır.

Köy yerinde yetim kalınca nasıl okuyacaktı? Çocuk yaşta çalışmaya başladı bu yüzden, çeşitli tarım işlerinde.. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42) yaptığını söyleşilerinde anlattı durdu. O çocukluk ve gençlik yıllarında dolu dolu yaşadığı hayat, sanatının kaynağı oldu. Pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yapmasaydı onca eseri nasıl yazacaktı? Mangal gibi yüreği vardı, akıllıydı ve hayatı sorgulayıp durdu. Sorgulanmamış hayat yaşanmaya değmeyeceğinden bunu edebiyat üzerinden yaptı. Erdemleri savundu, özgürlük mücadelelerini destekledi ve insanımızın adalet isteğini dile getirdi sürekli.

Çukurova’dan, Toros köylerinden derlediği ağıtlarından oluşan ilk kitabı “Ağıtlar”, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınlandığında henüz 20 yaşındaydı. Türküler ve ağıtlar, onun ilk estetik tecrübesiydi sanki. Bir söyleşide ilkokula başlamadan önce, şiirle sanat çalışmalarına koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anlatmıştı. Çocuklukta saz çalmaya başladı ama arkadaşı Aşık Mecit kadar hiçbir zaman iyi çalamadı. Annesi yüzünden sazı "berbat" çalmaktaydı. "Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecit’le Kadirli’de bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum.” diye açıklamıştı, aşıklık yolunda önüne çıkan engeli.

Başlangıçta çeşitli yayımlarda Kemal Sadık Göğceli adı ile yazarken dikkat çekti ama Cumhuriyet gazetesine girince Yaşar Kemal oldu ve edebiyat dünyasında da bu takma adıyla tanındı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü Cumhuriyet’te tefrika edildi. İnce Memed'i 1947'de, 24 yaşında yazdı. İnce Memed'i yazma nedeni, eşkiya olan amcasının oğlunun dağda vurulmasıydı. Çocukluğu, eşkiyalığın içinde geçmişti, onların dünyasını iyi biliyordu. Dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, Çukurova’da, Toros dağlarında 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi bir söyleşisinde. İnce Memed’deki "Çakırdikeni" hikayesini Remzi Bey’den dinlemişti. Yaşar Kemal, Remzi Bey’den çok eşkıya hikayesi dinledi ve ondan "eşkıyalığın felsefesini" öğrendi..Bana eşkıyaların tek parti döneminde aynı zamanda siyasi muhalifler olduğunu da söylemişti. Onun muhalif duruşunda, üslubunda ve kitaplarındaki o hak arama kavgalarıyla örülü destansı anlatısında eşkıyalarla olan hatıralarının etkisi var. Yaşar Kemal’in kaleminden eşkıya kanı, devrimci kanı akıyordu adeta.. Yaşar Kemal'in edebi çalışmalarında halka dönük bir düşünce hakim oldu ve bunu, bir yerde politik düşünce ile birleştirerek yürüttü.
 
Yaşar Kemal kitaplarında Adana'nın tarihinden, Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlandı. Anlatılarındaki gürül gürül akış, yüksek orandaki lirizm hiç kuşkunuz olmasın ki Çukurova türküleridir, ağıtlarıdır. Bıraktığı onlarca kitapta kendimden parçalar bulmuşumdur hep. Allah'tan şifa diliyorum.



655 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957