Buğday hasadının başladığını hatırlatan Karademir, “Ülkemiz üretiminin yaklaşık yüzde 5-6’lık kısmının karşılandığı ilimizde buğday hasadı ne yazık ki yine sancılı başladı” dedi.
Türkiye’nin her bölgesinde, her türlü iklim ve toprak koşulunda buğday tarımı yapılabildiğine vurgu yapan Karademir, 350 ile 1150mm yağış alan her bölgede yetişen buğdayın gerek dünyada gerek ülkemizde en fazla üretimi yapılan tarım ürünü olduğunu belirtti.
Ülkemiz üretiminin yaklaşık yüzde 5-6’lık kısmının karşılandığı ilimizde buğday hasadının sancılı başladığını söyleyen Karademir, açıklamasını şöyle sürdürdü;
İTHALATA 9,2 MİLYAR DOLAR
“1990’lı yıllardan beri ülkemiz tarımında uygulanan neoliberal politikalar buğday fiyatı oluşumunda kendini gösterdi. Üreticiler ürettikleri buğdayı piyasanın acımasız çarkları içerisinde ne yazık ki maliyetinin altında satmaya başlamışlardır. Yanlış tarım politikaları sonunca ülkemizde 2000’li yıllarda buğday üretimi 22 milyon ton iken 2014 yılında çeşitli sebeplerle 19 milyon tona gerilemiştir. Aynı yıllar içerisinde ülke nüfusumuzun yaklaşık 10 milyon kişi arttığı göz önünde bulundurulursa bu üretim düzeyi ciddi bir tehlike teşkil etmektedir. Yine bu dönemde ne yazık ki tarım ürünlerinde ithalatçı durumuna düşürülen ülkemiz bu yıllar arasında toplam 31 milyon ton ithal ederek yurt dışına 9,2 milyar dolar bir kaynak akıtmıştır.
TMMOB’ye bağlı Ziraat Mühendisleri Odası Adana şubemizin tarla bitkileri komisyonunun yapmış olduğu çalışmalar sonucunda 2015 yılı buğday maliyetinin 0,90 TL/kg olduğunu tespit etmiş olup satış fiyatının karlılık ve sürdürülebilir bir üretim için 1,1 TL bazında gerçekleşmesi gerekmektedir. Bölgemizde üretilen buğdayın turfanda olması ve diğer bölgelerde yetişen buğdaylara piyasa oluşturması açısından önem arz etmektedir.
Tarım üreticileri buğdayın sonraki tarımsal faaliyetlere finans oluşturması ve stratejik önemi açısından buğday üretiminden para kazanmak zorundadırlar. Aksi durumda üreticiler kırsalı terk edip kentlerin varoşu olmaya, vasıfsız işçi kitleleri oluşturmaya ve madenlerde ölmeye devam edeceklerdir. Tarımsal istihdamın hızlıca azaltılması ancak şehirlerde bu insanlara istihdam olanaklarının yeterince yaratılmaması, toplumsal bir tehlike yaratmaktadır. Son yıllarda yaratılan işsizler ordusu hem çalışan insanların çalışma koşullarının kötüleşmesini hem de suç oranlarının artmasını tetiklemiştir.
İşçilerin insanca koşullarda çalışması, çiftçilerin tarımdan, yerinden, yurdundan kopartılmaması için, Yeni Soma’lar, Ermenek’ler yaşamamak için Siyasi iradeyi tarıma ve çiftçiye sahip çıkmaya davet ediyoruz. Tarım ürünleri piyasası tüccarların insafına bırakılmamalıdır. Siyasi iradeyi, Devletin yapacağı müdahil alımlar ile, halkımızın temel besin maddesi olan buğdaya sahip çıkmaya davet ediyoruz.”