Akşam Gazetesi’nden Elif DEMİRTAŞ BİLİR yazdı. Mutlaka okuyunuz
Son yıllarda evlilik programları ekranlara damga vurmuş durumda. Hemen hemen her kanalda farklı isimlerle yayınlanan aynı amaca hizmet eden bu programlara katılanların asıl amacı sadece evlilik diyebilir miyiz? Geçtiğimiz gün Radyo ve Televizyon Üst Kurulu RTÜK Başkanı Prof. Dr. İlhan Yerlikaya'nın "Evlilik programları çığrından çıktı. Buralarda çok kötü şeyler oluyor. Ağzımıza alamayacağımız şeyler söyleniyor. Evlilik programlarındaki o sözlerin bazılarını burada söylesem ve bunlar televizyonda yayınlansa RTÜK olarak o kanala kapatma cezası vermemiz gerekir. İş o kadar kötü boyutlara gidiyor. Yayıncı arkadaşları uyarıyoruz, bu konuda RTÜK'ün de milletimizin de hassasiyeti var" şeklindeki açıklamasının ardından tekrar gündeme oturan bu programlarla ilgili herkes aynı soruyu soruyor. PROGRAMDA YAŞANANLAR GERÇEK Mİ YOKSA KURGU MU? Stüdyoda tribün olarak adlandırılan ve aylardır aynı yüzleri gördüğümüz o kişiler cast ajansından mı? Bu soruların net cevabı bilinmediği gibi tüm bu belirsizliklere ve soru işaretlerine rağmen görünen o ki bu programlar oldukça revaçta. Toplumun büyük bir kısmı onaylamasa da izlemekten keyif alıyor. PEKİ UZMANLAR BU KONUDA NE DÜŞÜNÜYOR? Bir dönem evlilik programlarına uzman olarak konuk olmuş evlilik-ilişki Terapisti Serhat Yabancı ile konuştuk: Katılanların çok azının amacının evlilik olduğunu belirten Yabancı sözlerini şöyle sürdürdü...Evlilik programlarına katılanların standartları yüksek. 2012 yılında evlilik programları ile ilgili yaptığım ankette, katılımcıların çoğunun konfor arayışlarının ön plana çıktığı, izleyicilerin de çoğunun hem izleyip hem de onaylamadığını tespit ettim. 2013 yılında çıkan Unutmak mı Affetmek mi kitabımda da evlilik programlarına özel bir bölüm ayırmıştım. "Katılımcıların çoğu, dengini değil, kendisinden daha üstün olanı aramaktadır. Kriterlerin çoğu ekonomik niteliklidir. Bazıları ekranı bırakmamak ve tanınmak, ayrıca koltuğunu kaybetmemek için gelen taliplerini türlü bahanelerle reddetmektedirler.""Programa katılan bireyler buraya kadar çıktığıma değecek biri olsun düşüncesi ile yüksek standartlar gözetip buna göre hareket etmektedir. Bu nedenle kendilerini ekran önünde daha fazla yüceltirken, gelen taliplerini de beğenmeyerek küçümsemektedirler." "Genelde, narsistlik ve kararsız kişilik özellikleri taşıyanların daha fazla tercih ettiğini söyleyebilirim. İzlediğimde, genelde kendini yüceltenler ile ne istediğini bilmeyenlerin çokluğu dikkatimi çekiyor." TOPLUMU NASIL ETKİLİYOR? Evlilik programlarını takip etmeyi toplum olarak seviyoruz. İzleyenlerin çoğunluğu yaşananları onaylamasa da izlemekten de vazgeçmiyorlar. Bu programların toplumu nasıl etkilediğini ise şöyle açıklıyor Serhat Yabancı: Bence alt yapısı sağlam kimse evlilik programlarını ciddiye almıyor. İzliyor olsa dahi etkilenmiyor. Tahmin ettiğimiz kişinin ahlakını bozduğunu ya da çok olumsuz etkileri olduğunu söylemek zor. Kimsenin evlilik algısını evliliğe bakış açısını değiştirmiyor. Fakat ortada bir gerçek var ki, programlar Türkiye'nin evlilik şeklini ve içeriğini yansıtmıyor. Yansıtmadığı için de izlerken kimse kendinden bir parça görmüyor. Sadece ergenler ve çocuklar için kafa karışıklığından bahsedilebilir ki bu her program için geçerlidir. "Yapımcılar için programın skoru, evlendirme sayısı ile ölçülüyor. Bu nedenle de adaylara baskı fazla. Görev aldığım programlarda adaylardan sonradan çok mailler aldım. Zorlamalar, otelden çıkarma tehditleri, ayrılmak için sahte nişan yapanlar gibi. Bu programların öncelikli olarak canlı yayınlanmasının engellenmesi gerekir. Bu kadar farklı insanın bu kadar hassas bir konuda bir arada olması ciddi bir risktir. Yayının canlı olmaması kontrolü arttırır.Diğer yandan, adaylar ile daha net anlaşmalar yapılmalı. Mesela 1 ay dan fazla kimse koltuklarda oturmamalı." PROGRAMDA YAŞANAN KAVGALAR NE KADAR GERÇEK? Programların en dikkat çeken yönü kişiler arasındaki kavga ve çatışmalar diyebiliriz. Kim, kiminle görüşüyor, biri diğerine ne demiş? Olaylar, aşklar, atışmalar, tartışmalar, programı terk edenler, sinir krizi geçirenler... Yaşananlar gerçek mi yoksa kurgu mu? Bu sorunun cevabını programlarda konuk terapist olarak görev alan Yabancı, kendisinin de tanık olduğu bir durumu aktardı: "Programlardaki tartışmaların çoğu yapımcının gazıyla oluyor. Bir yandan yapımcı tabiri doğruysa 'saldır' komutu veriyor. En aktif ve en saldırgan, tartışması en hararetli olan kişinin eline mikrofon veriliyor ve sonrasını izliyoruz zaten. Diğer yandan cast ajanslarından sahte adaylar getirilebiliyor." Bazı durumlarda insanlar ister istemez şaşırıyorlar böyle güzel kızlar-yakışıklı erkekler neden reel hayatta sevgili bulamıyor? diye. Oysa gördüğümüz kişilerden bazıları cast oyuncuları ve o oyuncular bu durumdan tamamen habersiz olarak gelen adayları reddediyor, bir bakıma gururları ile oynuyorlar. Adaylar ile taliplerin çok sıkıştırıldığını belirten Yabancı, sadece tanışmak için fırsat verilmesi gerektiği görüşünde. "Adaya ya da talibe hemen ne hissetiğinin sorulması yanlış. Erkeğin ilk baştaki duygusu beğenme, kadının duygusu ise zamanla oluşmaktadır. İlk başta bir şey hissetmesi zor ve hissetmiş olduğu o duygu her neyse hatalı olur. Çünkü erkek önce beğenir sonra tanımak ister, kadın ise önce tanır, tanıdıkça duyguları netleşir." "Kitabımda da vurguladığım üzere, evlilik programlarını izleyenlerin neredeyse %90'ı hem izliyor hem de onaylamıyor. Bu demek oluyor ki izleyiciler için sadece eğlence niteliği var." "Bir de mahreme yönelik ilgi ve başkasının hayatına olan karşı duyulan merak duygusu bu programların çok ilgi görüyor olmasının başlıca nedenleri arasında.Toplum taraf olmayı seviyor. Kız tarafı, erkek tarafı.. İnsanlar sokakta gördüğü çiftler ile ilgili de yakışıyor, yakışmıyor diye değerlendirebiliyor." |
441 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |