HABER: MEHMET DEMİREL BABACANOĞLU
Hülya Atakan, Tarsus doğumlu. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Sosyal Bilimlerde okudu. Resim eğitimini Mustafa Dulda Atölyesi’nden aldı. Tarsus Ressamlar Derneği kurdu. Bu derneğin beş yıl başkanlığını yaptı. Resim sanatları projesini yetkili ilgili birimlerin destekleriyle Tarsus Köyleri okullarında uyguladı. Öğrencilere sanatsal eğitim verdi. Birçok karma sergiye katıldı. On bir kişisel sergini açtı.
Sergide, Büyükşehir Belediyesi Başkan yardımcısı Ramazan Akyürek, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Cafer Esendemir, Genel Sekreter Ömer Üney, Büyükşehir Belediyesi Müzeler Kültür Müdürü Yusuf Delikoca, Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi Birnur Araldemir, Adana Ressamlar Derneği eski başkanlarından Meliha Özgürbüz, Korat Sanat Galerisi Yönetmeni Rahime Korkut ve sanatseverler, konuklar bulundular. Serginin açılışını Başkan yardımcısı Ramazan Akyürek’le birlikte gerçekleştirdiler.
Sergide yer alan tablolar genel olarak sıcak renklerle, özgün çizimlerle oluşturulmuş, betimlenmiş, birlikte bakalım:
Dağ yüzünde yamacında kibrit kutuları gibi sıralanmış evler denize doğru sokuluyorlar; deniz köpükleri yalıyor uçlarını, kayalara vuruyor çırpıntılarını.. İnce dokunuşlarla köpükler, evler resmediliyor.
Taşköprü görüntüsüne ne demeli. Hemen Adana Kalesi sırtında. Evler uzanıyor Seyhan boyunca. Nerede derseniz, kale? Yok bugün. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa 1840 yılı başlarında patlatmış kaleyi. Yeniden de yapan olmamış; yazık! Her kentin kalesi var, Adana’nın yok!
Bay/bayan portreleri eskiden geliyor. Yüzler hüzünlü, saçlar kıvrışık bukleli, dolaşık, koyu/açık kahverenk. Bay portresinde tunç rengi sarısı… Antik insan… Dünden bugüne anlatıyor bize geçmişi.
Şu ibrik, elimizi yüzümüzü yıkadığımız, temizlik işlerinde kullandığımız ibrik… tanımayan yoktur sanırım. Ama bu ibrik Osmanlı ibriği. İbrik için kim bilir ne romanlar yazılabilir. Anımsatıyor Atakan bunları… Kurguladığı düzlem üstünde resmetmiş. Ona ibrik değil bir sanat yapıtı olarak bakıyorsunuz… Hangi ustaların elinden geçmiş?…
İşte bir tsunami/işte bir sel baskını… kaç kez izledik çıplak gözle biz bunları? Felaket. İçinde yüzüyor kol bacak gövde… otomobil ev… falan filan! Doğanın öfkesi… Doğayı korumayanlar yüzünden insanlar bu öfkeyle daha çok karşılaşacaklar… korumayanlar ise takdiri ilahi deyip geçecekler… kendi cinayetlerini örtecekler böylece! Atakan, bu doğa olaylarını da bir sanat yapıtı olarak sunuyor bize…