Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi199
Bugün Toplam1060
Toplam Ziyaret1823750

BAHÇELİ, “FETÖ KALKIŞMASINA "KONTROLLÜ DARBE" DEMEK, HER ŞEYDEN ÖNCE AKLIN İNKÂRIDIR”

Bahçeli, “15 Temmuz FETÖ kalkışmasına "kontrollü darbe" demek, her şeyden önce aklın inkârı, vicdanın itlafı, yalın gerçeklerin imhasıdır. Buna da hiç kimsenin hakkı olmayacaktır” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Meclis Grubu Başkanı Osmaniye Milletvekili Devlet Bahçeli, “15 Temmuz FETÖ kalkışmasına "kontrollü darbe" demek, her şeyden önce aklın inkârı, vicdanın itlafı, yalın gerçeklerin imhasıdır. Buna da hiç kimsenin hakkı olmayacaktır” dedi.

15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik  Günü nedeniye özel olarak toplanan TBMM’de grubu adına konuşan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin konuşması sık sık . AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlarla kesildi. Bahçeli konuşmasında, “FETÖ işgal girişimiyle ilgili millî bir mutabakatın varlığı şarttır. 15 Temmuzun üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, bu konuda ısrarla kutuplaşma ve kısır kavgaların yaşanması istiklalimizin açısından alarm ve acı verici bir kayıptır. Düşman bellidir, kanlı teröristler belirgindir; açtıkları nifak çukuru, kazdıkları fitne kuyusu gözler önündedir. O hâlde 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışması üzerinde niçin hemfikir olamıyoruz? Neden hep birlikte zalimlere karşı gelemiyoruz? Niye hakkın, hakikatin ve halkın etrafında tek nefes olamıyoruz? Nedir bizleri ayrı düşüren? Nelerdir aramıza giren? 15 Temmuz Türkiye'ye suikast iken, milletimizi yıkmaya yönelik bir cinayet olduğu besbelli iken, var olan görüş farklılıklarını nasıl izah edip neye yormalıyız?” diye sordu.

Bahçeli şunları söyledi: 

"15 Temmuz FETÖ hain saldırısına korkusuzca direnen, kanlarının son damlasına kadar mücadele ederek destan destan büyüyen aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. O zulmet dolu gecede fedakârca, kahramanca ardını önünü düşünmeden işgalcilerin karşısına dikilen gazilerimize, elbette büyük Türk milletine şükran ve saygılarımı sunuyorum.

Hiç şüphe yok ki Türk milleti tarih boyunca nice badire ve belaları alt etmeyi, üstesinden gelmeyi başarmıştır. Bundan hepimiz gurur duymaktayız. Var olmanın bir bedeli vardır ve bu gerçek, millî vicdan tarafından bilinmektedir. Üzerinde yaşadığımız çetin ve zorlu coğrafyada yaşamanın herhâlde ağır sonuçları olacaktır, nitekim bu zamana kadar da olmuştur. Türk milletinin hedefte olması, kutlu varlığı üzerinde oyunlar oynanması tesadüfi görülmemelidir. Kaldı ki böylesi bir husumet ve ihanet kuşatması yeni de değildir. Aklımızı başımıza almazsak, millî birlik ruhunu kaybedip birbirimize düşersek açık açık uyarıyorum ki ya bizi bu vatandan söküp atacaklar ya da burada bizi gömüp üzerimizden aşacaklardır. Hesap budur, emel budur, vahşi gaye bundan ibarettir.

15 Temmuz öncelikle bir darbe teşebbüsüdür. Ayrıca, taktikçileri, teorisyenleri, kuryeleri, taşeronları, planlayıcıları, sahadaki tetikçileri belli olan iblisane bir işgal denemesidir. 15 Temmuz FETÖ kalkışmasına "kontrollü darbe" demek, her şeyden önce aklın inkârı, vicdanın itlafı, yalın gerçeklerin imhasıdır. Buna da hiç kimsenin hakkı olmayacaktır.

15 Temmuzda çatısı altında bulunmaktan onur duyduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisi defalarca bombalanmış, kurşun yağmuruna tutulmuştu. Askerî kamuflaj içine saklanmış dar bir kadro, bir avuç yılan milletimize ateş saçmış, millî kurum ve kuruluşlara acımasızca saldırmıştır. Tarih sayfalarını karıştırdığımızda örneğine neredeyse hiç rastlanmayacak alçaklıklar, akla hayale sığmayan şiddet dolu sahneler, meşum ve melun 15 Temmuz gecesinde yaşanmıştır.

Çanakkale'de müstevlilerin yarım bırakmak zorunda kaldıkları zulmü hain FETÖ'cüler tamamlamak istemişlerdir. Millî Mücadele'de kovalanan Türk düşmanları aradan geçen doksan dört yıl sonra bellerini doğrultup devşirdikleri Pensilvanyalı teröristlerle Türkiye'yi önce teslim daha sonra da tepeden tırnağa tasfiye etmeye kalkışmışlardır.

15 Temmuz tarihî bir hesaplaşma, tarifsiz bir hıyanettir. Bir yanda Türkiye, diğer yanda yedi düvel; bir yanda Türk milleti, diğer yanda terör örgütleri ve arkalarındaki efendileri vardır ve taraflar çok nettir.

Fetullahçı terör örgütü Türkiye'ye kastetmek için eline geçirdiği tüm imkânları kullanmıştır. Milletimizin alın teriyle alınan uçaklar, helikopterler kanunsuz şekilde uçurulmuş, tanklar, silahlar 80 milyona doğrultulmuştur.

Bir defa FETÖ işgal girişimiyle ilgili millî bir mutabakatın varlığı şarttır. 15 Temmuzun üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, bu konuda ısrarla kutuplaşma ve kısır kavgaların yaşanması istiklalimizin açısından alarm ve acı verici bir kayıptır. Düşman bellidir, kanlı teröristler belirgindir; açtıkları nifak çukuru, kazdıkları fitne kuyusu gözler önündedir. O hâlde 15 Temmuz FETÖ darbe kalkışması üzerinde niçin hemfikir olamıyoruz? Neden hep birlikte zalimlere karşı gelemiyoruz? Niye hakkın, hakikatin ve halkın etrafında tek nefes olamıyoruz? Nedir bizleri ayrı düşüren? Nelerdir aramıza giren? 15 Temmuz Türkiye'ye suikast iken, milletimizi yıkmaya yönelik bir cinayet olduğu besbelli iken, var olan görüş farklılıklarını nasıl izah edip neye yormalıyız?

FETÖ, asırlardır devam edegelen Anadolu'nun istila komplosunun bu çağdaki adıdır. FETÖ, Müslüman Türk milletine düşman olan batıl, bâtıni ve lanetli çevrelerin küresel ölüm makinesini içimizde ve bölgemizde devamlı çalıştıran Haçlı zihniyetinin su katılmamış bir barbarlığıdır. Eğer biz irkilip kendimize gelmezsek, millî akıl ve şuurda buluşamazsak bu barbarlık son olmayacaktır. Eğer iç barış ve huzur ortamını birlikte temin ve tamir etmezsek biliniz ki yeni saldırılar önümüzdedir.

FETÖ'yü üzerimize salan, millî bünyemize ve devletimize saldırtan şarlatanlar, soysuzlar ve insanlık katilleri sadece bir partiyi, sadece bir şahsı, sadece bir düşünceyi değil, hepimizi, milletimizin tamamını hedef seçmişlerdir.Bunu görmek, bunu artık bilmek lazımdır. Bugün Batılı devletlerin acıklı ve aciz durumları hâlâ 15 Temmuzla ilgili ikircikli ve ikiyüzlü tavırları tehlikenin geçmediğinin, tehditlerinin sönmediğinin somut delilidir. Dost bildiklerimiz arkamızda hançerle dolaşmaktadır. Küresel ve bölgesel stratejik denklemleri aleyhimize kurmak için harıl harıl faaliyette bulunanlar Türkiye'ye pranga vurmak için hazır ve nazır beklemektedir. FETÖ, PKK, PYD, YPG, IŞİD, DHKP-C silahlandırılıp kiralanmışlar, kanlı tezgâhlarını vatan topraklarında ve mücavir alanlarda açmışlardır. Bu terör örgütleri kanalıyla şark meselesi sürdürülmektedir. İslamiyet'in kılıcı Türklerin Anadolu'dan çıkarılması için el ovuşturanlar artık gemi azıya almışlar, son kozlarını oynamaya başlamışlardır.

15 Temmuza mevzi bakmak yerine stratejik yaklaşmak, tehlikeleri kaynağında okuyup oyunu odağında bozmak millî namusun bizlere yüklediği tarihî bir görevdir. Bu görevden kaçamayız, bu göreve yüz çeviremeyiz çünkü gidecek başka yerimiz yoktur, sığınacak başka yurdumuz yoktur. Altında toplanacağımız başka ay yıldızlı bayrağımız da yoktur. Ne yapacaksak burada, Türk milletinin son yurdunda birlikte yapacağız, birlikte başaracağız.

Türkiye Cumhuriyeti'nin omurgası millî kimliktir, egemenlik ve irade ebediyen Türk milletine aittir. Bunu kabullenmek.  Zorluk çıkaranlara "Ne mutlu Türk'üm." sözüyle cevap verecek, göğüs gereceğiz. Bu omurga kırılır, millî kimlik kaybolursa şunu unutmayınız ki bu sınırlar içinde, bu beşerî varlık çerçevesinde devletimizin bugünkü hâliyle yaşamak imkânsızlaşacaktır. Adaletse istenen, yollarda değil, millî vicdanın ta kendisinde bulacağız. Düşman çokmuş, biz onlardan daha çoğuz, daha güçlüyüz, daha diriyiz, bunu göstermeliyiz. Kumpas kuruyorlarmış, alayı birden üzerimize geliyorlarmış, varsın olsun, yeter ki saflarımızı sıkı tutalım, öleceksek de adam gibi, kahraman gibi ama tam bağımsız bir şekilde ölelim. Mağduriyet varsa giderelim ama devlete ve millete kıyanları asla affetmeyelim. Ahlaksızca, arsızca üzerlerine İngilizce "kahraman" yazan tişört giyen Pennsylvania uşaklarını güldürmeyelim, dağınık ve atıl hâle düşmeyelim ABD afiş astırmıyormuş. Onlar insanlığa çoktan afişe olmuşlar. Bırakalım, kendi tuzaklarında boğulsunlar.

Türk Silahlı Kuvvetleri içine yuvalanmış bir kısım darbeci hain ile Mehmetçiği mutlaka ayırt etmek gerekmektedir ve de şehitlerin hepsi ayrım gözetmeksizin eşittir. Her biri bizim için mukaddes, muhteşem bir vatan mücadelesinin elleri öpülesi neferleridir. Mehmetler bizimdir, biz Mehmetiz, kutlu vatan onlardan emanettir.

 

 

 

 

244 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957