Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi127
Bugün Toplam967
Toplam Ziyaret1825613

ATLET POLEMİĞİNE KILIÇDAROĞLU’NDAN YANIT

Kılıçdaroğlu, “Efendim atletle oturulmazmış. Ya sen Adana’ya hiç gitmedin mi, Hatay’a gitmendin mi, Gaziantep’e gitmedin mi, Kilis’e gitmedin mi, Osmaniye’ye gitmedin mi, Mersin’e gitmedin mi? Arkadaş sen nerede yaşıyorsun ya?” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bazen gülünç duruma düşüyor veya düşürülüyor. Adalet Yürüyüşü sırasında karavanda atletli olarak kızıyla yemek yiyen Sayın Kılıçdaroğlu’na veryansın etti.

Kılıçdaroğlu da öyle bir cevaplar verdi ki, Sayın Erdoğan sustu kaldı. Aslında Erdoğan, gereksiz polemiklerle vatandaşı oyalamaya çalışıyor. İnsanların iç çamaşırına kadar inip siyaset (!) yapmak, siyaset midir sizce?

CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, NTV’de yayınlanan "Kılıçdaroğlu Özel" programında Oğuz Haksever’in sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bu röportajda konu atlete geldi. Bakınız neler söyledi:

“Yürüdüm tabi. Her gün 3 veya 4 gömlek değiştirdim. 4 tane ayakkabı değiştirdim. Tabi yemek yemem gerekiyordu, o sıcakta belli aralıklar veriyordum. Gelip hemen üstümü çıkarıyordum. O fotoğrafa bakın, o fotoğrafta yapmacıklı topluiğne ucu kadar bir şey göremezsiniz yapmacıklı. Kızımla yemek yiyorum. Ve o fotoğraf Anadolu’dan sıradan bir ailenin fotoğrafıdır aslında bir Genel Başkanın fotoğrafı değil. Ben o şartlarda yetiştim. Ben saraylara özenen bir insan değilim. Ben evimde huzur içinde oturmak istiyorum. Ben o yemeği kızımla beraber huzur içinde yiyorum huzur içinde. Ben tarihe not düşüyorum. Hangi koşullardan geldim ben milletvekili oldum, Genel Başkan oldum? Ben o tür koşullardan geldim. Benim yapmacıklı hiçbir şeyim yok. Ben halktan birisiyim, sıradan, sade halktan birisiyim. Evimde de öyle oturuyorum, dışarıda da öyleyim ben. Hala giderim abimle karşılaşırsam elini öperim, saygımı gösteririm. Babam rahmetli oldu o bizim babamız sayılır. Ablam var, annem rahmetli öldü, okuma yazma bilmezdi. Dolayısıyla yetiştiğim şartlar böyle.”

“Şimdi efendim bu “Vatandaş Kemal” diye manşet atıldı. Doğru ben bu ülkenin bir vatandaşıyım. Sıradan bir vatandaşıyım aslında. Genel Başkanlığı bırakıyorum bir tarafa o ayrı bir şey. Ama sıradan bir vatandaşım. Kızıyor, köpürüyor. Ya niye köpürüyorsun arkadaş? O fotoğrafta ne var, ne var yani? Benim insanım böyle değil. Sen zaten kendi insanını unuttun arkadaş, sen kendi insanını unuttun. Sen Türkiye’de sade vatandaşın hangi konumda olduğunu bilmiyorsun sen. Herkesi sarayının etrafında sana yağ çeken insanlar gibi düşünüyorsun. Yok öyle bir şey, Türkiye’de öyle bir şey yok. Yok öyle bir şey. çocukluğumda öyle geçti yer sofrasında oturdum ben. “

“Şimdi siz kalkıyorsunuz bu fotoğraf üzerinden bana saldırıyorsunuz vay efendim atletliymiş. Ben adalet diyorum, o atlet diyor dikkat buyurunuz. Ben adalet diyorum, o atlet diyor. Evet arkadaş o atlet bendeydi, ben o atleti giydim. Evet çok sıcaktı, 40 dereceydi ben o atletle yemeğimi yedim. Kiminle? Kızımla beraber. Nasıl? Huzur içinde yedim. Görevini yapmış bir baba gibi, bu ülkenin sıradan bir vatandaşı gibi. Bakın o fotoğrafta asla kibir yoktur asla. Birilerine tepeden bakma asla yoktur. Sıradan, sade bir vatandaş. Sıradan sade bir vatandaş olmakla da gurur duyuyorum. Bu benim zaten görevim. Çünkü benim görevim o sıradan sade vatandaşın sorununu çözmek. Ben onun yaşantısını bilmezsem, ben onun sorunlarını bilmezsem ben onun derdine derman olamam. Böyle bakmak lazım. Ve kalktı bunun üzerinden birde Atatürk dersi vermeye kalktı.”

“Dolayısıyla o sofra üzerinden bana saldırması elinden çok büyük bir kozu aldım ben. Orada sıradan vatandaş kendisini gördü orada, vatandaş Kemal’i gördü. Kendi evindeki gibi gördü. Efendim atletle oturulmazmış. Ya sen Adana’ya hiç gitmedin mi, Hatay’a gitmendin mi, Gaziantep’e gitmedin mi, Kilis’e gitmedin mi, Osmaniye’ye gitmedin mi, Mersin’e gitmedin mi? Arkadaş sen nerede yaşıyorsun ya? 40 derecenin altında git bak bakıyım ya o insanlar nasıl yemek yiyorlar? Nasıl yemek yiyorlar ya? Kendi insanından bu kadar habersiz olan birisi birde kalkıp bana ders vermeye kalkıyor. Yine kendisini davet ediyorum, açık ve net davet ediyorum. Korkmasın, çekinmesin bana ders verecekse vatandaşlık üzerine, bana ders verecekse Atatürk üzerine cesareti varsa onun deyimiyle ödlek değilse, onun deyimiyle korkak değilse gelir karşıma çıkar.”

Böyle işte.

Erdoğan bir cümle kurdu, Kılıçdaroğlu ona 100 cümle ile cevap verdi. Son olarak şunu hatırlatırım:

Yazın Adana’da bırakın atletle yemek yemeği, atletsiz yemek bile yenmektedir.

Kılıçdaroğlu’nda kendimizi gördük. Halk gibi giyiniyordu."

Vahit Şahin’in köşe yazısı an sütunda…

 

310 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
AlışSatış
Dolar34.440034.5781
Euro35.959736.1038