Cumhuriyet Bayramının kutladık,
10 Kasım geldi ardından, Atatürk’ü andık.
Bütün dünya liderlerinin başında gelir Atatürk. Türkiye Cumhuriyetini, demokratik yaşamı var ettik.
1918’de Osmanlı batmış bitmişti.
Yurdumuzu düşman işgal etmişti.
Son padişah bir İngiliz gemisiyle kaçmış kaçmıştı.
Dişimizle, tırnağımızla kovduk düşmanı
Ulusal sınırlarımız çizildi Lozan’da.
Cumhuriyet kuruldu, devrimler yapıldı. Yeni Türk harfleriyle herkes okur yazar oldu. Kadınlara seçme seçilme hakkı verildi. Kaldırıldı çok eşlilik. Yapıldı çağcıl değişimler.
Atatürk, ülkemizin bileşkesidir.
Onda birleşmiştir gücümüz, fikrimiz, devrimiz. Bu içten kopan istekle güdüyle Atatürk’e koştuk. Sunduk saygımızı. Söyledik marşımızı.
Korkma…
Atatürk Parkı’ndaydık. Dolup taşmıştı park. Son yıllarda ilk kez böyle oluyordu anma.
İl yöneticileri, askerler, halk anıtın önündeydiler. Çelenk koydular. Sevgilerini, saygılarını, sundular.
Sokaklar, caddeler, evler bayraklarla donatılmıştı. Atatürk sevgisi elle tutuluyor, gözle görülüyor gibiydi…
Şahlanmıştı halk!
Çukurova Üniversitesi Kongre Merkezi zıkazık doluydu, iğne atsan yere düşmezdi. Öğrenciler, öğretmenler, resmi kurum kuruluş temsilcileri, yurttaş oradaydı. Gökyüzü canlandırılmıştı, milyonlarca yıldız parlıyordu. Temsil ediliyordu ülke.
Tiyatrocular, baleciler, müzikçiler, renk vericiler, ışık vericiler, ses vericiler hep birlikte kurtuluş Savaşını, Cumhuriyeti, Atatürk’ü, devrimleri, yaşamı canlandırıyorlardı.
Gençlerimiz, yaşlılarımız, insanlarımız uzun süredir yaşayamadığımız Atatürkçülüğü yaşıyorduk.
Doksanlık yurttaşımız Behçet Kemal’in şiiriyle düşündürüyordu bizi.
“Yaradan hey yaradan/ Dört yıl değil bin yıl geçse aradan/ Sensin ateş diye kanımızdaki/ Sensin ışık diye önümüzdeki/ Ey yanımızdaki/ Beş on mermere bir avuç toprağa sığan/ Sınırsız mavi umman hey/…/ Bekliyoruz devrimini biz/ Çökmeyeceğiz diz/İsterse hayat zehrolsun/ İsterse refah kahrolsun/ İsterse kurşun düşsün yanımıza belimize/ İsterse geçinmek için bir dilim/ Kuru ekmek geçmesin elimize/ Halel gelmez bizim ateşimize/ Dünya düşse peşimize/ Yer sarsılsa yerinden/ Ne senden geçeriz/ Ne senin eserinden.”