12 Eylül eliyle yayılmacılar yıktı pamukçuluğu. Sanayi bitti. İşsiz kaldı Çukurova. Bugün (8.11.2017) açıkoturum üyeleri (Zafer Doruk, Dr. Ayşegül Tözören, Feridun Andaç, Mine Hoşgör Bilge, Nebil Özgentürk, Güven Turan, Prof. Dr. Kenan Mortan, Hülya Ekmekçi, Zülfü Livaneli, Ahmet Güneştekin, Arif Keskiner, Müşir Kaya Canbulat, Zeynep Oral, Ayşe Semiha Baban) geldi. Seyhan Belediyesi Zeydan Karalar öncülüğünde, Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde yerdeşimiz Yaşar Kemal’i konuşacaklar.
Ertesi gün, Yaşar kemal fotoğrafları sergisi açılacak, Zülfü Livaneli dinletisi verilecek, Yer Demir Gökbakır Filmi izlenecek, eski Milli Mensucat Fabrikasında açılan bölge müzesi gezilecek, Yaşar Kemal’in Köyü Hemite’ye gidilecek… Yılankale görülecek.
Ortak noktamız Yaşar Kemal…
Nereden geldiler, nasıl geldiler, hangi serüvenleri yaşadılar (…)’ dan başladılar söze. Yazarlığa geçişi, derlediği ağıtları, yazdığı şiirleri, öyküleri, romanları, röportajları…anlatıldı.
Kimlerle nasıl tanıştı, İstanbul’a nasıl geldi? Sinemayla olan ilişkileri, insani ilişkileri, yabancı dille olan ilişkileri, sanat ürünlerinin yabancı dillere çevrilişi dillendirildi.
Çocuklara, insanlara, ağaca, ormana, hayvana, börtü böceğe bakışı betimlendi. Bir yaprağın bir daldan düşüşünün beş altı sayfada anlatışı söylendi.
Çukurova’nın toprağını, ağalarını, ırgatlarını, diyalektiğini, dilini, söylemini, inceliğini, barışını, kavgasını, korkusunu, düşünü (…) nasıl anlattığının sentezi, bireşimi yapıldı. İç dış dünyasıyla resmedildi.
Adanalı şair yazarlar, sanatçılar, sanatseverler, ülkenin saygın yazarlarını gördü, dinledi, alkışladı, konuştu, düşünce, görüş alış verişinde bulundu, fotoğraf çektirdi.
Üst katta Lütfi Özgünaydın’ın Yaşar Kemal’in fotoğrafları sergisi açıldı. Sıcak renklerle örülmüş portreler, ayakta, yürüyüşte, duruşta çekilmiş fotoğraflar büyük ilgilere gark oldu.
Devrisi gün;
Divan Otel’den çıktık… Eski Milli Mensucat Fabrikası’nda açılan bölge müzesine gittik. Çok büyük bir alanda sergilenmiş antik çağların yaşamsal sanatsal verilerini izledik… İşte yazıtlar, işte heykeller, işte davranış biçimleri, işte yaşam kesitleri…işte levhalar… İmrenmemek elde değil…
Yoldayız…
Yılankale’ye uğramadan geçemezdik… Yılanları çok olurmuş buranın… Derler ki Misis yılandan, Ceyhan yelden, Adana selden gidecek… Kale girişindeki kahveden nefis çaylar içtik…
Hamidiye/Hemite/Gökçedam/Göğceli köyündeyiz*… Köyün ardında Hemite dağları… Göktanrı’ya yükselmiş kalesi… Yamaca yayılmış köyü, Ceyhan Irmağı’na dayanmış ağaçlarla süslenmiş Hemite evleri… Sıcak ve sıcak içten insanlarla karşılandık…
Ağaçlarla donanmış Yaşar Kemal Parkı Ceyhan Irmağı boyunca çiçeklerle renklenmiş… Arasında Yaşar Kemal İnce Memed anıtı, Yaşar Kemal Kültür Evi…
Kültür Evi’nin önünde bir küme Hemiteli kadınlar yemek hazırlamışlar, masaları kurmuşlar. Oturduk. Toğan çorbası geldi, sonra kavurma pilav, salata, yeşillik…
Köyün içine daldık, oturduk bir kahveye, çay ikram ettiler bize.
Sona gelmişken şunu belirtmeden geçemeyeceğim: Yalçın Akyol Seyhan Belediyesi Başkanı iken (1989-1994) Seyhan Belediyesi Kültür Sanat Şenlikleri düzenledi. Hemite Köyü’nde İnce Memed anıtı dikilmesi çalışmaları başlattı. Bahçe ve çevre düzenlemesiyle birlikte Anıtın açılışı 8 Mayıs 1993’te yapıldı. Ama görüyorum, ne anıtta, ne bahçede Seyhan Belediyesinin ve Yalçın Akyol’un izi yok, silinmiş. Bu emeği, bu hakkı kim alacak, kim verecek? Adanalılar sormalı bunu!
*Hemite Köyü’nün değişik adlarıdır.