Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi70
Bugün Toplam556
Toplam Ziyaret1823246
Yılmaz Aydoğan
yaydogan33@gmail.com
JANDARMA VE HALKLA İLİŞKİLER (2)
13/01/2018

İlçe Jandarma Komutanlığı’na yeni atanan yüzbaşı, 9 Temmuz 1990 pazartesi günü gelerek görevine başladı. Bir hafta sonra, yani 16 Temmuz pazartesi günü, muhtarlar; “Yeni komutanın jandarmadaki uygulamayı değiştirdiğini; muhtarlar dahil vatandaşın yine tel örgüler dışında, binaya 50 metre uzakta ve güneş altında bekletildiğini; tek tek çağrılmak suretiyle içeri alındıklarını,”  bildirdiler. 

Salı günkü asayiş toplantısında konuyu açtım ve “eski uygulamanın devamını” önerdim. O, güvenlik tedbirleri adı altındaki Jandarma Genel Komutanlığı emirlerini, gerekçe gösterdi. 

“- Vatandaş seni kendisinden saymazsa, başarılı olamazsın. Vatandaşa güvenmezsen bilgi alamazsın; bilgi alamazsan yarın üç PKK’lı senin elli askerine kafa tutar, zarar görürsün!” dedim. Ayrılırken bile ikna olmuş değildi. 

8 Ağustos Çarşamba günü saat 20.00 sularında, PKK’lı bir grubun Turanköy köy yolu şantiyesini basarak, şantiyede görevli dozer ile kompresörü yaktıklarını, ertesi gün saat 09.30’da İl Emniyet Müdürlüğü’nden aranan İlçe Emniyet Amiri’nin telefonu ile öğrendim. 

Olumsuz bir tepki vermemek için o gün, olay hiç olmamış gibi davrandım. İlçe Jandarmadan haber verilmesini bekledim. Tenezzül edip bilgi verilmedi. 

10 Ağustos Cuma günkü Asayiş Toplantısı’na Sınır Jandarma Tabur Komutanı’nı da davet ettim. Konu toplantıda ele alındı. İlçe Jandarma Komutanı’na “kendisinin sicil ve disiplin amiri olmasam da yapılan davranışın kanunlara, Bakanlık ve Bölge Valiliği emirlerine aykırı bir görev ihmali olduğunu; ilçe kaymakamı olarak olayın haber alınır alınmaz tarafıma bildirilmesi gerektiğini,” kanun ve yönetmelik hükümlerini de sıralayarak anlattım. “Bu davranışın kurumlar arasındaki mevcut iş ve anlayış birliğine zarar vereceğini; tekrar etmemesini beklediğimi,” söyledim. 

Mazeret mi ararsın? Onlarca bulursun. 

Tabur Komutanı Binbaşı Dönmez; “Kendisinin, İlçe Jandarma tarafından ‘kaymakamlığa haber verildiğini’ sandığını; yapılanın yanlış olduğunu; tekrar etmeyeceğini,” ifade etti. 

18 Ağustos akşamı saat 21.00 sularında Tabur Komutanı Binbaşı Dönmez bizzat arayarak; “Kekikdüzü köyü korucularınca İlçe Jandarma Komutanlığı aranarak, ‘PKK’lılar tarafından köye ateş açıldığının’ haber verildiğini; İlçe Jandarma ile Tabur Karargah Bölüğü Acil Müdahale Birliği’nin köye hareket ettiklerini,” bildirdi. Ben de kalkıp Tabur Karargahı’na geçtim. Gelişmeleri telsizden birlikte takip ettik. Gönderilen kuvvet ulaştıktan sonra köye yönelik ateş kesildi. Ertesi sabah yapılan incelemede köyün doğu tarafında, köy dışında kan izleri tespit edildi. Büyük ihtimalle saldırganlardan birisi, korucuların karşı ateşinde yaralanmıştı. Daha fazla bir bulguya rastlanmadı.

…………………………………………………………

 O günlerde, Kotur Bölgesi’nde İran askerleri ile kaçakçılar arasında bir çatışma olmuş; bir İran askeri ölmüştü. İranlılar, çatışmada yer aldığını iddia ettikleri bir vatandaşımızı suçluyor ve usulen “kendilerine teslimini” istiyorlardı. Hudut makamları arasında yaptığımız resmi görüşmede; “Suçlama ile ilgili delillerin Dış İşleri Bakanlığı aracılığı ile gönderilmesi halinde, Türkiye Cumhuriyeti Savcıları’nın dava açarak, davalı haklarını savunacağını,” kayda geçirttim. Ayrıca; “Olay yerinde, bizim savcımızın ve sınır askerlerimizin de katılımı ile keşif yapılmasını,” önerdim. 

Keşif’ten muradım, sınırda görevli rütbeli askerlerimizin İran’ın iç bölgesindeki yerleşimleri görmelerini sağlamaktı. Keşif talebimizi kabul ettiler. Olay mahalline, Cumhuriyet Savcımız Kemal Bey’le birlikte 7.nci Sınır Jandarma Bölük Komutanı Üsteğmen Hüseyin Bahçeci ve yetkili karakol komutanını götürmem gerekiyordu. Ben, sahayı görmesinin yararlı olacağı düşüncesi ile, yeni İlçe Jandarma Bölük Komutanı’nı da Heyet’e dahil ettim. Etmez olaydım! 

Yola çıkmadan: “Keşfin, İlçe Jandarma ile bağlantısı olmadığını, Sınır Bölük Komutanı Üsteğmen Bahçeci’nin görev bölgesi ve konusu olduğunu; kendisinin de İran’lı muhataplarımızla tanışmasının iyi olacağını,” izah etmeme rağmen; keşif esnasında, usule ve adaba aykırı olarak, “Her konuda görüş beyan ettiğini ve Heyet Başkanından konuşma izin alma ihtiyacı duymadan, İranlı muhataplarla çene yarışına girdiğini” görünce, önce bakışlarımla, sonra kibarca sözle uyardımsa da o, “patavatsızlıklarını” sürdürdü. 

Ukala tavırlarını devam ettirince, Savcı Bey’in kulağına eğilerek: 

“- Bir pot kırmadan, adli olay bahanesiyle, Yüzbaşıyı göndersek iyi olacak,” dedim.         “- Haklısınız,” dedi. 

 İran Heyet Başkanı’na dönüp: 

“- Heyetimizdeki Yüzbaşının dönmek zorunda olduğunu, askerlerinin sınıra kadar eşlik edip edemeyeceğini,” sordum. “- Yardımcı oluruz,” dedi. 

Ardından, yüzbaşı da duyacak şekilde, Üsteğmen Hüseyin Bahçeci’ye hitaben: 

“- Üsteğmenim, Özalp’te bir adli olay var. Yüzbaşımızın ayrılması gerekiyor. Kapı Karakol komutanı arkadaşımız eşlik etsin!” dedim. Bahçeci üsteğmen durumu hemen anladı. 

“- Emredersiniz, kaymakam bey!” dedi. Bizimki anlamadı. Üsteğmen, kulağına eğilip bir şeyler söyledi. Bozulduğunu gördüm. İranlı askerlerin refakatinde, bizim Kapı Sınır Karakolu Komutanı asteğmenle birlikte, keşif yerinden ayrıldılar. 

…………………………………………………….. 

İlçe Jandarma Komutanı’nın benzeri dengesiz tavırları daha sonra da zaman zaman nüksetti. 

Durumu önce Valim Adnan Darendeliler’e açmıştım. Sayın Vali: 

“- İdare et. Onlar da zor şartlarda çalışıyorlar. Her davranıştan olumsuzluk çıkarırsan bu işler yürümez. Bazı şeyleri görmezden geleceksin. Unutma bir söz vardır: ‘İki testi çarpıştığında biri kırılır ama diğeri de çatlar’. Büyütme, sen de zarar görürsün!” deyip, kapattı. 

Van’a bir sonraki gidişimde, Sınır Jandarma Tugay Komutanı Yusuf Soybaş Paşa’dan randevu alarak, olanları ona anlattım. Yusuf Paşa idareciliğim boyunca tanıdığım en kaliteli jandarma üst subaylarından birisidir. Dinledi, ilgilendi. 

“- Kaymakam bey haklısın. Senin her hangi bir şey yapmana gerek yok. Ben yarın çağırıp, kulağını çekiyorum. Binbaşı Dönmez’i de tembihleyeceğim. Her subay, kanunlara uymak, mülki amirine saygılı olmak zorundadır,” dedi. 

Bölük Komutanı yediği fırçadan sonra(!) epeyce bir süre saygıda kusur etmemeye özen gösterdi. Vatandaşla ilişkilerinde daha dikkatli ve olumlu davrandı. Vatandaş için hazırladığımız misafir salonunu kullanmaya başladı. Özellikle muhtarları dışarıda bekletmemeye özen gösterdi. Ama hep, özünde taşıdığı “dangalaklık” sebebiyle, başına buyruk çalışmak ve mülki makamdan uzak durmak eğilimindeydi. 

28 Kasım Çarşamba günü Yarımkaya, Bodurağaç ve Kalecik köylerine İlçe İdare Şube Başkanları katılımı ile toplu köy ziyaretleri yapıldı. İlçe Jandarma Komutanlığı’na önceden bildirildiği halde her hangi bir güvenlik önlemi alınmadığını gördüm. Dönüşte, resmi yazı ile “görev ihmalinin sebebini” sordum. Niyetim, İlçe Jandarma Komutanı hakkında adli soruşturma başlatmaktı. Tanju Binbaşı durumu öğrenmiş; “Kendisinin oldukça ağır konuştuğunu, bir daha tekrar etmeyeceğini; ederse önce kendisinin gereğini yapacağını,” söyleyerek, araya girdi. Verilen cevabı yeterli saydım. 

Sonraları, İlçe Bölük Komutanı ile ilişkilerimiz hep resmiyet içerisinde devam etti. 

Sanırım 1991 yılı Mart ayı gibi, Tugay Karargahı’nda bir göreve çekildi. 

Mayıs sonunda da ben ayrıldım ilçeden.



557 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YEREL SEÇİMLERDE TARSUS - 02/09/2023
YEREL SEÇİMLERDE TARSUS
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN - 14/02/2023
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ? - 08/02/2023
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ?
NE KADAR ÖZLEMİŞİZ BÜTÜNLEŞMEYİ? - 13/09/2022
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i oldum olası sevmem… Türk vatandaşı olsa da, Türkiye’de yaşasa da kendisini, Türk kültüründen daha çok kadim Yunan kültürüne yakın saydığını, milli bir çizgide olmadığını görüyorum.
NEDİR MİLLİ SİYASET -2- - 25/07/2022
Mustafa Kemal Paşa’nın daha 1923 yılında söylediği aşağıdaki sözleri onun, yolun en başından itibaren ‘Milli Siyaset’ düşüncesine sahip olduğunu gösterir:
NEDİR MİLLİ SİYASET ?(1) - 15/07/2022
Son yarım yüzyılda ülkemizin savrulduğu mevcut durumun iç ve dış “hareket ettiricileri”, onların planları, uygulamaları ve geldiğimiz yer, iyi incelenmeli ve doğru teşhis edilmelidir.
YENİDEN MİLLİ SİYASET 2 - 05/07/2022
1821 Mora kalkışması ile başlayan ve 7 Ekim 1912 / 30 Mayıs 1913 arası sekiz aylık dönemde kaybettiğimiz Balkanlarda, Türk kırımının zirveye ulaştığını; Osmanlı’nın bu 90 (doksan) yıllık geri çekilme döneminde 2.500.000 Türk’ün kırıma uğradığını, 8.0
YENİDEN MİLLİ SİYASET 1 - 04/07/2022
(“Yeniden milli Siyaset” yayın hazırlıkları yaptığım kitabımın adıdır. Kitabın “Sonsöz” Bölümünü okuyucularımla paylaşmak istedim.)
AYDIN PARTİCİLİĞİ - 01/06/2022
[ Bilirsiniz bizim kültürümüzün bir parçası olan sözlü halk edebiyatımızda Hz. Süleyman, “Kuş dili bilen,” olarak anlatılır. Hz. Süleyman ile kanadı kırık bir kuş arasında geçtiği söylenen öykü, “İnsanlar ders alsınlar,” diye tekrarlanır, kuşaklar bo
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028