Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi78
Bugün Toplam350
Toplam Ziyaret1823040
Yılmaz Aydoğan
yaydogan33@gmail.com
SÜLEYMAN SİZSİNİZ (1)
25/03/2018
5 Haziran 1991 Çarşamba günü Diyarbakır’da göreve başladım. Ben, benimle birlikte görevlendirilen diğer vali yardımcısı arkadaşlarımdan iki hafta kadar geç gelmiştim. 

Diyarbakır’da beş vali yardımcısıydık. Ahmet Ertürk, H. Avni Coş ve Hüseyin Başkaya Bölge Valiliği; Osman Acar ve ben Diyarbakır Valiliği emrinde görevlendirilmiştik. Sonradan, normal atama döneminde Ali Küçükaydın’ın da gelmesiyle Diyarbakır Valiliği emrinde de üç kişi olduk. Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Diyarbakır Valisi Cengiz Bulut idi. 

Mevcut vali yardımcılarının tamamı eğitim amaçlı olarak yurt dışına gönderileceğinden, bizler alelacele geçici görevle gelmiştik. Genelde böyle bir uygulama, “vali yardımcılarının topluca değiştirilmesi”, Bakanlık geleneklerine de uygun değildi. 

Gidenler daha uzun boylu, gelenlerin hepsi kıyasla daha kısa boyluydular. Giden vali yardımcıları için verilen veda yemeğinde Vali Cengiz Bulut; “- Bölgedeki terörde artış var. Biz de kısa boylulardan vali yardımcısı görevlendirerek, hedef küçültüyoruz,” demişti. 

Göreve başladığımda, önceki vali yardımcılarından İsa Küçük‘ün kullandığı çalışma odasının bana ayrıldığını gördüm. Hiç unutmuyorum. Çalışma odası, türbe gibi, duvarları yeşilin siyaha çalan bir tonu ile boyanmış; penceredeki perdelerin beyaz rengi, yıllarca yıkanmadığından, kahverengiye dönmüş; perde kornişleri tavandan ayrılıp sarkmış çirkin bir görüntü arz ediyordu. Vali yardımcısı odasından ziyade Faruk Nafiz Çamlıbel’in “Han Duvarları” şiirinde tasvir edilen han odalarına benziyordu. Bu boğucu, bunaltıcı odada çalışmak, insanı ‘verem eder’di. Öyle ki, odanın taban halılarını temizlemek, Diyarbakır’ın ana caddelerini temizlemekten bile zor görünüyordu. 

Odacı Ahmet Efendi; “Odanın, en son beş yıl önce, vali yardımcısı Ali Cafer Akyüz zamanında bakımdan geçtiğini,” söyledi. 

  Hükümet konağında vali yardımcılarının telefon sekreterliği olmadığı gibi, vali ile vali yardımcıları ve daire müdürleri arasında dahili telefon bağlantısı bile tesis edilmemişti. Vali, bizlerden biri ile acilen görüşmek istediğinde odacısını gönderiyor, koşa koşa gelen odacının bildirimi üzerine biz de, koşa koşa makama gidiyor ve görüşmemizi gerçekleştiriyorduk. 

Elektrikler kesildiğinde, uzunca bir süre, bazen gün boyu işlerimizin aksaması söz konusu idi. Binanın jeneratörü yoktu. Mevcut bina, zamanla artan iş yüküne ve artan memur sayısına yetmiyordu. Binanın giriş katında yer alan Tapu ve Nüfus Müdürlükleri’nde sıra bekleyen vatandaşların, mekan sıkıntısı kaynaklı stresten doğan kavgaları kanıksanır olmuştu. Bu bürolarda çalışan memurların içerisine düştüğü stres, hem iş verimlerini hem de ruh sağlıklarını bozmaktaydı. 

İl Yazı İşleri Müdürü Emin Bey’e “vali yardımcısı odasının bakımı için ödeneğimiz bulunup bulunmadığını” sordum. Emin Bey: 

“- Valim, bizde ödenek yok. Özel İdare bütçesinden yaptırılabilir, ama ona da ancak vali bey karar verir,” dedi. Sayın Vali’ye durumu aktardım. Umursamadı bile. 

“-Keşfini hazırlat, bakanlıktan ödenek isteyelim. Gelinceye kadar idare et,” dedi.   Bu; “Ölme eşeğim ölme, yaz gelince yonca yedireceğim,” demekti.

İl Bayındırlık Müdürü’nü çağırttım. “Onarım keşfinin hazırlanmasını; çalışma odasının taban, tavan, kapı ve pencerelerinin, perdelerin yeniden düzenlenmesini, odanın beyaza boyanmasını,” istedim. Bayındırlık Müdürü İbrahim Halil Bey; 

“- Keşfini hazırlatırım da ödenek gelir mi bilemem? Gelse de dört ay sonra gelir. Onun ihalesi, yer teslimi, işin yapılması, …  derken altı ay geçer,” dedi.

Oysa ben bu güne kadar, kaymakamlık yaptığım hiçbir yerde, Bakanlık ödeneğine bel bağlamamıştım. Şimdi ise, Vali yardımcısı olarak, “bir tek odanın bakımını dahi” yaptıramıyordum! 

Mevcut odada çalışmak, gerçekten boğardı beni. O odada çalışmaktansa, Hükümet Konağı bahçesine bir masa koyup orada çalışmayı yeğlerdim. 

DEVAM EDECEK.

 


685 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YEREL SEÇİMLERDE TARSUS - 02/09/2023
YEREL SEÇİMLERDE TARSUS
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN - 14/02/2023
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ? - 08/02/2023
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ?
NE KADAR ÖZLEMİŞİZ BÜTÜNLEŞMEYİ? - 13/09/2022
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i oldum olası sevmem… Türk vatandaşı olsa da, Türkiye’de yaşasa da kendisini, Türk kültüründen daha çok kadim Yunan kültürüne yakın saydığını, milli bir çizgide olmadığını görüyorum.
NEDİR MİLLİ SİYASET -2- - 25/07/2022
Mustafa Kemal Paşa’nın daha 1923 yılında söylediği aşağıdaki sözleri onun, yolun en başından itibaren ‘Milli Siyaset’ düşüncesine sahip olduğunu gösterir:
NEDİR MİLLİ SİYASET ?(1) - 15/07/2022
Son yarım yüzyılda ülkemizin savrulduğu mevcut durumun iç ve dış “hareket ettiricileri”, onların planları, uygulamaları ve geldiğimiz yer, iyi incelenmeli ve doğru teşhis edilmelidir.
YENİDEN MİLLİ SİYASET 2 - 05/07/2022
1821 Mora kalkışması ile başlayan ve 7 Ekim 1912 / 30 Mayıs 1913 arası sekiz aylık dönemde kaybettiğimiz Balkanlarda, Türk kırımının zirveye ulaştığını; Osmanlı’nın bu 90 (doksan) yıllık geri çekilme döneminde 2.500.000 Türk’ün kırıma uğradığını, 8.0
YENİDEN MİLLİ SİYASET 1 - 04/07/2022
(“Yeniden milli Siyaset” yayın hazırlıkları yaptığım kitabımın adıdır. Kitabın “Sonsöz” Bölümünü okuyucularımla paylaşmak istedim.)
AYDIN PARTİCİLİĞİ - 01/06/2022
[ Bilirsiniz bizim kültürümüzün bir parçası olan sözlü halk edebiyatımızda Hz. Süleyman, “Kuş dili bilen,” olarak anlatılır. Hz. Süleyman ile kanadı kırık bir kuş arasında geçtiği söylenen öykü, “İnsanlar ders alsınlar,” diye tekrarlanır, kuşaklar bo
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028