Değerli hemşehrilerim, bu sitede ve bundan önceki dönemlerde Karaisalı Gazetesinde bir köşe yazarı olarak sizlerle birlikte olduk ve olmaya devam ediyoruz.

        Karaisalı’da görev yaparken daha çok İlçemizin köylerine ilişkin derleme ve inceleme yazıları yazıyordum. Yani Karaisalı Kültürüne dair ulaştığım bilgileri yazıya döküyor, gelecek kuşaklara miras olarak bırakmak istiyordum. Arada sırada da sosyal ve yaşamsal konulara da değiniyordum elbette.

        Emekli olduktan sonra siyasetle ilgilendim ve bu meyanda siyasi yazılara ağırlık veriyordum. Halen de ülkemiz ve şehrimiz adına düşüncelerimizi paylaşmaya devam ediyorum.

        Ama bu köşede bu kez Karaisalı’mız ve insanlarımız adına toplumsal bir konuda düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

        Şöyle ki; geçtiğimiz günlerde Eğlence Köyümüzde bir motorsiklet kazası meydana geldi ve iki genç evladımız trafik kazasında hayatlarını yitirdiler. Acılı ailelerine başsağlığı diliyorum. Gençlerimize de Uluğ Tanrıdan rahmetler diliyorum.

        Aldığım bilgilere göre, gençlerimizin hem “Sürücü Belge”leri ve hem de Trafik Sigorta Poliçeleri yokmuş. Bu konuda yakınlarından bir hemşehrim bana geldi ve “Tazminat konusunda ne yapılabileceği hakkında“  bilgi istedi.

        Araçların sigorta poliçeleri olmadığı için tazminat konusunda yapılacak bir şey olmadığını, sigortasız araçların kazasında sigorta şirketlerinin ödemede bulunamayacağı doğrultusunda hemşehrimizi üzülerek bilgilendirdim.

        Aslında insanlarımız trafik sigortası hakkında gerçekten fazla bir bilgiye sahip değil. Böyle kazalarda durumun önemi anlaşılıyor ama yapacak da bir şey kalmıyor. Yapılan poliçeye ödenecek küçük meblağları gözlerinde büyütüyorlar ama işte “az tamah, çok zarar getiriyor.”  Neticede mağdur oluyorlar.

        Yazımızın başında da belirttiğim gibi “Motorsiklete binmek, bıçak sırtında yürümek gibidir.” Yaşanılan motorsiklet kazalarında mutlaka ölüm ve yaralanmalar oluyor. Çünkü insan vücudu, çarpışma veya düşmede büyük yara alıyor. Kazazedenin başında koruyucu kask yoksa sert zemine düşme anında beyin hasar görüyor. Bu da kazanın büyük oranda ölümle sonucunu doğuruyor.  Oysa otomobil veya benzeri araçlardaki kazalarda sürücü veya yolcular, aracın kaportası marifetiyle kısmen korunmuş oluyorlar.

        Bu vesileyle aile büyüklerine ve motorsiklet heveslisi gençlerimize bir baba, bir yurttaş olarak sesleniyorum:

        Ne olursunuz motorsiklete (gideceğiniz mesafe ne kadar kısa olursa olsun) kasksız binmeyin. Bunu alışkanlık haline getirin. Emniyet kemeri takmak da öyle…Motorsiklet üzerindeyken sizin tek koruyucunuz başınızdaki kaskınızdır. Kaskınız sizin hayat arkadaşınızdır. Geleceğinize yön veren yoldaşınızdır.

        Bir başka önlem ve mecburiyet ise; Trafik Sigortası olmadan ister motorsiklet, ister traktör ve başka araçlara binerek trafiğe çıkmayınız. Trafik sigortası olmadan trafiğe çıkmak yürürlükte olan Karayolları Kanununa göre suçtur. Bu suçu işleyerek hem malınızı, hem canınızı ve hem de başkalarının malını ve canını tehlikeye atmayınız.

        Trafik Sigortası Poliçesi konusunda halkımızın şöyle bir yanlış anlayışı var: Sanılıyor ki, “Trafik sigortası yaptırırsam sadece güvenlik güçlerinin oluşturduğu kontrol noktalarında ceza kesilmesinden kurtulurum.”

        Durum bu değil, değerli hemşehrim. Trafik Sigortası, sizin kaza neticesinde yaralanmanız halinde tedavinizi, hayatınızı yitirmeniz halinde geride kalan yakınlarınıza tazminat ödenmesini sağlıyor. Çarpışma halinde zarar verdiğiniz karşı aracın zararını sizin yerinize sigorta şirketi tazmin ediyor. Böylece kendi aranızda tartışma yapmanızın, kavga etmenizin önüne geçiyor. Dargınlığı, kırgınlığı önlemiş oluyor.

        Ne olur, çocuklarımızın geleceğini düşünerek onlara, trafik kurallarına uymaları, sürücü belgesiz ve trafik sigortasız araca binmemeleri konusunda uyarıda bulunalım. Bu bizim için, hem yurttaşlık ve hem de anne-baba görevimizdir.

        Kazasız-belasız yolculuklar dileklerimle.