Bugün Bir haber ilişti gözüme sosyal medyada: “Survivor çekimleri için Dominik Cumhuriyeti’ne giden Acun Ilıcalı’nın, virüs salgını sebebiyle ülke dışına çıkışı engellenmiş, orada yaşamaya mecbur bırakılmış.” Türkiye’ye gelse bu defa geri gidemeyecek. Uçuşlar yasaklandı çünkü.

Bu durum bende neler çağrıştırdı neler? Değerlendirmem Acun Ilıcalı’nın şahsına yönelik değil, geneldir. Kimse üstüne alınmasın.

Sizler ey emperyalizmin yerli işbirlikçisi, kendini beğenmiş, “burnundan kıl aldırmayan” insan müsveddeleri!

Hani arabalarınız, yatlarınız, uçaklarınız vardı?

Hani konaklarınız, konaklarınızda uşaklarınız, bakıcılarınız; gökdelenleriniz, fabrikalarınız; oralarda sizin için çalışan yüzlerce işçileriniz vardı?

Dün baban ölmüş. Ölüsünü yıkamadan, bir ceset torbasında makine ile kazılı bir çukura attılar. Salının ucuna dokunamadın! Merhumun yıllar önce hazırladığı kefen bezi bile çekmecesinde kaldı. Götüremedi!

Annen hasta gidip elini öpemiyorsun!

Helalinle sarılıp yatmayı bırak, saçının teline bile dokunamıyorsun!

Çocuklarını, torunlarını sevebilmen imkansız!

Sokağa bile çıkamıyorsun!

Hani çifte vatandaşlığın? Sıkışınca kaçacaktın Monako’ya ne oldu?

100 metre karelik bir alana hapsoldun.

Çöldeki bir kum tanesinin milyonda biri hacminde, varlığını beş duyu ile algılamak namümkün, Covid 19 virüsü adlı, var mı yok mu, canlı mı cansız mı belirsiz bir “şey” esir aldı seni. Anlıyor musun?

Demek ki neymiş? Her şey yalan, her şey sanal ama insan gibi insan olmak baki imiş!

Sanırım en iyisi, Abdal Kul Himmet’in sözlerini hatırlamak:

“Gafil gezme şaşkın, bir gün ölürsün.

Dünya kadar malın olsa ne fayda?

Söyleyen dillerin söylemez olur.

Bülbül gibi dilin olsa ne fayda?”

Dostlarım,

Bu olaylardan çıkartılacak çokça dersler var. İnsanlık yeni bir tarihi dönüşüm yaşıyor.

Yeni bir “çağ” başlıyor. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Devletler, milletler, insanlık nasıl etkilenecek bilemiyoruz henüz.

Bağımsızlığımızı koruyamazsak, özellikle gıdada kendi kendine yeten bir ülke haline dönüşemezsek, bu durum sonumuz olabilir.

Bundan sonra her şey yeniden kurgulanacak. Belki siyasi coğrafyalar değişecek.

Rejimler, devlet sistemleri yeniden tanımlanacak.

Dijital devrim her alanda daha etkili olacak. İş yerine gitmeden evden çalışmak yaygınlaşacak. Ve belki nakit para kullanılmaz olacak, bu başlangıçla birlikte zamanla!

Asıl sorun, insanlar kendi kararlarını kendi hür iradeleriyle vermeye devam edebilecekler mi? Yoksa başkaları tarafından ve bir merkezden verilen kararlara tabi, esir kamplarında yaşayan insan yığınları haine mi geleceğiz? Sorun burada. …

Şimdilik evde kalın.

Sağlıkla kalın!