Halil Atılgan
incirgedigi@gmail.com
BU TOPRAĞIN TÜRKÜLERİ
12/04/2020
Bu toprağın türküleri gönlümüze ferman, yüreğimize derman olmuş. Onlar bize, biz onlara sevdalanmışız. Geçit vermez dağları onlarla aşmış, ulaşamadığımız yerlere onlarla haber salmışız. Türkülerimiz arı misali her çiçekten bal almış, çiçekten çiçeğe konmuş, sevda bahçemizin gülleri olarak geçmişten günümüze varlığını korumuş. Onun için türküler yakılmış toprak üstüne, aşk üstüne, sevda üstüne. Her konu onlarla dile gelmiş. Keremin Aslı’sı, Karacaoğlan’ın yavuklusu onların sayesinde dal budak salmış. O kadar geniş bir alana yayılmış ki: Âşığın sevdası, Yörük kızının gaydası, Erciyes’in yaylası, bülbülün kanadının sarısı bile onlarla dile gelmiş. Neleri barındırmamış ki bünyesinde: Karadeniz’in hamsisi, Sis Dağının dumanı, Kızılırmak, Aras ve Fırat nehri türkülerle ününe ün katmış. Dertlilerin yoldaşı, âşıkların sırdaşı olmuş. Çobanın kavalı, obanın yaylaya göçü, tülü mayanın inleyişi, Gelin Ayşe’nin suya gidişi onlarla dile gelmiş, Toroslar’daki pınar, kayada kekliğin sekişi, bir sekiye çıkıp delicesine öten turaç türkülerimizin nağmeleriyle bize ulaşmış. Âşık, bölük bölük giden turnalarla sevdiğine haber salmış. Kırım, Kerkük, Estergon, Eğri Kalesi, Yemen Bağdat türkülerle ününe ün katmış. Onun için türkülerimiz bizi anlatan, derinliklerinde kendimizi bulduğumuz ömür bohçası, milletimizin de gönül bahçesinin gülleri olmuş. Gül su ister. Bakım ister. Bakmazsanız menekşe gibi boynu bükülür. Solar, yok olur gider. O halde onlara sahip çıkmak, iyi bakmak gerekir. Atalarımız “Bakarsan bağ bakmazsan dağ olur” demiş. Türkülerimizdeki hoş görü, aşk ve sevgi nakış nakış işlenmiş. Ahrazın dile gelmesi, bülbülün güle gelmesi, arının bala gelmesi onların sayesinde gerçekleşmiş. Emrah, Yunus, Pir Sultan, Seyrani, Sümmani, Karacaoğlan, Köroğlu türkülerle diyeceklerini demişler. Karacaoğlan: Türkülerle güzellerin, Dadaloğlu da padişahın fermanını yazmış. Her konu türkü bahçesinde yeşermiş, olgunlaşmış bize ulaşmış. Karadenizli hiç çekinmeden: Efkârlı günlerinde ramazanın gelmesini,
kapının eşiğini, çocuğunun beşiğini, kayıkçının küreğini türkülerle anlatmış.
Yemen ellerine giden Mihrali Beyin kum tipisine yakalanmasını dahi
türkülerimizle dile ve tele dökmüşüz. Türkülerimiz bulut olmuş göğe ağmış,
yağmur olmuş yere yağmış. Nisan
yağmurları gibi dövmüş toprağı. Bereket saçmış Anadolu’ya. Anadolu insanı türkülerle yunmuş arınmış.
Yunup arındıktan sonra da yağmur yemiş toprak gibi burcu burcu kokmuş. Toprak
kokusu almış götürmüş bizi. Sarayına sultan yapmış. Bunu yaparken de toprak kokusunu
hiç unutmamış. İşte o türküler Anadolu insanın yüreğine bağdaş kurmuş oturmuş. Gönül
defterine kocaman bir pencere açmış. Biz de o pencereden "Gönül karavanasına" kaşık sallamış, püssem püssem çoban
aldatan yağmurları gibi türkü yağmurlarının altında ıslanmışız. Gavur Dağlarında
eli kulağa atarak bir türkü tutturmuşuz. Yanık mı yanık, içli mi içli: "Şu cerenin sulakları sulalı Gayasında da lâle sümbül dayalı" Onlarla Karacaoğlan misali köy köy, oba oba dolaşmışız. Karacaoğlan'ın Kara sevdasını birlikte yaşamışız. Sonbaharın güneşi gibi biten umutların batışını, doğmayacak sabahın hayalini birlikte kurmuş türküler söylemişiz gelecek üstüne. Onunla Çukurova'nın sarı sıcağında sevdiklerimize güneş değmesin diye dulda olmuşuz. “Gözlerin inkâra benzer ebrular
keman olur Her
kaçan yüzüne baksam katlime ferman olur Yüzünü
görse bir kâfir şüphesiz iman bulur Mah
yüzüne bir nikap çek ben yandım el yanmasın” diyen ustalar yetişmiş onlar sayesinde. “İstemem dünya da
süsü ziyneti Bir kaşı kemanın
büryanıyım ben Lazım değil kulun
kahrı minneti Ta ezelden beri üryanıyım ben” Diyerek Ceyhanlı Âşık Ferahi’nin dizelerinde şekillenmiş. “Kemiğim tarak et zülfün teline / Hatıra geldikçe tara sevdiğim” diyerek ne denli candan ve yürekten olduğunu ifade etmiş toprak kokan türküler. Onlar sayesinde dilsizler dillenmiş, pınarlar çağlamış, kemiği sevdiğine tarak olmuş. Bu kadar yüce duygularla bize ulaşan türküler kısaca bizi anlatmış. Onun için bizi anlamak demek türkülerimizi iyi dinlemek demektir. Kısaca Türk’ü anlamak için türkü dinlemek gerek. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
BİR EKMEĞİN HİKÂYESİ[1] - 17/01/2024 |
BİR EKMEĞİN HİKÂYESİ[1] |
POSTACI… POSTACI… CANIM GÜLÜM POSTACI! - 02/10/2022 |
POSTACI… POSTACI… CANIM GÜLÜM POSTACI! |
ÇÖL YEMEN’DE CAN VERENLER - BİRİ MEMET BİRİ MEMİŞ - 28/06/2020 |
emen: Arap Yarımadasının Güneybatı köşesinde olup, mutluluk anlamına gelen bir sıfatla nitelendirilir. Fakat bu sözcük Türkler için geçerli değildir. |
Bunca âşıkların bir hoşu Mahzuni…"İŞTE GİDİYORUM ÇEŞMİ SİYAHIM " - 19/05/2020 |
1940 yılında Kahraman Maraş'ın Elbistan ilçesinin Berçenek köyünde doğdu. (Dostları onun 1938 yılında doğduğunu ifade etmektedirler.) |
ONU AZRAİL APARDI… - 24/04/2020 |
Yallah şoför yallah apar beni / Kerkük’e tez yetir beni. |
ÇUKUROVA'DA KARACAOĞLAN ÇIĞIRMAK - 31/03/2020 |
Çukurova'yı; Mersin-İskenderun sahil şeridinden, Güneydoğu Toroslar'ın eteklerine |
BİR OLALIM, İRİ OLALIM, DİRİ OLALIM… - 15/03/2020 |
Ben türkülere, Çukurova’ya, Toros dağlarına sevdalıyım. Sevdam: Anamın beni tarlada doğurmasından, sekiz yaşına kadar ayakkabıyı tanımayışımdan, yufka ekmeği fırın |
“Sokrat Okuyan Köylüler” - 16/02/2018 |
BEN ÇOK DUYGULANDIM. SİZİ BİLMEM. SELAMLARIMLA. |
ÜÇ ÜNLÜ TÜRKÜ VE ÂŞIK HÜSEYİN ( 1 ) - 09/01/2017 |
Âşık Hüseyin türküleri kadar ünlü olmayan ozanlarımızdan biri… |
Devamı |