Her kafadan bir ses çıkıyor.

Esrar-ı sır olan korona virüs için her kesim kendine uygun yorumlarda bulunuyor. Örneğin;

Her satıcı esrarengiz salgın için çözüm önerisini sunuyor.

Adanalı bir şalgam satıcısı işyerine tabela asmış, korona virüse karşı en iyi gelen şeyin şalgam olduğunu açıklıyor.

Kelle-Paçacılar aynı keza. Sakatatçılara akın başladı şimdi.

Biri çıksa dese ki, virüse karşı salatalık iyi geliyor herkes hıyara koşacak.

Din adamları kendi penceresinden yorumluyor.

Doğaseverler, insanların doğayı mahvetmesi sonucu, doğanın intikam almaya başladığını açıklıyor.

Sosyalistler salgınla mücadele edemeyen kapitalist sistemi yerle bir eden eleştirilerde bulunarak,“Bu düzen değişmelidir” diyor.

Devletimiz 14 kural üzerinde duruyor.

Mucize doktorumuz ile Müslüm’ü oynayan eli bastonlu Tumiçin Esen’imiz 14 kuralı bize ezberletirken, bir doktor TV’nin birisine çıkıp 14 kuralı yerle yeksan eden açıklamalar yapıyor.

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyen siyasetçilerimizde en küçük bir değişiklik yok. Polemikler devam ediyor.

Petrol zengini ülkelere demokrasi ve insan hakları götürmekle(!) ünlü ABD devleti bu kez Çin’e saldırmak için bahaneler üretmeye başladı. Trump, bu virüsün Çin’deki laboratuvardan çıkmış olma ihtimali mantıklı geldiğini açıklıyor.

ABD Genelkurmay Başkanı, Trump’un aksine virüsün doğal yollardan ortaya çıkmış olma ihtimalinin güçlü olduğunu ifade ediyor ve bu konuda istihbaratçıların araştırma yaptığını söylüyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zao Lician ise ABD'yi pandemiyle mücadeledeki yanlış adımlarının üzerini kapamak için konuyu başka yöne çekmeye çalışmakla suçladı. Zao, ABD'nin "kamuoyunun kafasını karıştırmaya, dikkatleri dağıtmaya ve sorumluluktan kaçınmaya" çalıştığını söyledi.

Her kesim bu krizi kendi lehine fırsata çevirmeye çalışıyor.

İnsanlarımız kime inanacağını şaşırmış durumda.

Ama ben sadece kendi aklıma, mantığıma, şuuruma ve vicdanıma inanıyor ve güveniyorum.