Ziya Polat
zpolat@hotmail.com
Z KUŞAK
04/09/2020 Yakın çevremize baktığımızda gözümüzden kaçan bir gerçeği gözardı ediyormuşuz gibi bir durum var.Mahallede,cadde de,sokakta velhasıl bütün sosyal alanlarla birlikte;televizyon ve çeşitli görsel ve yazılı basında bir yeni oluşum veya bir yeni tabir var hayatımızda.Z kuşak veya Z nesil deniyor onlara . Hayatın gerçekliklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor. Şehitler için gözyaşı döken ;kendi ana babalarını anlamıyorlar. Başkalarının çocukları için ağlamaya anlam veremiyorlar. Yanıbaşımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen onbinlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor. Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor. Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar. Kendileri için yapılan fedakarlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar. Herkesi kendine hizmet etmek için yaratılmış görüyorlar. İnsanlara verdikleri değer, onların isteklerini yerine getirebildikleri ve ne kadar eğlendirdikleriyle orantılı. Hayatlarında eğlenmeden başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar. Bu gençliğin çoğunluğu hallerinden memnun değiller ve mutsuzlar.İmkanları olsa yurtdışına gidebileceklerini itiraf ediyor ve siyasi partilerin kendilerine ilgi göstermediklerini her ortamda dile getiriyorlar. Geçmiş,onları pek ilgilendirmiyor, atalarımıza karşı vefasızlar. Dedelerinin canları, kanları pahasına vermediği vatan toprağını; en iyi fiyatı verene satacak kadar maneviyattan yoksunlar. Vatan, onlar için son model bir cep telefonundan daha değersiz. Milletimizin geleceği açısından endişeleniyorum. 20 yıl sonra bu nesil, nasıl ana-baba olacak? Kendine hayrı olmayan bu nesil nasıl çocuk yetiştirecek? Evlerini nasıl idare edebilecek? Ülkeyi nasıl yönetecek? Vatanı nasıl savunup can verecek? Bütün bunlar neden oluyor izah edeyim. Altın kafeslerde çocuklar yetiştiriyoruz artık. Uçmayı bilmeyen ;kuşlar gibi. Çocuklar hayattan bihaber. Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde ;yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz. Öyle ki ;yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar. Susuzluk nedir hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar. Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha “susadım” demeden ağzına suyu dayıyoruz. Çocuklar hiç üşümüyorlar. Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz dışarı, hiç titremiyorlar. Çocuklar hiç ıslanmıyorlar, evden arabaya kadar bile üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz. Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz. Bu yüzden çocuklar ıslanmak nedir bilmiyorlar. Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz onları yorulmasınlar diye. Birazcık parkta koşsalar, hasta olacak diye engel oluyoruz. Onlar takatleri tükenecek kadar hiç yorulmuyorlar. Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar. Onlar bir yanığın veya bıçak kesiğinin acısını bilmiyorlar. Elleri yanmasın, kesilmesin sakın diye onlara ne bıçak tutturuyor ne ocak yaktırıyoruz. Çocuklar hissetmiyor yaşamı, açlığı bilmediği için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor. Yokluk nedir bilmedikleri için ekmeğe gelen zam onların dikkatini bile çekmiyor, haber kalabalığı olarak görüyor, gülüp geçiyorlar. Sıcak odalarında yaşadıkları için evsizlik nedir, sürgün nedir anlamıyor, savaşları, kurşunlanan ölen insanları umursamıyorlar. Acımıyorlar…… Kıymetini bilmiyorlar ekmeğin, elbisenin, barışın ve huzurun, ana babanın…. Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek güzel ülkemize. Bu sorunu Devlet derinden hissetmeli. Bu sorunun çözümü için ciddi çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli. Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı. Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli. Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek… Kendi kendilerine organize olsalar, velev ki ;bir sivil toplum teşekkülü oluştursalar çok şeyi değiştirirler. Siyasi bir parti kursalar mı... |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
GÖRMEK ve BAKMAK - 12/05/2022 |
Belediyeler elbette altyapı olarak, temizlik olarak v.s.olarak ;rutin görevlerini yerine getirirken;ilçesinde yaşayan çeşitli yaş gruplarının da sosyal yaşantısına yön verip,renk katmak ve insanların psikolojilerini ilgilendiren;moral ve motivasyon |
KARAİSALILILAR DERNEĞİ'NE "GELECEK OLANLAR GELDİ" AMA - 25/03/2022 |
Dernek yeni yönetimi; görevi devraldığından beri yaklaşık bir yıl geçti.İddialı ve iş yapabilirlilik ve projeler geliştirebilirlilik kabiliyeti yüksek bir ekip görevi devraldı ve bütün projektörler üzerlerine çevrildi ve de çıta çok çok yükseltilerek |
KARAİSALI'NIN KÖŞETAŞLARI(18) AHMET SABAN Muhasebeci-Siyasetçi - 25/02/2022 |
İlçemizin hamisi ve banisi büyüklerimizi yeni yetişen nesle anlatmak ve tanıtmak asli görevlerimizden olmalı.Tarihini bilmeyen milletler herzaman yönetilmeye mahkumdur.Biz de ilçe tarihim |
KARAİSALI'NIN KÖŞE TAŞLARI (17) HİLMİ ÇOPUROĞLU - 05/02/2022 |
HİLMİ ÇOPUROĞLU |
KARAİSALI'NIN KÖŞE TAŞLARI(16) ALİ DURAK - 21/01/2022 |
Belediye Reisi |
KARAİSALI KÜLTÜR SANAT VE SPOR ŞEHRİ OLACAK - 02/01/2022 |
İlçe Kaymakamı Sayın Mert Kumcu Beyin AA muhabirine verdiği röportajda ki "Karaisalı kültür,sanat ve spor şehri olacak"cümlesi bana çok sıcak geldi ve beni ziyadesiyle heyecanlandırdı. |
"KARAİSALI'NIN KÖŞE TAŞLARI" (15) ZAMİR GENÇ - 17/12/2021 |
"Bu Dünyadan Bir Zamir Genç Geçti" |
KUTSAL TOPRAKLAR ÇECELİ - 29/10/2021 |
Toprağın taşınla,kutsal beldesin, |
KİM BU CESUR YÜREK BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNE ADAY - 17/08/2021 |
Evet değerli dostlar,saygıdeğer hemşehrilerim.Karaisalılılar olarak herzaman Adana'da en az üçyüzelli bine yakın hemşehrimizin olduğunu böbürlenerek anlatırız ya... |
Devamı |