İlkbaharın gelişini müjdeleyen cemrenin havaya, suya ve toprağa düşmesi gibi Türkiye’nin gündemine de seçim (erken veya zamanında) düştü. Bu gündem, artık değişmez ve tartışma ancak seçimle son bulur. 

        Altı Muhalefet Partisi liderinin 28 Şubatta kamuoyuna deklare edecekleri “ Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” e dönüş çalışması metni, açıklanmadan önce büyük olasılıkla Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı da yuvarlak masada konuşulacaktır. Şimdilik aday üzerinde mutabık kalınmasa bile bu konu, mutlaka gündeme gelecektir.  

        Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayının kim olması, uzunca bir süredir kamuoyunda konuşulmakta ve anket şirketleri yaptıkları anket sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. Hatta iktidarı oluşturan Cumhur İttifakının yandaş medyası ve televizyon yıldızları da Millet İttifakı için farklı aday isimlerini tartışmakta ve muhtemel adayları şimdiden yıpratma olgusu yaratmaya çalışmaktadırlar. 

        Gündemi oluşturan ve netleşmemiş bu konuyu, ben de kendi gündemime aldığımda farklı formüllere ulaşıyorum. 

        Buna göre; isimleri hep önde olan Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın aday olması durumunda boşalacak Başkanlığa Belediye Meclisindeki çoğunluğuna göre AKP li birinin seçileceği endişesiyle Kemal Kılıçtaroğlu’nun, bu iki isme sıcak bakmadığı yaptığı açıklamalardan anlaşılmaktadır. Ama kamuoyu, bu iki ismin kazanacağını konuşmaktadır. 

        Bana göre; Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçtaroğlu olursa; kendisi adaylığını açıklamasa bile Cumhur ittifakının küçük ortağı Devlet Bahçeli’nin adaylığını açıkladığı Recep Tayyip Erdoğan, birinci turda açık ara seçimi kazanır. Çünkü propaganda sürecinde Kemal Kılıçtaroğlu aleyhinde toplumu agresifleştiren, ayrıştıran nasıl bir menfi propaganda yapılacağını görür gibiyim. 

        Ekrem İmamoğlu’nun aday gösterilmesi durumunda, seçimin ikinci tura kalacağını düşünüyorum ama ikinci turun sonucunun nasıl tecelli edeceğini şimdiden tahmin etmek zor. Terazinin iki kefesinin de aynı ağırlıkta olabileceğini düşünüyorum. Belki de ikinci bir İstanbul seçimine benzer bir durum meydana gelebilir. 

        Mansur Yavaş’ın aday gösterilmesi halinde seçim, birinci turda açık ara Mansur Yavaş lehine sonuçlanır. Mansur Yavaş, bugünkü başarılı ve tarafsız uygulamaları ve geçmişindeki başarılı belediye başkanlığı bütün toplum tarafından bilinmekte ve takdirle karşılanmaktadır. Biyolojik yaşı itibariyle de toplumda bir babacan “baba” figürü çizmekte ve kabul görmektedir. 

        Kemal Kılıçtaroğlu’nun bu iki adayı bloke etmesi durumunda geriye başka adayların konuşulması gerekir ki, benim bu bağlamda aday olarak görmek istediğim kişileri buradan paylaşmak isterim: 

        Hayatta olsaydı ilk aklıma Şehit Vali Recep Yazıcıoğlu gelirdi. Devlet ve halk adamı kimliği ile toplumun beğeni ve takdirini kazanan biri olarak çok büyük farkla seçimi kazanırdı. 

        Yine hayatta olsaydı Türk İstihbarat tarihinde bir efsane olan Şehit Kaşif Kozinoğlu aklıma gelirdi. Ömrünü Türk Milleti için feda eden böyle bir kahramanı anlatmak ve oy almak çok kolay olurdu. Bizim halkımız, sesiz ama haklının yanındadır. Her iki şehidimizi de rahmetle anıyorum. 

        O zaman yaşayan ve Türk Milletinin başında bir baba olarak görmek istediğim isim, İlhan Kesici olacaktır. 

        İlhan Kesici, devleti tanıyan, Devlet Planlama Teşkilatı gibi bugün mevcut olmayan stratejik bir kurumun Müsteşarlığını yapmış bir bürokrattır.  

        İlhan Kesici, geçmişten bugüne Milletvekili olarak siyasi hareketin içinden gelmektedir. ANAP milletvekilliği ve genel başkan adaylığı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı, halen Milletvekilliği kimliği ile çok önemli bir siyasi figür ve isabetli bir aday olacaktır. 

        İlhan Kesici hakkında bugüne kadar ortaya atılmış olumsuz bir iddia ve söylenti duyulmamıştır. Devlet ile ticari ilişki içinde bulunmamıştır. Evladı yoktur ve dolayısıyla çocuklarını askere göndermekten imtina etmemiştir. Çocukları, Devletten ballı krediler çekip, multimilyoner olmamıştır. Yakınlarını hak etmedikleri makamlara getirmemiş, toplumca kabul görmüş ahlaki ilkelerden saptığına dair bir profil çizmemiştir. 

        Eğer Millet İttifakı birleşenleri, Cumhurbaşkanlığı seçimini gerçekten içtenlikle kazanmak istiyorlarsa, arka planda tuttukları bütün duygu ve düşüncelerinden arınarak var güçleriyle İlhan Kesici’nin yanında, arkasında olmalıdırlar. Açık ara seçimi kazanacak adaydır. 

            Bir başka husus, İlhan Kesici AKP tabanından da önemli miktarda oy alabilir. Zira AKP nin partizan tabanı, yüzde onbeş- yirmi civarındadır. AKP ye oy veren diğer seçmenler, geçmişte DYP ve ANAP'a oy vermişler ve o partiler, kendi hataları ile siyasi hayatımızdan silinmişlerdir. İşte 2003 seçimlerinde partilerinden soğuyan o seçmenler, büyük ölçüde AKP ye oy vermişlerdir. Fanatik olmayan ve demokrasiye inanan bu kitle yeniden İlhan Kesici'ye oy verebilir. Bu da bir önemli katkı sağlar Millet İttifakı adayına. 

        Bu bağlamda İlhan Kesici, benim cumhurbaşkanı adayımdır. Devlet adamıdır, devletin işleyişini bilir. Halk adamıdır, halkın içinden, Anadolu’dan gelmiştir, burjuva ve aristokrat değildir. Fiziken heybetli ve yaş olarak “baba” telakki edilecek bir yaştadır. Toplumun tümünü kucaklayacak bir anlayış ve kutuplaşmaya meydan vermeyecek bir bilgi ve entelektüel birikime sahiptir.