Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi65
Bugün Toplam436
Toplam Ziyaret1823126
Yılmaz Aydoğan
yaydogan33@gmail.com
ANCAK YARASALAR KORKAR IŞIKTAN
14/02/2023

Ne günlere kaldık Allahım? 

Bir yandan on bir ilimizi etkileyen son yüz yılın en büyük deprem felaketi… Öte yandan aldığı kararlar ve yaptığı uygulamalarla milletin şanına, ulu geçmişine layık olmayan iş başındaki yöneticilerin yeni kararlarıyla geleceğimizin daha da kararmasına hizmet edecek yaklaşımları…

EMASYA (EMniyet-ASayiş-YArdım) Protokollerini kaldırarak Türk Ordusunun acil yardım hizmet hazırlıklarını sıfırlayan; ülkenin en güvenilir sivil organizasyonları olan Kızılay ve Türk Hava Kurumu kaynaklarını dinci vakıflara yönlendirerek talan ettiren ve güvenilmez kuruluşlar haline getiren; Türk Ordusunun sağlık kuruluşlarını kapatarak afet yardımındaki sağlık desteklerini kısırlaştıran; geçmiş afetlerde dünya ölçeğinde başarı sergileyip uluslar arası övünç kaynaklarımızdan olan AKUT’un kaynaklarına çöken, yönetimine el koyup etkisiz eleman haline getiren; liyakatsız yöneticilerin beceriksizliği sonucu depreme ilk 48 saatte müdahale etmeyip binlerce insanımızın ölümüne sebep olan mevcut iktidarın son eylemi, “üniversite yurtlarına afetzede yerleştirmek” amacıyla Üniversitelerde eğitim öğretime ara vermek olmuştur.

Karar ülkeyi yönetenlerin yirmi yıllık uygulamaları ve genel yaklaşımları ile uyumludur. 

Bu gençlik son iki yılda da eğitimden mahrum bırakılmıştı. Başka imkânlar varken, bu yolun seçilmesi onların ne kadar güdük görüşlü ve eğitimin topluma vereceği güç ve katkıların bilincinden ne kadar uzak olduklarını gösterir.

2022 yıl sonu istatistiklerine göre ülkemizde 129’u Devlete, 76’sı vakıflara ait olmak üzere halen 205 üniversite ve yaklaşık 8.241.000 üniversite öğrencisi; bu öğrencilerin barınması için Devlet Kredi Yurtlar Kurumu eliyle 773 yurtta yaklaşık 800.000 yataklık bir kapasite bulunmaktadır. Ki bu, toplam öğrencilerin yüzde 10’una bile yeterli değildir. İş başındakilerin yıllardır Devlet kaynakları ile beslediği dinci vakıf ve derneklerin elindeki kapasitenin ise KYK kapasitesinin dört katından fazla olduğu söylenmektedir.

Elbette burada amaçlanan, gençliğin, Devletin kuruluş felsefesi ile kavgalı bu kuruluşlar eliyle, “bilimsel aydınlık düşünceli olmak” yerine, “kindar-dindar” diye tarif edilen efsunlanmış bireylere dönüştürülmesi idi.

“Üniversite öğrencilerinin onda birine bile yetmeyen yurtlardan yararlanmak amacıyla tüm üniversite eğitimine ara verilmesi,” akılcı ve mantıklı değildir.

Yakın tarihimizden eğitime bakışla ilgili iki olayı hatırlatmak isterim.

İlki, “Birinci TBMM kararıyla 25 Kasım 1920 tarihinde öğretmen ve öğrencilerin askerlik vazifelerinin ertelenmesi,” ikincisi ise “Eğitimin milli bir öncelik haline getirilmesi amacıyla Eskişehir-Kütahya Savaşlarının devam ettiği Temmuz 1921 tarihinde Ankara’da bir Maarif (Eğitim) Kongresi toplanmış” olmasıdır.

Düşünün ki bir yanda işgalciler, bir yanda onlarla işbirliği halinde saltanat yanlılarının kışkırttığı iç isyanlar…. Henüz çete savaşından düzenli orduya geçilememiş, asker ihtiyacı had safhada… Ama Meclis, öğretmen ve öğrencilerin askerlik yükümlülüğünü kaldırıyor!

Milli ordunun oluşturulması ardından yenilgimizle sonuçlanan Kütahya-Eskişehir çatışmaları (10-24 Temmuz 1921) devam ederken, 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında bir hafta süreli Eğitim Kongresi…

Bu ne büyük bir öngörü; bu, geleceğimize olan ne büyük bir inanç?

O kongrede Ulu Önder diyor ki: “Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken onlara özellikle, varlığı ile hakkı ile birliği ile taarruz eden genel olarak yabancı unsurlarla mücadele gereğini ve millî düşünceleri boğmaya çalışan her karşı fikre şiddetle ve özveri ile savunmanın gereği öğretilmelidir. Yeni neslin bütün ruhî güçlerine bu özellikler ve yeteneğin verilmesi önemlidir. Devamlı ve müthiş bir savaş şeklinde beliren milletlerin hayat felsefesi, bağımsız ve mutlu kalmak isteyen her millet için bu olgun özellikler şiddetle istenmektedir.”

Allahım bu ne büyük bir gelecek tasavvuru? Şimdikilerde bunun binde birini bile bulamazsınız. Bir yanda en kritik günlerde bile “Eğitim!” diyen bir kurucu lider, beri yanda imkânı varken eğitimi tatil eden bir yönetim anlayışı…

Deprem sahasına gidip gelenler, anlaşmışcasına, sahadaki gençliğin özverisinden, gayretinden, hizmetinden bahsediyorlar. Büyük Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyeti gençliğe emanet etmesinin şifresi bugün daha iyi anlaşılıyor artık…

Karanlıkları aydınlığa çevirecek olan güç eğitimdir. Eğitime ara verilemez!

O ışıktır, bilgidir, beceridir, aydınlanmadır.

 

Milli benliğin ve birliğin pekiştirilmesi eğitimle sağlanır. Ancak yarasalar ve amacı karanlık olanlar eğitime ara vermekten medet beklerler…



544 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YEREL SEÇİMLERDE TARSUS - 02/09/2023
YEREL SEÇİMLERDE TARSUS
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ? - 08/02/2023
DEPREMDE BİZ NEYİN BEDELİNİ ÖDÜYORUZ?
NE KADAR ÖZLEMİŞİZ BÜTÜNLEŞMEYİ? - 13/09/2022
İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer’i oldum olası sevmem… Türk vatandaşı olsa da, Türkiye’de yaşasa da kendisini, Türk kültüründen daha çok kadim Yunan kültürüne yakın saydığını, milli bir çizgide olmadığını görüyorum.
NEDİR MİLLİ SİYASET -2- - 25/07/2022
Mustafa Kemal Paşa’nın daha 1923 yılında söylediği aşağıdaki sözleri onun, yolun en başından itibaren ‘Milli Siyaset’ düşüncesine sahip olduğunu gösterir:
NEDİR MİLLİ SİYASET ?(1) - 15/07/2022
Son yarım yüzyılda ülkemizin savrulduğu mevcut durumun iç ve dış “hareket ettiricileri”, onların planları, uygulamaları ve geldiğimiz yer, iyi incelenmeli ve doğru teşhis edilmelidir.
YENİDEN MİLLİ SİYASET 2 - 05/07/2022
1821 Mora kalkışması ile başlayan ve 7 Ekim 1912 / 30 Mayıs 1913 arası sekiz aylık dönemde kaybettiğimiz Balkanlarda, Türk kırımının zirveye ulaştığını; Osmanlı’nın bu 90 (doksan) yıllık geri çekilme döneminde 2.500.000 Türk’ün kırıma uğradığını, 8.0
YENİDEN MİLLİ SİYASET 1 - 04/07/2022
(“Yeniden milli Siyaset” yayın hazırlıkları yaptığım kitabımın adıdır. Kitabın “Sonsöz” Bölümünü okuyucularımla paylaşmak istedim.)
AYDIN PARTİCİLİĞİ - 01/06/2022
[ Bilirsiniz bizim kültürümüzün bir parçası olan sözlü halk edebiyatımızda Hz. Süleyman, “Kuş dili bilen,” olarak anlatılır. Hz. Süleyman ile kanadı kırık bir kuş arasında geçtiği söylenen öykü, “İnsanlar ders alsınlar,” diye tekrarlanır, kuşaklar bo
GÖZDEN KAÇANLAR - 11/04/2022
Nedendir bilmiyorum?
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028