Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi69
Bugün Toplam497
Toplam Ziyaret1823187
M. Demirel Babacanoğlu
karaisalihaber@hotmail.com
“ABDULLAH ÖZKUCUR’’U ANDIK”
25/08/2023

 

(Abdullah Özkucur, dünyamızdan gideli bir yıl olmuş. Adanalı yazar, dostum Celal İlhan yazmış bu yazıyı; Sevgili Zeliha Kanalıcı ile birlikte yollamış bana. Saygıyla, sevgiyle sunuyorum.)

Aramızdan ayrılışının birinci yıl dönümü. (Mart 1920 / 11 Ağustos 2022)  Özkucur öğretmenimiz, İskele Mahallesindeki İnciraltı Çayevi’ni (kafeyi) çok severdi. Zeliha öğretmenle, SUNAR sitesinden, yürüyerek gelir, arabayla getirilip götürülmeyi istemezdi. Bizim çağırıldığımız da olurdu o kahvaltılara, eşimle zevkle katılırdık. Aramızdan ayrılışının birinci yıldönümü anmasını, otuza yakın arkadaşıyla İnciraltı’nda yapmamız ondandır.

Kızlarım dediği değerli öğretmen ikili, Zeliha Kanalıcı ve Nursel Ceylan düzenleyip sundular kahvaltıyı. Bazı nedenlerle etkinlik birkaç gün önceye alındı. Çay, simit, peynir, zeytin ve domatesten oluşuyordu kahvaltı tabaklarımız. Herkes, onu anlattı dilinin döndüğünce. Çok yönlü bir insan, bilge bir öğretmendi. Hep güzel şeyler söylendi, iyilikle anıldı elbette.

Ben ise, yıllarca önceye gitmiştim konuşulanları dinlerken.

Özkucur Öğretmeni tanımadan önce, Köy Enstitüleri ve çağdaş Eğitim Vakfı’nda arkadaşları ve birkaç öğrencisiyle karşılaşmıştım.

Ağızbirliği etmişçesine; O’nu, M. Gandi’ye benzetiyorlardı; günün her saati göreve hazır, elleri çalışmaya, kolları kucaklamaya, gözleri gerçeğe, gönlü sevgiye açık bir ermiş kişi olduğunu söylüyorlardı. Öyle bir insanla tanışmayı kim istemez?

İlk karşılaştığımızda seksenli yıllarının sonundaydı. Yer yine Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı’ydı. Azrail’e yeni bir sözleşme metni hazırlamış, metni o makama postalamadan önce, sözüne güvendiği arkadaşlarından destek istiyordu. Mektupta boşluk olmamalıydı. Ölüm meleği, “hayır!”, diyememeliydi. Özkucur Öğretmen, küçücük bedeni, hep aşağı eğik, ak ipek saçlı başıyla gösterişten uzak görünüyordu. Konuşulanlar ilginç gelmişti bana.

Sessizce dinledim bir süre.

Öyle sanıyorum ki devleti yönetenlerden hoşnut olmayan, yakınan, biraz da boş vermiş tavırlarıyla çevresinde bezginlik yayan öğretmen arkadaşlarına bir tür uyarıda bulunuyordu. Ölüm meleğiyle anlaşabilirse, sıraya koyduğu, sayısı her yıl değişen /çoğalan dosyalarını tamamlayacaktı.

Borçluluk duygusu, yaptıklarıyla yetinmemesi, yeni tasarımlar peşinde koşması, insan ve yurt sevgisiyle dolu bir yüreğe sahip olduğunun şaşmaz kanıtlarıydı.

Ölüm meleğinde istediği de hepi topu beş yıllık bir süreydi.

İlk birkaç dakikalık izlenimimden duyduğum utanç, hala yüzümü kızartır. Gırgır biri gibi gelmişti bana. “Bu mu o göklere çıkartılan Köy Enstitülü Öğretmen!”, demiştim içimden.

Daha sonra mı? Aramızdan ayrıldığı 2022 yılına değin, önde gelen hayranlarından oldum.

Konya’nın Beyşehir ilçesinin Manastır köyünde 1920 ya da 1922’de doğ, üç yıl karanlık odalarda beyin yıkamalardan sonra, cinci hocaların elinden sıyrıl ve Eskişehir / Çifteler Çiftliğindeki Mahmudiye Köy Öğretmen okuluna girmeyi başar. Yıl 1937.

Mahmudiye’de, iki yıl içinde, kendini göstererek öne çıkan Özkucur bu kez, yeni açılan Hasanoğlan Köy Enstitüsü’ne yönlendirilir. Üç yıl sonra, 1942’de, enstitü tamamdır. Öğretmen olup toprağına, Konya’ya dönme hayalleri kurarken ikinci kez, seçilmiş bir öğrenci olarak, Yüksek Köy Enstitüsü’ne aktarılır.

Arı gibidir Özkucur. Arı nasıl çiçeklerden aldığı polenleri bala dönüştürürse, O da öğretmenlerinden, ağabeylerinden aldığı bilgiyi, amaçları doğrultusunda işler ve içselleştirir.

Emeklilik dönemindeyse, barışçıl mücadeleye kendini adamış Gandi gibi durup dinlenmeden, yılgınlığa düşmeden, sözle, yazıyla ve sabırla yürür ereğine. Gerçi köy enstitülerinden çok sayıda sanatçı, yazar, şair yetişmiştir ama Özkucur onlardan biraz daha farklı özellikler gösterir. Hasanoğlan’daki ilk yılından başlayarak neredeyse aksatmadan günlük tutmuştur. Günlük tutmanın önemini kavradıktan sonra, not edemediği üç beş yıllık o karanlık dönemi de geriye dönük olarak yazmaya başlar. Yazdıklarının, bulunmaz Hint kumaşı sayılması ve eşsiz bilgiler içermesi ondandır.

Bugüne değin kitaplaştırdığı üç yapıtı var Özkucur Öğretmenin: “Öğretmen Olacağım”, “Köy Enstitüleri Destanı” ve “Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü”. Ancak sonuncuyu, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı’nca yayımlanmış, Tümünü ders alarak, ilgiyle okudum.

Uzunca bir süredir O’nun, yaşamını kolaylaştırmak ve eksik kalan çalışmalarını tamamlamasına yardımcı olmak için büyük özveri gösteren Zeliha Kanalıcı’dan söz etmemek haksızlık olur. Son soluğunu verene değin yanındadır ve ne gerekirse yapmıştır. Kutlanacak, saygıyla anılacak bir tutumdur bu.

Bilindiği gibi, üstüne en çok kitap yazılan alanların başında gelir Köy Enstitüleri. Tümü de gözlerinizi yaşartacak yaşanmışlıklarla, özverilerle doludur. Neredeyse yüz yıl sonra, kendinizi enstitü çalışmalarının içinde, elinizde kazma/kürek çalışır hissetmeniz için, Özkucur’un kitaplarına gereksiniminiz olacaktır. Bu özelliğin, hocanın günlüklerinde, kendini öne çıkarmadan, o toplum içinde eriterek yazmasından kaynaklandığı açıktır.

Ardında yaralı ve bunalımlı bir ülke bırakarak veda edişinden bir yıl sonra çok arıyor, çok özlüyoruz O’nu

Özkucur Öğretmenimizin yaptıklarıyla, yazdıklarıyla Türk Ulusu yaşadıkça anılacağını umut ediyorum. 11 / 08 / 2023”

 

 



314 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ATATÜRK ÖLDÜ MÜ - 09/11/2024
Yazan: M. Demirel Babacanoğlu
GEÇMİŞTEKİ BEN…/ Öykü - 24/10/2024
GEÇMİŞTEKİ BEN…/ Öykü
OKULLARDA TEMİZLİK - 19/10/2024
OKULLARDA TEMİZLİK
CEM SULTAN - 09/10/2024
CEM SULTAN
UYKUSUZLUK ÖYKÜSÜ - 06/10/2024
UYKUSUZLUK ÖYKÜSÜ
YAŞAM BU BUDEĞİL Mİ - 05/08/2024
YAŞAM BU BU DEĞİL Mİ
ÜZÜM VE YARARLARI - 29/07/2024
ÜZÜM VE YARARLARI
İNSANLIK SAVAŞLA DENENMEZ - 20/07/2024
İNSANLIK SAVAŞLA DENENMEZ
MADIMAK - 03/07/2024
MADIMAK
 Devamı
AlışSatış
Dolar34.413134.5510
Euro36.357136.5028