Hayrullah Güven
hguven@karaisalihaber.net
BÜNGÜŞ KÖYÜ
09/08/2024 Babam, beni ortaokula yazdırmamıştı ama köy hocasında okumamı istiyordu. Yaz mevsiminin sonlarında, Büngüş (Kaya Önü)nde bulunan Muhacir Ali (Çetin) Efendi hocaya götürdü. Hoca, Mustafa ve Hilmi Çetin Beylerin babasıydı. Şu anda hocam ve Mustafa ağabey hayatta değiller, Allah'ın rahmeti üzerlerine olsun. Hocanın yazlığı, köyün bir kilometre kadar
doğusunda küçük bir tepenin üzerinde basit bir çardaktı. Benimle birlikte 7-8
öğrenci yatılı kalıyor, diğerleri Büngüş köyünden geliyorlardı. Hocanın hanımı
yoktu, yatılı öğrencilerin yemek, bulaşık gibi tüm işlerini kendisi yapıyordu.
Su getirmek, odun toplamak gibi basit işleri de biz yapıyorduk. Burada yediğim ilk yemeği hiç unutamam. Hoca ve biz
öğrenciler genişçe bir yer sofrasının etrafına oturduk, aynı kaptan yemek yemeye
başladık. Sofrada başka bir tabakta ne olduğunu anlayamadığım bir yemek vardı.
Tavuğun göğüs etlerini ditmişler (ufalamışlar) diye düşünüyordum. Yufka
ekmekten bir kürek (lokma) yapıp sahana uzandım. Ancak lokmamın içine bir şey
alamamıştım, yemeğin tadını ve ne olduğunu da anlayamadım. Biraz sonra ikinci
lokmayı hazırlayıp tabağa daldım! Bu yemeğin tavukla bir ilgisi yoktu. Hiç
tanımadığım bir tat ki midem bulandı ama utancımdan lokmayı ağzımdan da
çıkaramadım. Sonra arkadaşlardan öğrendim ki o yemek rendelenmiş, üzerine sirke
dökülmüş turp salatasıymış. Turpu çok iyi tanıyordum ama rendelenmişini ve
rendeyi hiç görmemiştim. Sirkeyi ise ilk defa tadıyordum. Ben sirkeyi
biliyordum ama benim bildiğim sirke başka bir şeydi. Genç neslin bilgi sahibi
olması bakımından küçük bir açıklama yapayım: Asalak bir böcek olan bit
yumurtalarına sirke, yumurtadan yeni çıkmış bit yavrularına da yavşak denirdi. Kış yaklaşınca köye taşındık. Aynı
zamanda mescit olarak kullanılan genişçe, tek göz bir binada kalıyorduk.
Köylülerle berabar cemaat olup birlikte namaz kılıyorduk. Uzak, yakın köylerden
yatılı öğrenciler geliyorlar. Bazıları fazla kalmayıp gidiyorlar, yerlerine
başkaları geliyordu. Bizim köyden Cumali Karsandık, Etekli'den Nuh Doğan,
Filikli’den Ziya Yürekli, Sofudede’den
Kuddüs vardı .Bunlar yaşça benden epey büyüktüler. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KUŞLAR - 06/08/2024 |
KUŞLAR |
TRAKTÖRÜ GÖRDÜM - 26/07/2024 |
TRAKTÖRÜ GÖRDÜM |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE - 10/07/2024 |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE |
H A L İ M E A B L A - 18/06/2024 |
H A L İ M E A B L A |
S A K I Z O L A Y I - 11/06/2024 |
S A K I Z O L A Y I |
İ L K B A H A R D A Y A Z L I Ğ A G Ö Ç - 03/06/2024 |
İ L K B A H A R D A Y A Z L I Ğ A G Ö Ç |
Ç İ Ğ D E M - 29/05/2024 |
Ç İ Ğ D E M |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE - 28/05/2024 |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE |
GEÇMİŞTEN GELECEĞE ESİNTİLER (3) - 07/02/2013 |
üz gelip te havalar serinleyince herkes köye göçerdi. Kış için odun getirme telaşı başlardı. |
Devamı |